Bölüm 8, Orman Gülü

1.5K 126 172
                                    


~Yeni bölüme hoş geldiniz~

Biraz rahatsızdım o yüzden bölümü yeni bitirebildim. Kusura bakmayın, diğer bölümü yarın atmaya çalışarak telafi edeceğim. Öpüldünüz.

!!!!! +18 UYARISI!!!!  +18 Sahne başında ve sonunda (!!!) ünlem göreceksiniz. O kısmı okumak istemeyenler atlayabilir. 

Oylamayı ve yorumlamayı unutmazsanız sevinirim. İyi okumalar.*


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm 8, Orman Gülü 


Derin bir nefes bıraktım. Çevresi Dişilerle kaplı olan Aslan'ı içecek köşesinde bırakıp yürümeye başladım. Zaten onlarla konuşmaya o kadar çok fazla dalmıştı ki, gittiğimi bile fark edeceğini zannetmiyorum.

Çalıların arasından geçip ormana daldım. Kokuyu takip ederek yürüdüm. Ağaçları geçtim, usulca sessizlik içerisinde ilerledim. Kalın gövdeli ağaçlar ilerledikçe ortaya çıktı ve koku daha net gelmeye başladı.

Onu kalın gövdeli ağaçlardan bir tanesinin önünde buldum. Sol ayağını ağacın gövdesine yaslamışken bir eli cebindeydi. Sigarasını tüttürüyordu.

Göz göze geldik, yaslandığı ağacın dibinde doğruldu ve yarısını içtiği sigarayı yere atıp ayağıyla söndürdü. Birkaç adım daha ilerleyip karşısına dikildim.

Ela gözlerini gözlerime sabitledi. "Seni merak ettim Külkedisi... Nasılsın?"

"İyiyim," zarifçe tebessüm ettim. "Diğerleri ve senin sayende."

"Diğerlerinden kastın Alpaslan oluyor herhalde?"

"Hayır?" Anlamayarak baktım ona. "Sonuçta orada Ayaz ve Agâh da bulunuyordu."

"Ama günün sonunda senin kahramanın olan yine o oldu."

"Sadece beni değil," diyerek başımı iki yana salladım. "Diğer Dişileri de kurtardı."

Başını sola çevirip gözleriyle ormanı izledi. "Yani onu kahramanın olarak görüyorsun öyle mi?" Dilini ağzının içinde dolandırırken kısık sesle küfredip ekledi. "Mükemmel!"

Derin bir nefes bırakıp, "Ne istiyorsun?" diye sordum. Çünkü artık yorulmaya başladığımı hissediyorum. "Söyle Saru, gerçekten sen ne istiyorsun?"

Gözleri üstüme döndüğünde elaları neredeyse ateş saçıyordu. "Sana dokunmamasını! Uzak durmasını hatta gerekirse bu siktiğimin dağından defolup gitmesini!"

"Neden?" Tek kaşımı kaldırdım. "Seninle daha dün aramızda hiçbir şey olmayacağını konuştuk Han ve şimdi-"

"Biliyorum," diyerek konuşmamı hızla kesti. Öfkelenmeye başladı. "Kahretsin biliyorum!"

ORMANIN HAYALETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin