•Yirmi İki• 𝚏𝚒𝚗𝚊𝚕

3.4K 213 359
                                    

Gidişin tuhaftı, biraz da acılı.
Güller yandı kendi ateşinde,
Gökyüzüne hakimdi kasvet.
Gelirsen eğer şu an,
İşte küllerimden doğacağım o an.

Soğuk sonbahar gününe aldırış etmeden karagölün yanındaki iskelede dizlerini kendine çekmiş öylece otururken sadece öylece varlığını sorguluyordu Jessica.

Jessica ne ara bu kadar bencil birisine dönüşmüştü?
Ne zaman masum Jessica'yı öldürmüştü?

Hiçbir şey umrunda değildi Jessica'nın. Tek istediği eski hayatına kavuşmaktı, Marvolo olsun veya olmasın onu özlediği zamanlarda yaşadığı acıya bile hasret kalmıştı Jessica... "Son kez." Dedi başının üstündeki boğuk ses. Göz yaşlarını anında sildi kız ve kafasını kaldı.

"Marvolo..." Yanına oturdu Tom Riddle ve kafasını omzuna yasladı.

"Sana son kez soruyorum Jessica - Eğer cevabın yine olumsuzsa sana söz veriyorum bir daha adımı bile duymayacaksın." Genç cadının Kalp atışları hızlanırken, Jessica zaten cevabından hiç olmadığı kadar emindi.

"Benimle misin Jessica? Ne görürsen gör ne duyarsan duy yine de koşulsuz şartsız bana güvenecek misin? Veya ben sana güvenebilecek miyim?" Titrek bir şekilde içini çekti Jessica ve başını kaldırıp kollarını Tom'un boynuna doladı.

"Her şeyi düzelteceğim Marvolo - Söz veriyorum tüm hatalarımı telafi edeceğim..."

"Biliyorum." Bu hayatta masum olarak kalmış tek şey sevgiydi.
Marvolo bir katildi.
Jessica aptal bir bencilin tekiydi.
Ama günün, yılın ve onlarca maceranın sonunda yine affetmişlerdi birbirini çünkü bu onların tek ve en büyük zaafıydı
Onların tek zaafı yine kendileriydi.
Aşk... Takıntı... Veya türevi şeyler ne bilmiyordu Jessica tek bildiği Kendiydi ve onsuz tek bir nefes bile almak istemiyordu Jessica.

Kendi harabesini tekrar inşa etti Jessica. Yıllar önce üstünde dans ettiği harabeyi onlar Marvolo ile tekrar inşa ettiler...

Bazı şeyler hiç bir zaman geçmiyordu. Bazı yaralar, bazı anılar, bazı hisler yıllar ne kadar geçerse geçsin aşınmıyordu. İsterse yüz yıllar geçsin bazı anılar o kadar etkiliyordu ki insanın benliğini düşündükçe uzaklara dalıyordu insan, derin düşüncelere...

"Biliyor musun Marvolo?" Dedi hala omzunda yatarken kız. Ona cevap fırsatı vermeden konuşmasını sürdürdü.  "Şu an fark ediyorum da, ben senden uzakta olduğum zaman mutlu mesut yaşayıp, halimden gayet memnun olmayı hiç bir zaman hayal etmedim. Sanırım sensiz yalnızlıktan oluşmuş kapkaranlık bir dünyadaydım."

Jessica'nın cümleleri bittiğinde Tom'un gülümsediğini hissediyordu, kızın kelimelerle ustaca oynamasını hep sevmişti adam ve Jessica biliyordu ki şu anda bu oyunu seviyordu Tom.

"Jessica iyi ki varsın, hep öyle kal yolumun sonuna kadar..."

"Yolunun sonuna kadar seninle olacağım Marvolo..." Dedi cadı ve son kez huzurla yumdu gözlerini...

Her şeyi düzelteceğim, yeni bir gelecek inşâ edeceğim...

2 Mayıs, 1998.

"Harry Potter öldü!"

Lord Voldemort'un tıslamaya benzer sesi tüm Hogwarts bahçesini doldururken, ağlayan ve sızlayan öğrencilere teselli vermeye devam etti Jessica.

"Hayır!" Ginny'nin çığlığı tüm bahçeyi inlettiğinde hiçbir şey belli etmeden ağlama taklidini sürdürüp Ginny Weasley'in Voldemort'un yanına gitmesine engel oldu, elbette bir sihir tarihi profesörü olarak.

"Profesör Chiara O öldü!"

"Lütfen sakin olun bayan Weasley!" Sesi yüzünden üstünde hissettiği bakışlarla kendini rahatsız hissetti Jessica ancak ona kimin baktığını bildiği için çok üstelemeden Ginny'i kalabalıktan uzaklaştırdı.

Üzerindeki kalın hırkaya sıkı sıkı sarıldı ve saçlarının soğuk rüzgarda dalgalanmasına izin verdi. Karanlık taraftan hiç kimseyle göz göze gelmemeye özellikle dikkat ediyordu.

Kalabalıktan ağlama sesleri bir anda kesilirken daha kimse ne olduğunu anlamadan iki büyü sesi duyuldu.

"Expelliarmus!"

"Avada kedavra!"

Tarihin en güçlü büyücülerinden biriydi ikiside ve o an anladı yaşlı kadın, onun sırası gelmişti...

"Cruciatus!" Asasından çıkan pembe ışık 17 yaşında ki sağ kalan çocuğu buldu. Kalabalığı yararak Lord Voldemort'un yanına ilerledi Jessica.

Voldemort'un dudağının kenarı kıvrıldığında son kez gözlerimin içine bakarak Harry Potter için son büyüsünü yaptı. "Avada kedavra!"

Potter çocuğunun bedeni yere düştüğünde Jessica'ya asalarını çeken ölümyiyenlere doğru boşta kalan elini uzattı kadın ve bağırdı. "Accio asalar!"

Kendine uzatılan Tüm asalar eline toplandığında hepsini yere fırlattı Jessica. Voldemort'un yanına ulaştı sert adımlarla, hala dudağının kenarı kıvrıktı.

Tek elimle yanağını tuttu ve fısıldadı.
"Uzun zaman oldu sevgilim..."

31 Ekim 1981, 17 yıl önce.

"Marvolo! Ne demek bu?"

"O evde ölebilirim demek Jessica..."
Dedi soğuk ve gereğinden fazla sakin bir şekilde.

"Benden ne yapmamı beklediğini anlamıyorum - kendimi öldü gösterip yeni bir kimlikle hogwarts'a girmemi istiyorsun - Anlamıyorum... Neden?"

"Basit. Ben tekrar yaşayacağım, bunu biliyorsun. Bu geçici bir ayrılık olacak, geri döndüğümde hogwarts'a bir ajana ihtiyacım olacak. Her adımdan haberdâr biri ve bana sadık, senden başka kimseye güvenmem ben Jess." Elini kendi eliyle birleştirdi Jessica ve tekrar mırıldandı.
"Uzun bir ayrılık gibi düşün..."

"Ölmezsen ne olacak?" Dedi Jessica yutkunarak.

"Yüksek ihtimal ile ölmeyeceğim zaten ancak olası bir beklenmedik durumda benim jokerim sen olacaksın sevgilim..." Dedi Voldemort ve sevgilisinin dudaklarına öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum Marvolo, hep seveceğim "Yıllar sonra bile..."

"Ben de seni Jessica..." Dedi Tom ve kızıki yanağından tutarak uzun bir öpücük daha bahşetti dudaklarına.

Uzun bir ayrılık bekliyordu onları. Zor zamanlar yaşayacaktı, onsuz yine eksik kalacaktı ama inanıyordu ki Marvolo sözünü tutacaktı. O sözünü her zaman tutardı...

2 Mayıs, 1998

"Seni hain!" Diye bir ses yükseldi kalabalıktan.

"Siz Weasley'lerin soyu neden hiç tükenmiyor, Merlin!" Jessica  bıkkın bir şekilde bağırdı ve asasını Ronald Weasley'e doğru uzattım.

"Avada kedavra." Acımasızca onu öldürmezi aydınlık tarafın çığlık çığlığa kalması sağladı, o sırada kadının dudağının kenarı yine kıvrıldı...

Jessica'nın gözleri değişmiş ve çirkinleşmiş sevgilisine kaydığında alayla gülümsedi. "Değişmişsin - Kötü anlamda..." Dedi Jessica sonda yüzünü buruşturarak.

Voldemortun eli boğazına gitti kadının, ardından çenesinden tutup gözlerine bakmasını sağladı.

Onunla yıllar sonra göz göze gelmeleri karnının kasılmasına neden oldu, bu kez tanışmamış gibi davranmakla yetinmedi Jessica. Eliyle yanağını tuttu ve yıllar sonra bir kez daha dudağını öptü.
Onu çok özlemişti, hem de her şeyden çok...

"Sözünü tuttun..." Dedi Jessica.

"Ben hep sözümü tutarım Jessica." Dedi alınlarını birbirine yaslarken Voldemort...

Promise - T.M.RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin