Kamer henüz bir lise öğrencisiyken en yakın arkadaşını zamansız bir şekilde kaybetmiş ve derinden sarsılmıştır. Çınar'ın intiharının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen yaşadığı acıyı kaldırmakta zorlanıyorken mantığına oturmayan gerçeklerin peşine d...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kör çığlıkların süslediği o gece, birçok şeye şahitlik etmişti. Bir genç kızın dinmeyecek gözyaşlarının miladı olmuştu. On sekiz yaşında bir çocuğun son nefesi olmuştu. O gece, bir adamın özgürlüğünün sonu olmuştu. O gece birçok şey olmuş ve birçok şey geriye dönmemek üzere değişim denilen rüzgârın esaretine boyun eğmişti.
O gece, sessizlik kazanmıştı.
O gece, yalnızlık kazanmıştı.
Ve o gece, bir ruhun en büyük düşmanı olan çaresizlik kazanmıştı.
Hepimiz... Hepimiz kaybetmiştik o gece.
Yalnızca ölüm kazanmıştı.
-
PROLOG
#Cem Adrian, Bir Katilin Ellerinde.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eylül 2018, Ankara.
Mezarlıkta gecenin karanlığında dikiliyor ve karşısındaki mezar taşına bakıyordu. Suretinden ne düşündüğü anlaşılmayacak bir haldeydi. Gözlerini diktiği isimden ne kadar nefret ettiğini hatırlıyordu, ama burada olmayı hak ediyor muydu? Belki de tam tersi olmalıydı. Kendisinin bu sonu daha çok hak ettiğini biliyordu.
Bir katil değil, bir maktul olmak...
Yavaşça eğildi ve gövdesi mezar taşına paralel olacak şekilde çömeldi. "Neredeyse bir yıl oldu," dediğinde sesi bir fısıltıdan farksızdı. "Nasıl oldu da yokluğun varlığından daha çok canımı sıkmayı başardı?"
Küçük histeri bir tebessüm dudağının sol kenarına oturdu. Ondan kurtulmuştu, artık yoktu, varlığının engel oldukları daha kolay olması beklenirdi. Ama değildi. Her şey daha kötü bir haldeydi. Dağınıktı. Eksikti. Uzaktı...
"Nasıl yokluğunla bile var olmaya devam edebilirsin?"
Eğer yokluğuyla var olmaya devam edecekse neden ölmüştü o zaman? Ölmesinin ne anlamı vardı? Yaşanan, hissedilen bunca şeyin ne lüzumu kalıyordu?
Kendisini düşünmeden edemedi. Eğer Çınar yerine ölen kendisi olsaydı, onun yokluğu bu kadar var olabilir miydi?
Kaçamadığı kederin emaresi tebessümünde belirdi.
Cevabı çok iyi biliyordu.
Parmaklarında kanı olduğu mezara dokundu. Keşkelerin hiçbir anlamı olmadığını çok iyi biliyordu o yüzden bunu aklından geçirmemişti bile. Gözlerinin önüne bu gece onu buraya getiren sebebi geldiğinde yutkundu. Biliyordu ki eğer dilinden bir keşke dökülecekse bu Çınar'a ait olurdu. Ancak parmaklarının altında yatan bedenin neden öldüğünü hatırlamasıyla hiç teşebbüs etmediği dileğini de geçersiz kılmasına yetmişti.
Değerdi.
Bazı ölümlere, kedere, karanlığa değerdi.
Göğsünü delip geçen acıya, dayanamayacağı gözyaşlarına, ruhunu sattığı şeytana...
Herkes onu Sırmadağ'ın tepesinde sanarken bir kuyunun dibinde olmasına değerdi.