BÖLÜM 4 |KAÇIŞ|

274 15 286
                                    

❋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Biz eskiden uçardık bayım. Kanatlarımız doğuştan kırık değildi bizim. Özgürce uçardık gökyüzünde, sanki tüm mavilikler bizimmiş gibi. Büyük bir iştahsızlıkla benimserdik dünyanın tüm güzel renklerini. Çocuktuk tabii o vakitler, hiç kötülük değmemişti yüreklerimize. Tüm renkler canlı, tüm renkler güzel gelirdi gözlerimize. Biz de sandık ki hep uçarız sonu olmayan bu sonsuz gökyüzünde.

Sonra zamanla renklerimizin üzerine kara bulutlar çöktü. Eskisi kadar aydınlık değildi gökyüzü. Kötü adamlar geldi ve değdi kanatlarımıza. Hiç çekinmeden açıp bastılar yaramıza. Önce özgürlüğümüz alındı elimizden, sonra mutluluğumuz. Sorsanız şimdi onlara, biz hiç yokuz. Böyle böyle soldu gökyüzümüzün mavisi. Bize güneş yok, hep karanlık şimdi.

Şimdi anlıyor musunuz beni?

Biz eskiden uçardık bayım.

Kanatlarımız doğuştan kırık değildi bizim...

Akşam vakti yaklaşmış, güneş şehre veda etmişti. Sokaktaki canlılık yerini biraz daha sakin bir hale bırakmıştı. Esnaf kepenklerini indirmiş, usta paydosunu vermiş, çırak mesaisini bitirmişti. Şehir derin bir uykuya girmeden önceki hazırlığını yapıyordu sanki. Londra sokakları böyleydi. Akşam beşten sonra tüm insanlar evlerine yol alır, çocuklar sokakları terk eder, herkes inzivaya çekilirdi.

Lakin bu sakinliği bölen bir ses vardı. Sokağın tüm sessizliğini yırtan, meraklı başları camlardan uzatan bir erkek sesi.

Bu sesin sahibini pek iyi tanıyordunuz; Nick.

Turuncu saçları adeta alev saçıyor, kalbindeki korku tüm hücrelerine hızla yayılıyordu. Gözlerinin ardında saklamaya çalıştığı endişe çok uzaktan bile fark edilebilecek türdendi. Yanından geçecek bir insanı ateşiyle yakabilecek, dokunduğu her insanı kül edecek bir nedeni vardı.

Hızla arkadaşının evinin kapısında belirdi. Ahşap kapıyı telaş içinde çaldı. Fakat bir hareketlilik olmadı. Bu sefer daha sert bir şekilde vurdu. En son ise çareyi bağırmakta buldu. "James, aç kapıyı! Felaket arkadaşım, felaket!"

Rose'un yatağının başında uyuyakalmış olan James bu gürültü ile adeta sıçradı yerinden. Sesin sahibinin Nick olduğunu fark edince kaşlarını çatmadan edemedi. Bu saatte kapısının önünde bu kadar sesli bir şekilde bağırması için delirmiş olması gerekiyordu.

James içinden sevdiği kadının uyanmamasını dileyerek aşağıya indi. Rose'un gece gördüğü kâbuslar ve artan ağrıları yüzünden günlerdir uyuyamadığını arkadaşına söylemişti bu sabah. Nick'in bunu bilmesine rağmen kapıyı adeta tekmelemesi, ve Rose'u uykusundan etme çabası genç adamı kızdırmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Rose'a VedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin