Bahsedilen göğüs meme değil bildiğin erkek göğüsü arkadaşlar. Sonra beni darlamayın :) Umarıım beğenirsiniz, beklettiğim için üzgünüm...
JİMİN
Kar ve cam parçaları havada uçuşurken şaşkınlık ve korku dolu bir çığlık attım. Beklediğim patlamanın bununla kesinlikle alakası yoktu.
Jungkook hemen önüme geçip vücudunu bana siper etti ancak göğsümü ve karnımı iğne gibi yakan cam parçalarını engelleyemedi. Soğuk hava içeri doldu ve rüzgar ortalığı yıktı geçti. Yerde duran bir lamba devrildi ve duvardaki tablolar sallanmaya başladı.
"Oha" diye bağıran Jungkook beni yere eğdi ve üstüme kapandı. "İyi misin?"
"Evet." Ellerimi dikkatle soğuk ve ıslak zemine koydum. "Sen?"
"iyiyim. " Elleri çıplak sırtımdan aşağı kaydı ve sonra kazağımı üzerime atıp omuzlarımı örttü. "Yerde kal. Tamam mı?"
Kazağı üzerime çekiştirirken başımla onayladım. Dizlerimin üzerinde hasır kanepeye doğru ilerlerken omzumun üstünden baktım. Jungkook elleri iki yanında yumruk olmuş halde yavaşça ayağa kalktı. "Bu neydi böyle?" diye sordum titreyerek.
Kırılan cama doğru yaklaştı. Camın koca bir tabakası tamamen kırılmıştı. Ahşap çerçevenin kenarından sivri cam parçaları çıkmıştı. "Dışarıda hiçbir şey ya da hiç kimseyi görmüyorum."
"Hiç kimse mi?"
"Evin arka tarafına zarar verecek kadar yakın bir ağaç yok."
"Peki ya rüzgar?"
"Rüzgar yere düşmüş bir cam parçasını savuracak kadar kuvvetli ama ortalıkta böyle bir şey görünmüyor." Arkaya döndü ve yüzüne düşen saçları çekti. Beni kanepenin orada büzülmüş görünce çenesi sinirle kasıldı. "İyi olduğundan emin misin?"
Kazağı iyice üzerime çektim ve vücudumun bazı noktalarındaki yakıcı batmaları dikkate almadım.
Daha önemli konular vardı. Mesela bu cam nasıl patlamıştı. "İyiyim ben gerçekten. Sence bu nasıl oldu?"
Jungkook önümde diz çökerken başını iki yana sallıyordu. "Bilmiyorum."
"Belki de cam aşırı soğuktan donmuştu." Ben bunu söylerken yanakları mı kızarmıştı? "Sen de yüklenince parçalanmış olamaz mı?"
"Ne bileyim. Bir saniye bu da ne böyle?"
O öyle bağırınca az kalsın kalbim duracaktı. "Ne oldu?" Sağ tarafa doğru eğildi ve yerden bir şey aldı. Açık avucunda ufak yuvarlak bir bilye gördüm. "Orospu çocuğu!" diyerek öfkeyle ayağa fırladı ve zarif bir hareketle arkasını döndü. "Ben öyle avcılıktan filan anlamam ama bu bildiğin tüfek saçması."
"Ne!" Çığlığım kulak zarını titretmiş olmalıydı. "Ciddi misin?"
Başıyla onayladı. "Öyle görünüyor."
Buna inanamıyordum. "İyi ama saçmalar etrafa yayılmaz mı? O zaman vurulmuş olmamız gerekmez miydi?"
"Bilmiyorum." Başım geriye attı ve kumral saçlarının uçları sweatshirtünün yakasını sıyırdı. "Yukarılara nişan almışsa saçmaların bizi pas geçmiş olması ihtimal dahilinde." Tekrar titredim ama bu defa soğukla hiçbir ilgisi yoktu "Sence gerçekten biri bize nişan mı aldı?"
Jungkook hiçbir şey demedi.
"Bu çılgınca." diye fısıldadım ve sonra daha yüksek sesle ekledim. "Bu durumda pencere önünde dikilmemiz iyi bir fikir mi sence?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chalet, jikook
FanfictionBirlikte takılan bir aslan ve bir ceylan gibiydik. Daha doğrusu birlikte takılan bir aslan ve yırtıcının elinden kaçma ihtimali sıfır olan yaralı bir ceylan gibiydik. Yaralı ceylan bendim. yan ship; taejin 130621