Ne kadar adil ?

13 1 0
                                    

İsterseniz oylaya bilir ya da yorum yapabilirsiniz...

__________________

Akşama doğru yakılan ateşin çevresine yerleştirilmiş kütüklerin üzerine dizilmiş askerler ve kucaktan kucağa gezen tatlı Lily anlatılan efsaneler ve destanlara ilginç tepkiler vererek dinliyordu.

Babası uzaktan komut vererek kızını omuzlarına çıkardı ve diğer bütün askerlerle şarkılar söyleyip eğlendiler. Anlaşılan küçük çabuk yoruldu ki babası onu kucağına indirip yatakhane ye götürüp yatırdı ve kalan eğlenceyi izledi.

Sabah güzel kokular eşliğinde uyandı Lily. Taze toplanmış domates ve tüpün üzerinde kaynamakta olan peyniri görünce gülümsemesi büyüdü. Bu onun favori kahvaltısıydı. Sofraya oturup Onbaşı Clarke ile güzelce kahvaltısını yapıp kapının önünde bulunan talaş yığını ile yemek yapmaya başlayacak, kurabiye ve şekerlemeler hazırlayacaktı.

Küçük kısa bacakları yüzünden basamaklara iki ayağıyla basarak inebiliyordu ve bu onunda hoşuna gidiyordu. Kapının önüne geldiğinde eline ilk önce kömür küreğini aldı ve talaşları bir yoğurt kovasında topladı sonrasında da hemen yan tarafında bulunan eski mangal ve ızgarayı ocak olarak kullanıyordu.

Öğlen olup uğraştığı bir kenara bıraktı ve yorgunca babasını aramaya koyuldu. Kamp alanının etrafında gezerken tanımadığı bir komutanın bir askere kırbaçla vurduğunu gördü. Hemen koşarak askerin sırtını korumaya çalışarak kollarını uzattı. Komutan kızgın bakışlarla kızı bir çırpıda kenara fırlattı.

Kız yere düştükten sonra çizikler olan ellerine baktı asker hâlâ acı çekiyordu. Ayaklanıp tekrar geçti kırbacın önüne, komutan bu kez kızı daha uzağa itti. Canı acımıştı fakat askerin çektiği acının en az hali bile değildi. Bir kez daha koştu ve askerin beline sarıldı komutanın çoktan sırtına doğru indirmeye başladığı darbe küçük kıza isabet etti. Ağzından küçük bir inilti duyuldu fakat ağlamadı veya bağırmadı.

Asker bir anda arkasına döndü ve küçüğe baktı kollarından tutarak birşeyler soruyordu fakat kız duymuyordu. Bomba patlamasından sonraki çınlamaya benzetti bunu küçük. Herkes toplanmış bir şekilde onları izlerken kendi aralarında konuşmaları git gide daha yüksek hale geldi. " Susun lütfen." Diye mırıldandı. Gürültü kesilmedi. Kız daha yüksek sesle söylemeye çalıştı " Çok gürültülü,bağırmayın!" Kızı gine duymadılar. Kız bu kez susmadan bağırmaya başladı " Susun dedim susun! Sağır mısınız duysanıza çok ses yapıyorsunuz !!" Bir sessizlik çöktü o an kızın babası etten duvarı ite ite geçmeye çalıştı. Kızını gördüğünde gözündeki gözüken yaş aşağı aktı. Kız kucağında durduğu askerin yanağına elini koydu ve gülümsedi. Sonrada babasının yanına gitti.

Küçük kız ile eve vardıklarında babası sırtına yoğurt sürdü. Sırtında uzuncasına morarmış ize baktı. Kızgındı ama komutanına baş kaldıramazdı, kızını oraya almayı o istemişti, elinden gelen birşey yoktu.

Küçük kız babası sırtıyla ilgilenirken mırıltılarla şarkı söylüyordu ve çoktan kapanmaya başlayan gözlerini açık tutmaya çalışıyordu. Babası ilk defa kızına hikayeler ile uykusuna eşlik etti. Lily hayal kurmayı öğrenmemişti, bu şekilde hayatında mutlu olamasa bile hayallerinde yaşayabilir, istediği her şeyi orada gerçekleştirebilirdi.

Baba kızının ipek saçlarını okşadı. Alnına bir öpücük kondurup uyumaya gitti.

___________

Evet baya bir zaman geçti uzun yazmaya çalışıyorum ama harf ebesi yaparakta ilerlemiyo farklı senaryolar üreticem ona göre sıklaştırmaya çalışıcam bölümleri.

Neyse şuan saat 00.56 olduğu için bölümü 01.01'de atıcam.

Sizi seviyorum♡

Ak mı ? Kara mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin