-Hello,love.
Duyduğum tanıdık aksanla kafamı çevirip düşüncelerimden sıyrıldım. Yüzüne her zamanki gevşek sırıtmasını takınan Klaus'tan eser yoktu. Sanki masum gibi bakıyordu,hiçbir suçu yokmuş gibi.
Bu bakışları bana Kol'u andırdı. Ama o Kol değildi. Yerine başkası geçmişti,başka biriyle yüz yüzeydim. İlk baştaki ciddi surat ifademi bozmadım. Sessizliği Klaus bozdu:-Hiçbir şey söylemeyecek misin?
Kafamı ona çevirdim, gözlerimden ateşler saçarak sorusuna cevap verdim:
- Neden döndün?-Seni görmek için.
-Niçin beni görmek istiyorsun?
-Senden hoşlanıyorum,inanması bu kadar zor mu?
-Evet.
-Neden? Güzelsin,güçlüsün,ışık saçıyorsun,senden keyif alıyorum. (Evet klaroline alıntısı)Yüzünden hislerini okumaya çalıştım. Ama ona güvenmem çok zordu ve ben ona karşı bir şey hissetmezken onunla çıkabilir miydim ki? Onu ilk defa böyle görüyordum. Savunmasız. Benden alacağı bir cevap onu dünyanın en mutlu kişisi de yapardı en yıkılmış kişisi de. Yüzüne daha fazla bakamadım ve hiçbir şey söylemeden oradan ayrıldım. Kapıyı tıklatmadan önce derin bir nefes alıp surat ifademi normale döndürdüm ve kapıyı yumuşak bir şekilde tıklattım. Damon kapıyı açtı ve sordu:
-Neredeydin ve neden telefonlarımıza cevap vermedin?
- Kalabalıktan uzaklaşmak için dolaşmaya karar verdim ve telefonumu da sessizde unutmuşum.
- Bir daha haber vermeden çıkma. Gecikirsen eve almam.
Damon'a ciddi misin bakışlarımı attım ve kapıdan geçip kendime bir kadeh viski doldurup Stefan'ın karşısındaki koltuğa oturdum. Stefan can sıkıcı sessizliği bozarak:
- Bugünü senin geri dönüşün için hazırlamıştık. Caroline'ın fikriydi. Klaus dönmemiş olsaydı baya iyi olacaktı.
Doğru tahmin etmiştim.
- Sorun yok düşünmeniz yeter.
Damon:Stefan ve Caroline'a bunun çok basit olduğunu sonuçta bir asır sonra tekrar evine döndüğünü bu yüzden stripzci çağırmamız gerektiğini söyledim ama tabiki dinlemediler.
-Yaa keşke çağırsaydınız.
Dedim Stefan'a dönerek.
Stefan: Ciddi misin Clara?
Dedi bana gözlerini büyüterek. Ben de kafamı salladım ve sonra ekledim:-Ama bir önemi kalmadı. Klaus her şeyin içine etti.
Stefan: Damon'a göre çok saçma-Stefan bunu derken Damon ağzını büktü- ama senin için başka bir sürprizimiz daha var yine Caroline'ın fikriydi. Seni okula yazdırdık ve yarın akşam bir 90'lar partisi var. Umarım konsepte uygun kıyafetlerin vardır. Aslında kesin vardır. Neyse bu son cümleleri söylemedim say.
20 küsür yıl sonra lise okumak bende biraz heyecan uyandırmıştı. Doğrusu evde yapacak daha iyi bir işimde yoktu. Stefan'ın bu teklifine olumlu cevap verdim ve gülümsedim:
-Aslına bakarsan evde yapacak daha iyi bir işim yok. Eğlenceli olur. 20 yıldır liseye gitmiyordum.
Damon:Tam aynı kafadan olduğumuzu düşünmeye başlamıştım. Ama şu an her şeyi mahfettin. Ben yatmaya gidiyorum. Size iyi geceler.
Stefan: Sen ona bakma takılıyor,sadece.
-Alınmış olsaydım çoktan beynini kızartmıştım. Merak etme.
Dedim Stefan'ın sırıtan yüzüne.
Stefan: Yarın beraber gideriz. İyi geceler.
-İyi geceler.
Odama çıktım ve tüm günün yorgunluğunu atıyormuş gibi bedenimi yatağa bıraktım. Gözlerim kapanırken Klaus'un söylediklerini düşünüyordum.
~~~~~~~~~~~~~
Üzerimden atılan yorgan,gözüme gelen güneş ışınlarıyla uykumdan sersem gibi uyandım.
Damon :Hadi kalk kalk kalk çabuk ol, okula geç kalacaksın. Üzerini giyinip aşağıya gel,kahvaltı hazır.
Damon'un bu hareketine uyku sersemi kafamla anlam vermeye çalışırken Damon'un kahvaltı hazırlamayacağı aklıma geldi ve aman rüyadır diyerek tekrar kafamı yastığa koydum ve yorganı üzerime çektim. Daha tam bir dakika olmamışken kafamdan dökülen yaklaşık bir sürahi suyla boğuluyormuş gibi uyandım. Nasıl yani rüya değil miydi?
Damon: San kalk dediğimi hatırlıyorum,küçük hanım.
O odadan çıkarken her şeyin gerçek olduğunu anladım ve Banyoya girip rutin işlerimi hallettim,yatağımı topladım ve kahvaltıya indim. Bir dakika cidden kahvaltı hazırdı. Damon kahvaltı hazırlamıştı. İnanamayarak Damon'a döndüm:
-Bunların hepsini sen mi hazırladın?
Damon: Hayır,aşçı hazırladı. Alışsan iyi edersin. Artık öyle gece 3'te eve gelip, öğlene kadar uyumak yok. Sabah 8'de kahvaltı hazır olur. Herkes de kahvaltıya inmek zorunda. Yoksa bir anda kendini pasifikin derin soğuk sularında bulabilir.
Dalga geçiyordu. Herhalde değil mi? Dalga geçiyor olmalıydı. Eğer böyle devam ederse ayrı eve çıkardım.
Stefan: Damon, Clara'yı rahat bırak. Sen de ona bakma kardeşim. Okula gitmeyi kabul ettin diye sinirli. Evde tek kalmaktan korkuyor sadece.
Damon: Stefan günlük espri dozunu kaçırmış. İddiaya girerim ki Clara esprilerinden bıkıp okukdan ayrılır.
- Daha okula gitmedim bile bir sakin. Rahat bırakın da kahvaltı edeyim.
Kahvaltım Damon'un atışmalarıyla geçtikten sonra Stefan'ın ön koltuğuna bindim ve okula doğru gitmeye başladık.
Stefan: Dün akşam evden ayrıldığında bir şey mi oldu? Geldiğinde gergin olduğun için sormak istemedim.
-Senden de hiçbir şey kaçmıyor.
Stefan: Ne olduğunu anlatmak ister misin?
- Kasaba panayırlarının yapıldığı yere yüryordum ve Klaus ile karşılaştım.
Stefan: Ne istiyormuş?
Pür dikkat kesilip benden çıkacak olan cümleye odaklandı. Söyleyip söylememe arasında gidip geldim bir süre ama söylemeye karar verdim:
- Benden hoşlanıyormuş.
Kaşları çatıldı ve bana soru sorarcasına baktı:Stefan:Eeee?
-Ee si ne?
Stefan: Sen ne dedin?
-Hiçbir şey.
Stefan: Hiçbir şey?
-Hiçbir şey,ondan hoşlanmıyorum.
En kısa zamanda yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz oy vermeyi unutmayın.