Medya: Clara Salvatore
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Stefan ile geçen konuşmamızdan sonra ikimiz de sessizce arabadan indik ve okula girdik. Gözlerimi bahçede gezdirirken Jeremy ile konuşan Anna'yı farkettim. Jeremy çok üzgün görünüyordu,umarım hatasını anlamıştır ve özür diliyordur. Ne konuştuklarını merak edip kulak kabarttım:Jeremy: Özür dilerim,ama o benim ablamdı ve biliyorsun son zamanlarda psikolojisi iyi değil onun yanında olmalıydım. Kalus'un dönmesi de onu korkuttu kendinden çok bana zarar gelmesinden korkuyor.
Anna: Hepimiz zor şeyler yaşıyoruz bu bencilce davranabileceği anlamına gelmez.
Jeremy: Anna o daha 18 yaşında sizin gibi 2 asır değil.
Anna'nın yüzünden sıkıldığını farkettim ve Stefan'a işaret edip onların yanına ilerledim. Tahminimce Stefan da kavga çıkmasın diye uzlaşmayı sağlamak adına geliyordu. Kolumu Anna'nın omzuna attım ve Jeremy'e dönerek:
-Sen arkadaşlarının yanına gitsene.
Jeremy: Sen karışma,fazla sorun çıkarıyorsun.
Ne cürret? Neyine güveniyor da böyle konuşuyor anlamadım. Tek el hareketimle boynunu kırabilecekken hem de. Anna cevap vermeme fırsat vermeden:
Anna: Onu duydun Jeremy git.
Jeremy bir anlığına ümitlenmiş olmalı ki yüzünden hayal kırıklığı okunabiliyordu. Giderken ekledi:
Jeremy: İyi,öyle olsun.
Dedi çantasını tek omzuna atarak,ben de iç çeken Anna'ya döndüm:
-Sen araya girmeseydin elimde kalırdı.
Anna: Beni korumana gerek yok Clara ben hallediyorum. Hem Jeremy'i boşverelim de akşamki partiden konuşalım. Ne giyeceğine karar verdin mi?
- Aklımda birkaç bir şey var ama kararsızım. Okuldan sonra bize gel beraber hazırlanıp gideriz. Hem sen de der başlayana kadar bana okulu gezdir.
Stefan:Evet,ben de sevgilimin yanına giderim.
Dedi Stefan, uzaktan yolda gelmekte olan Elena'yı işaret ederek. Ben ise göz devirirken:
-İyi,sen sevgilinin yanına git.
Dedim kelimeleri bastırarak. Umursamaz bir şekilde yanımızdan ayrıldı. Gıcık dedik Anna ile aynı anda. Bu Elena başımıza çok iş açacak anlaşılan. Bu konu üzerinde düşünmemeye karar verip beni kolumdan tutup sürükleyen Anna'nın peşine takıldım. Dolabıma kitaplarımı yerleştirirken arkadan hızla geçen bir silüet gördüm ama göz yanılmasıdır diye düşünüp fazla umursamadım. Ben zaten üzerine fazla düşünemeden Anna konuştu:
Anna: Dün akşam Klaus ile ne oldu?
-Sen nereden öğrendin?
Anna:Stefan'ın zihnine girdim, Elena'yı görünce mala dönüyor mâlum.
-Benden hoşlandığını söyledi.
Anna:NE?
Bağırdığında koridordaki çoğu göz bize döndü ve
Anna: Pardon.
Diye düzeltti. Herkes önüne dönünce devam etti:
Anna:Eee?
- Hiçbir şey demedim. Ondan hoşlanmıyorum.
Anna:Ama yakışıklı olduğunu inkar etmezsin.
-Evet edemem,ama benlik değil. Bilirsin.
Anna:Neyse seni zorlamayacağım. Zil de çaldı. Tenefüste görüşürüz.
Anna giderken el salladım ve üst kata çıktım. Sınıftan içeri girdim ve kendimi tanıtıp en arkadaki boş sıraya geçtim. Ders kimyaydı ve aşırı bok gibi geçiyordu.(Evet,yazarın en sevmediği ders) En nefret ettiğim ders belli oldu galiba. Dakikaları sayarak dersi bitirdiğimde ve zil çaldığında rahatladım ve kitaplarımı topladım. Çabucak sınıftan çıktım ve alt kata dolabıma gidip kitaplarımı yerleştirdim. Bu ders bedendi. Iyy umarım fazla bir etkinlik yaptırmazlardı. Tam dolabımı kapatırken yine bir şeyin geçtiğini gördüm. Tamam artık ciddiye alma vakti gelmişti. Hemen Anna'yı aradım ve karşıdan gelen endişeli yüzünü görünce telefonu kapatıp yanına koştum,birlikte dışarı çıktık. Etrafı kolaçan ettim ve Anna'ya cevap verdim:
-Bir silüet gördüm. Hızlıca geçti hem de iki kere.
Anna:Klaus olabilir mi?
- Olabilir,ama sanmıyorum. Klaus zaten burada olduğunu bildiğimizi biliyor bu başka biri başka amaçları olmalı. Ben Stefan'a haber vereceğim.
Anna da tahminimce Jeremy'i kontrol etmeye giderken ben de Stefan,Elena, Caroline ve Bonnie'nin yanına gittim:
Stefan:Küsmüşsündür sanmıştım.
-Hâlâ tripliyim ama acil bir durum var. Okulda tanımadığımız bir vampir dolaşıyor.
Stefan ve Caroline da dahil herkes ciddileşirken devam ettim:
-Size verdiğim tılsımları yanınızdan ayırmayın. Ben spor salonundayım ve Stefan Damon'a da haber vermeyi unutma.
Stefan başını salladı ve ben de giyinme odasına indim. Siyah şortumu ve sporcu atletimi giyip herkesin sıra olduğu yere gittim. Benimle tanışmaya çalışan kişilere sürekli kısa cevaplar verip etrafı kontrol ediyordum. Sonunda beden eğitimi öğretmeni geldi ve gerekli aktiviteleri yaptırdıktan sonra bizi serbest bıraktı. Herkes bitkinlikten tribünlerde dinlenirken ben vampir olduğum için yorgun hissetmiyordum. Herkes dinlenirken üzerimi değiştirmek için soyunma odasına gittim. Tam dolabımı açarken yine aynı silüeti gördüm. Tamam artık şu gizemli vampirle tanışma vakti gelmişti:
-Burada olduğunu biliyorum ve boşuna saklanmaya çalışma bana zarar vermeye kalkarsan beynini kızartmaktan çekinmem.
Ensemde nefesini hissedince ileri gidip arkamı döndüm ve takım elbiseli adamı süzdüm tam büyüyü yapacakken konuştu:
-Sakin ol,amacım sana zarar vermek değil. Bu arada tanışamadık adım Elijah Mikaelson.
Yok artık,ne?
-Klaus'ın-
Elijah:Abisiyim.
-Neden buradasın?
Elijah:Bunu burada mı konuşmak istersin?
-Evet,ne istiyorsun?
Elijah: Seninle iş birliği yapmaya geldim. Kardeşim sana olan ilgisi için bu kasabaya döndü ama Elena'yı farkedip her şeyi çözmesi an meselesi ve eğer melez yaratma yolunu bulursa onu kimse durduramaz. Klaus'un melez yaratmasını engelleyebilirim.
-Karşılığında ne isteyeceksin?
Elijah: Klaus,ailemi yıllardır hançerli tuttu ve bedenlerini saklıyor. Karşılığında onları bulmama yardım etmeni istiyorum.
-Nasıl yani? Benden koca bir köken vampir ailesini topluma salmamı mı istiyorsun? Asla olmaz.
Elijah: Eğer Klaus melez yaratmaya başlarsa daha kötü bir manzarayla karşılaşırsın. Karar senin ama unutma ki verdiğin kararların sorumluluğu senin üzerinde. Bu arada telefon numaram eğer fikrini değiştirirsen ararsın.
Bana kartını verirken tam sana asla yardım etmeyeceğim diyecektim ki bir anda kayboldu. Ben de orada kalakaldım.