"Ne demek ben de gelemiyorum?"-Kol
Hepimiz salonda toplanmış Elijah'ın yanında getirdiği isimlerinin Kaleb ve Davina olduğunu öğrendiğimiz iki cadının beni Kodes dünyaya götürmesini bekliyorduk. Ama Kol gelemeyeceğini bilmesine rağmen gelmeye zorlatıyordu. "Hadi ama Elijah, Clara'yı daha yeni tanıdığımız bu iki cadıya emanet etmeyeceksin umarım. En küçük sorunda onu orada bırakmayacaklarına nasıl güvenebiliyorsun?"-Kol.
"Kol,bana bir şey olmayacak. Şu zehirden kurtulup geleceğim. Kai zaten bir kaynak olmadan büyü yapamaz,biz de 3 kişi olacağız. Bir sorun çıkmayacak." Ona güven verircesine bakmama rağmen tatmin olmamış olacak ki hâlâ eski surat ifadesini takınıyordu. Kol'un sorun çıkarmasına sinirlenmiş olacak ki erkek olan cadı kollarını birleştirerek konuştu."Eğer aciz bir güç emicisini bile kontrol edemeyecek olsaydım. Büyü yapmayı bırakırdım." Davina, gerginlik oluşmaması için Kaleb'in söylediklerini toparlamak adına atladı."Demek istiyoruz ki, Clara'ya bir şey olmayacak. Zamanında gidip,geri geleceğiz. Endişelenmeniz gereken bir şey yok. Beklediğimiz her sürede zehir ona daha çok zarar veriyor ve ne zaman süresinin biteceğini bilmiyoruz. Boşa endişelenmeyin."
"Eğer, Clara'ya zarar gelirse başınıza gelecekleri tahmin edebiliyorsunuzdur zaten."-Elijah
Elijah'a inandığımı kendime inandırmaya çalışıyordum. Başka bir şansım olmadığından. Ama öncesinde bana ihanet etmiş olduğu gerçeği bunu zorlaştırıyordu. Bu Kai'ydi elbette sorun çıkaracaktı tıpış tıpış yardım etmesini onu tanıyan ve bilen kimse beklemezdi. Ben sadece benden nefret etmemesini umuyordum. Ve ölmeyip,gücümü kaybetmeden geri dönebilmeyi.
Kol'u sakinleştirdiğimizi düşünüp artık gitme vaktimizin geldiğine karar vermiştik. Davina ve Kaleb iki elimi de tutmuşlardı ve büyülü kelimeleri söyleyip güç akışını tamamlamak üzereydiler. Ben de son bir teselli verircesine Kol'a baktım."Bir şey olmayacak."
Işıklar bir anda patlamış ve bu ani değişiklik ben bir güç kullanıp herhangi bir efor sarfetmediğimden midemi bulandırmıştı. Ani şok ve mide bulantımla kaldırıma uzanırken benim aksime Kaleb ve Davina'ya hiçbir şey olmamış,sorarcasına bana bakıyorlardı. Sonrasında Davina eğilerek elini sırtıma koydu."İyi misin?" Hayır anlamında kafamı iki yana salladım. "Midem bulanıyor." Bana olamaz anlamında bakmaya başladı. "Clara artık hızlı olmak zorundayız,zehir son evrelerdeki etkisini göstermeye başlamış,bunu tahmin ederek yanımda hap getirmiştim." Ona inanamayarak baktım. "Bu büyülü bir şey mi?". Küçük mor kol çantasından hapı çıkarırken kafasını iki yana salladı." Hayır,sadece normal mide bulantısını geçirmesi için hap. Bu zehri yavaşlatacak ya da durduracak bir panzehir henüz yok,biliyorsun ama bu midenin bulanmasını engeller." Ona sorgulayarak ve inanamayarak baktım. "Bunun zehir olmadığını nereden bileceğim." Onun yerine suratı ukâlaca kasılan Kaleb atladı."O zaman ölürsün,inanmaktan başka seçeneğin yok." Bu tavrına sinir olarak ama onlardan başka bana yardım edecek kimse olmadığının bilincine vararak istemeyerek de olsa Davina'nın verdiği hapı içtim.