Merhaba canım okurlarım!Bu bölümü bu güzel şarkıyla okumanız dileğiyle..❤
Göz kapaklarıma vurmaya başlayan güneşin yakıcı ışınlarıyla aniden gözlerimi açtım.
Üzerime örtülen örtüyü korkuyla üzerimden ittirdim ve etrafıma baktım.
Tanımadığım bir yerde, yabancı birinin yatağındaydım.
İrkildiğimde kıyafetlerimin hâlâ üzerimde olduğunu görüp kısa bir an rahatlasam da, nerede olduğumu ve buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum.
Az önce üstümden ittirdiğim saten örtüyü alıp üzerime çektim ve birkaç dakika öylece odaya bakındım.
Bu oda inanılmaz güzeldi.
Aşırı büyüktü. Yatağın sol tarafı boydan boya camla kaplanmıştı ve camın dışında kocaman bir balkon vardı.
Lacivert boyalı duvarların üzeri yağlı boya tabloları ve fotoğraflarla doluydu.
Yatağın biraz ilerisinde ise büyük bir çalışma masası vardı.Oda koyu renkli koltuklar, siyah renkli genişce bir gardolap, yine siyah renkli birçok raf ve aynalı, üzerinde parfümlerin, saatlerin ve fotoğrafların olduğu büyük bir komodinle tamamlanıyordu.
Yatağın iki yanında da iki küçük komidin bulunuyordu. Komidinlerden birinde bir telefon vardı. Ne yazık ki şifreliydi.
Odaya tekrar göz gezdirip çantamı bulmaya çalıştım. En sonunda koyu renk koltukların üzerinden bana bakan krem rengi çantamı görmemle kalbim sevinç ile attı.
Korkuyu bir kenara bırakıp hızlıca yataktan çıktım. Tam koltuklara yönelmiştim ki, hemen önümde olan kapı birden açıldı.
İçeri giren, boyu neredeyse benim iki katım olan, sarışın, mavi gözlü bir adamdı. Üzerinde siyah bir pantolon ve siyah bir tişört vardı.
Adamı görmemle çantayı unutup korkuyla geriye doğru kaçtım.
Bu adam kimdi?
Neden beni buraya getirmişti?
Bana birşey yapar mıydı?
Ben, aklımdaki ihtimallerin korkusuyla öylece dururken, o bana bakıp gülümsemeye başladı.
"Uyanmışsın."
Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.
"Aç mısın? Ablam senin için kahvaltı hazırladı."
Bana hâlâ gülümseyerek bakarken ben çoktan sakinleşmiştim. Sanırım o kötü biri değildi. Ama beni neden buraya getirdiğini merak ediyordum.
"Sen kimsin? Ben neden buradayım?"
Sorularımı duyunca güldü.
"Rüzgar ben. Rüzgar Asiloğlu.."
Rüzgar Asiloğlu mu?!
Kaşlarım yerçekimini unutup alnıma doğru yükseldi.
Yaşadığım şok daha geçmemişken onu baştan aşağı süzdüm. Gerçekten de oydu! Babamın gazetede kıskançlıkla okuduğu Aslioğlu ailesinin tek oğlu Rüzgar Asiloğlu, şu an tüm yakışıklılığıyla tam karşımda duruyordu.
"İyi misin sen?"
Gözlerimi üzerinden çekip hafifçe gülümsedim.
"İyiyim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYŞAN
Non-Fiction•ÖZET• Eyşan, ruhunun tamamı korkuya hapsolmuş, geçmişi geleceğinden kötü olan genç bir kadındır. Hayattaki tek amacı, canından çok sevdiği iki kardeşinin iyi olmasıdır. Kalbinin tamamı iki kardeşine aitken, başka hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını düş...