Kaderin başlangıcı...
Ailemin yoğun iş temposundan dolayı küçük yaşta anaokuluna başlamıştım. Her sene sonunda yapılan bir gösteri programımız var, ailelerin küçük evlatlarının yetenekleri veya sevimlilikleriyle övünebilecekleri bir gösteri. Anaokulunda geçirdiğim son senenin ardından yıl sonu gösterisi tekrardan gelip çatmıştı; bu okulda geçirdiğim 4 senede de ebeveynlerim asla bu gösteriyi kaçırmamışlardı ve hep o seyirci koltuklarında baş göstermişlerdi. Yine onlar yerlerini aldıklarında öğrenciler olarak bizler de sahne arkasında öğretmenimizin son sözlerini dinliyorduk:
"Evet çocuklar, çok çalıştınız çok çabaladınız ve bu sene sona geldik hepinizle gurur duyuyorum. Şimdi sahneye çıkıp her zaman yaptığımız gibi eğle-" Salondan gelen tiz çığlık sesiyle bütün dikkatlerimiz salondan tarafa doğru çekilmişti. Tiz sesi takiben gelen yoğun kargaşa ve bağırışma sesiyle arkadaşlarımdan bazıları da geriye doğru çekilmeye başlamıştı. Öğretmenimin salona doğru ilerlemesini fırsat bilerek peşine takılıp kafamı perdelerin arasından tam çıkarmıştım ki duyduğum iki patlama sesi ile geri çekilmiştim. Küçük ruhum ve bedenim hala ne olduğunu anlayamasa bile beynim ayaklarımı geriye doğru çekiyordu.
En sonunda sırtım duvara değdiğinde soluk alıp verişlerim hızlanmıştı; olduğum yere çöküp ellerimle kulaklarımı kapatıp beklemeye başladım. Bütün seslerin susmasını her şeyin sakinleşmesini ama bitmiyordu tam tersine daha çok artıyor gibiydi.
Hala ellerim kulaklarımdayken ellerimin üzerinde eller hissettim. O eller yavaşça ellerimi tutup aşağıya indirdi, şimdi sesleri daha net duyuyordum daha çok geriye çekilme isteğimi bastıramıyor ve olduğum yerde geriye çekilmeye çalışıyordum. Karşımda ki kişi bunu fark etmiş olacak ki kollarını sıkıca bana doladı, bir anda sakinleşmeye başladığımı hissediyordum. Öyle garipti ki dışarı da kıyamet koparken ben birinin kollarında huzur ve sakinlik ile baş başa kalmıştım. Gözlerimi hafifçe aralayıp bana sarılan kişiye çevirdim gözlerimi sadece saçlarını ve sırtını görebiliyordum ancak benden 1-2 yaş büyük olduğunu anlamak benim gibi bir çocuk için bile zor değildi.
Çocuk yavaşça kendini geri çekti ve gözlerime bakıp gülümsedi. İnsanın içini ısıtan gülümsemesinin yanı sıra yanağında ki gamzesi bütün güzelliğini gözler önüne sürüyordu. Anlamını ne benim bildiğim ne de onun anladığını düşündüğüm bakışlarımı ondan çekmezken arkasında beliren Polis memuru bize bakıp nefesini dışarıya vermişti ancak o zaman anlayabilmiştim ki dışarı da ki seslerin bir nebze de olsa dindiğini. Çocuk beni bütün kötülüklerden uzaklaştırmıştı sanki.
Polis memuru yavaşça yanımıza gelirken diğer ekip arkadaşlarına seslendi. 3 Polis daha yanımıza gelirken çocuk ayağa kalkıp bana elini uzatmıştı; bir eline bir ona bakarken polis memurlarından biri onu çekip dışarıya doğru yönlendirmişti. Onun arkasından bakarken bir anda yükseldiğimi hissettim. Polis memuru beni kucağına almış dışarı doğru koşuyordu.
Büyük bina kapısının önüne geldiğimizde beni yere indirip elimden tuttu. Dışarıya doğru bir adım attığımızda aniden gelen patlama sesi ile beraber kapının sol tarafında ki büyük cam patlamış ve cam parçaları etrafa sıçramıştı. Yanağımın gözüme yakın olan kısmında hissettiğim yoğun acıyla elim istemsiz o noktaya doğru hareket etmişti. Parmaklarımda hissettiğim sıcak sıvıyla hala anlamsız anlamsız elimde ki kırmızı sıvıya bakıyordum.
Çekilmemi hissetmem ile kendimi dışarda bulmam bir olmuştu. Polis memuru beni dışarı çıkartmış ve etrafa bakınıyordu. Annemin sesini duymam ile kafamı o yöne çevirmem bir oldu. Annem bana doğru koşuyordu ben ise sadece olduğum yerde dona kalmıştım ne düşündüğümü ne yaptığımı ya da neler olduğunu kesinlikle bilmiyordum.
Annem yanıma gelmiş kollarını bana dolarken bir yandan da kendi kendine konuşuyordu. Onu duyduğumu duysam bile algıladığımı söyleyemezdim. Anneme karşı ne kadar tepkisiz kalsam bile bir çocuğun bağırışını duymam ile bütün algımı ve enerjimi o yöne çevirmiştim sanki bu anı bekliyormuş gibi:
"Tavşan çocuk!" bana doğru koşan gamzeliyi görmem ile kendimi tekrardan huzurlu hissetmeye başlamıştım. Yanıma geldiğinde gülümseyerek yüzüme bakıyordu ve yine güzel gamzesi gözler önündeydi:
"İyi misin tavşan? Merak Etme iyi olacaksın." Sadece başımı sallayıp hafifçe gülümseyebilmiştim. Benden sadece 1-2 yaş büyük olmasına rağmen kendinden o kadar emin ve büyük gözüküyordu ki, sadece küçük bedeni bana yaşıt geliyordu hepsi bu.
Benim ona anlamsız bakışlarımın ardından bana elini sallayıp oradan uzaklaşmıştı. Onun arkasından bakarken ben de kendimi babamın kollarında bulmuştum...
İlk bölüm benim için her zaman kısa ve öz olmalı umarım bir şekilde hikayenin dayanağı olan bu küçük anı sizi içine çekmiştir <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fear"|| NAMKOOK
FanfictionHayat iki ruha bağlıdır. İki ruh da birbirine hayat ile bağlı. Sonuç? İki beden İki Ruh İki farklı kader ve ortak olmuş tek bir hayat... Bu hikaye kafamdaki shipi var etmek için değil kafamda ki hikayeye en uygun karakterleri var etmek için yazılmay...