9

62 5 14
                                    

Ortam sakinliğe artık tamamiyle kavuşmuş hep beraber oturuyorduk. Arkadaşlarım, Sevgilim, Abim herkes buradaydı.. Daha huzurlu olamazdım. Düşüncelere dalmış ortamda ki tatlı sohbeti izlerken başımı Namjoon'un göğsüne yasladım. O da bunu bekliyor olacak ki hemen kollarını etrafıma sarmıştı ikimizde konuşmuyor sadece muhabbeti dinliyor anın tadını çıkartıyorduk.
Biz kendi halimizde takılırken aradan Tae'nin sesi duyuldu:
"Ya onu bunu bırakın da ben Jungkook'un pasif olacağını hiç düşünmezdim. Şimdi şu haline bakın." Söylediğine herkes çaktırmadan gülüyordu. Kim Namjoon DAHİL. Kalkıp inen göğsünün başka açıklaması olamazdı. Göz devirip bulunduğum yere daha çok sindim. Kimsenin lafıyla geri çekilecek değildim. Halimden mutluydum nasıl olsa:
"Siz istediğinizi düşünün ben halimden memnunum. Ki Joon'un böyle durduğunu bakmayın kalabalık ortama girince paşam bozuyor."  Gerçekleri ortaya koymamla herkes Joon'a dönmüştü hele ki Seokjin Hyung dalga geçmek için hazırlanıyordu eminim:
"Joon da her zaman bir ukelik vardı. Şaşırmam."  Jin Hyung işe koyulmuştu işte... Namjoon Jin'in lafıyla oturduğu yerden doğrulmuştu. Onun sayesinde ben de keyfimi bozmak zorunda kalmıştım. Öfff bir rahat bırakmadılar:
"Nerde görülmüş benim Ukeliğim pardon?" Arkamı dönüp alnına yapıştırdım bir tane:
"Sıçıcam Semeliğine boş yapma!" Yaptığımla afallamış salak salak bana bakıyordu. Gülüp yanağını okşadım:
"Afferim güzellik böyle laf dinle." Benimle birlikte odada kahkaha kopmuştu. Bende gülüp tuvalete gitmek için ayaklanmıştım. Joon da sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Hak etti salak. Ne bu ben Semeyim havaları biliyoruz herhalde seme olduğunu ego mu kabartıyorsun? Ne bu iddialaşma?
Tam tuvaletin kapısını kapatıyordum ki araya giren ayak bana mani olmuştu. Aynı hızla içeriye giren Joon. Benim için bir şeylerin iyi gitmeyeceğinin kanıtıydı. O zaman ne yapıyoruz? Götü kurtarıyoruz.
Onun ilk adımı atmasına izin vermeden kapıya sırtını yaslamasını sağlayıp kapıyı kilitledim. Evet şimdi başlıyoruz hadi Jk göreyim oğlum seni.
Elimi göğsüne yaslayıp. Yavaş hareketlerle dudaklarına doğru yaklaştım. Cm'ler kala durup gözlerimi dudaklarından çekmeden fısıldadım:
"Biraz fazla oluyorsun sanki sevgilim?" Benden beklemediği şeyleri yapıyor olacağım ki donup kalmıştı. Haline sırıtıp dudaklarımı dudaklarına sürttüm. İstediğim zaman iplerin BENİM elimde olacağını anlaması gerekiyordu. Bu halinden yararlanmak istiyordum. Elimi yavaşça (yani vücuduna sürte sürte) çenesine çıkarttım bir kaç gündür traş olmuyordu ve ne kadar sexy olduğu hakkında gram fikri yoktu. Tam tersine dağınık gözüktüğünü söylüyordu. Yeni çıkmaya başlamış sakallarını elimin tersiyle okşadım. Her yakınlaşmamızda ne zaman bu hale geldiğimizi sorgulamadan edemiyordum. Onun ben de yarattığı etkiyi 32 senedir kimse de görmedim. Hele ki 1 haftada.. her göz göze geldiğimizde içimde bir şeyler kopuyordu. Dudaklarımızın buluştuğu anları saymıyorum bile.. O farklıydı. Herkesten ve Her şeyden.
Ben onu incelerken o da sadece bana bakıyordu. Bu kadar yeter sıkıldım. Geri çekilip ortamda ki gerilimin kopmasına yardımcı olmuştum ancak Mr Kim Namjoon bu durumdan rahatsız olacak ki anında yüzü düşmüştü. Söylenmeden durur mu?
"HAY ANASINI ÖYLE ORTADA BIRAKILIR MI YA?! BARİ KÜÇÜK BİR ŞEY ALSAYDIM!" Bağırması üzerine elimin tersiyle acıtmayacak şekilde ağzının ortasında vurdum. Tae ve Bam aynı ortamdayken ağızlarına laf vermek çok tehlikeliydi:
"Bu sana olur küçük bir şey. Babayı alırsın Kim Namjoon." Kapıyı açıp dışarı çıktım. Eve gidene kadar biraz burnu sürtsün.

Biraz daha oturduktan sonra Seokjin Hyung bir bahaneyle Tae'yi ortamdan çıkartmak için ayaklanmıştı. Tae söylense de hepimizle vedalaşıp gitmek zorunda kalmıştı.
Yaklaşık 4 senedir sevgililerdi 16 senedir de tanışıyorlardı. Artık onlar için iletişim kurmak çok kolay bit hal almıştı. Birbirlerine göre hareket ediyor, ayrı kalmamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı. İlişkilerine hayrandım. Tae küçük şımarık bir çocuk gibiydi ama sadece Abimin ve bizlerin yanında onun dışında dışarda gerim gerim gerilen burnu havada gezen biri gibi duruyordu; abim ise dışardan eğlenceli ortam faresi gibi bir kişilik çizse de Tae'nin yanında daha ciddi bir kişiliği vardı. Onun saygısını kaybetmek istemiyordu o yüzden yanında benim yanımda yaptığı gibi şımarıklıklar yapmıyordu. İkisi de tam tersi yönde değişiyorlardı işte, rahatsızlar mıydı? Bence değillerdi. Tae Abimin olmadığı ortamda Abimin nasıl üzerine titrediğinden bahsedip dururdu; Ne kadar kıskanç olduğunu bazen çalıştığı ajansı basıp onu kontrol ettiğini de ekliyordu. Abimin böyle şeyler yapacağını düşünmüyordum ama söz konusu Tae ise ihtimaller zirveye tırmanıyordu.
İkisi gittikten sonra kalanlarla nişan hazırlıkları hakkında konuşmuştuk. Hala bu fikre sıcak bakmıyordum. Tamam düğün değildi ama nişan takacaklardı ya Tae beğenmezse? İçine sinmezse? Arkadaşımın içinde bir şeylerin kalmasını istemiyorum. O yüzden fazla titiz davranmaya çalışıyorum. Herkese iş bölümlerini verip Haftaya Cumartesi günü için sözleşmiştik o zamana kadar herkes işini bitirmek zorundaydı. Yani 13 günümüz vardı. Yeter de artar. Acaba Joon ve ben de bu seviyeye gelir miydik? 10 günde sevgili olmuştuk, bu seviyeye gelmemiz de çok uzun sürmezdi herhalde.

fear"|| NAMKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin