Kabulleniş

8.1K 480 422
                                    

Karşısında oturan adamın hoş gülüşüne iç geçirmekten alıkoyamıyordu kendisini.

Güç. Baştan aşağı güç demekti bu adam. Onun güçlü kollarında sarmalanırken dünya duruyordu ve yalnızca tatlı bir yaz meyvesi kokusunda aşkın adı kalıyordu dünyada. Dünyada başka sıfat yoktu. Ad yoktu... Dünyada başka tamlamalar ve özneler de yoktu. Yalnızca Oğuz vardı. Onun grileşmiş tutamlı sarı saçları,güçlü kolları,kirli sakalları ve sert bakışları.

Aylar boyu telefon ekranından  tutunduğu yüz ve ses fısıldadı ona. "Nadide'm..."diye mırıldandı Oğuz pürüzlü bir sesle yeşillerini dikerken. Parmak ucuyla okşadı Evrim'in kar beyaz renkli zayıf tenini.

Buluşmaları için günlerdir yemek bile yememişti. Çünkü Oğuzhan bir konuşmalarında zayıf ve çıtı pıtı narin fiziklerin daha çekici olduğu üzerine bir şeylerden bahsetmişti. Zaten zayıftı ve narindi Evrim de lakin biraz fazlası göz çıkarmazdı. Oğuzhan zayıf severdi.

"İp kadar belin."diye mırıldandı Oğuz göz kırpıp.

"Güzel mi ?"

"Çok güzelsin,güzelim."diye mırıldandı Oğuzhan yeşillerini dikip sigarasından bir nefes daha çekerken.

Ormanın içinde bir villaya sahipti. Müstakil başka evlerde vardı lakin biraz uzaktı her biri. Havuz bile ortak değildi zaten. Üç katlı evin bir de bodrum katı var demişti Oğuz. Daha sonrasında bodrum katı da gösterecekti Oğuz ona. Öyle bahsediyordu lakin şimdi en kaliteli şaraptan bir yudum alıp adamın boynuna doladı kollarını Evrim. Güzel fırtına grisi renkte gözleri vardı ve Oğuz en çok da onun gözlerine bayılırdı. Fotoğraflarda en çok sevdiği nadide birer parça olduğundan bahsederdi güzel gözlerinin. 

Yıldızlardan çalınmış bir ay ışığı bestesi gibi!

Oğuz'un kucağında içkiden bir yudum alırken dudak ısırdı Evrim.

"Komşular çok mu uzakta ?"

Gülümsedi Oğuz.

"Sadece yazları geliyorlar ve burayı yazlık gibi kullanıyorlar aslında bu mevsime buralarda kimsecikler olmaz Nadide'm..." diye fısıldadı Oğuz yutkunup.

"Kimseler?"

"Hem de kimseler olmaz. Yaşlı bir kadın var sadece...Ama ona görünmeni önermem. Hafızası gidip geliyor ve biraz saldırgandır."diye fısıldadı Oğuz.

"Ürkütücü ?"dedi Evrim kikirdeyip.

"Sen korkma  ben senin hep yanındayım da." dedi Oğuz dudaklarını birbirine bastırıp.

"Da?"

"Benimle yaşamanı istiyorum ben artık telefondan olmuyor...Her an uzaktasın."

Oğuz tek kaşını havaya kaldırıp dikti yaprak yeşili tondaki gözlerini. " Biliyorsun sen yanımda yokken asabi biri oluyorum, aramız bozuluyor sonra..."

"Ailem izin vermiyor eve çıkmama."diye mırıldandı dudak büken Evrim.

"Niçin?"

"Para vermezlermiş bana."dedi Evrim sıkıntıyla.

"Paraya gerek yok çünkü ben varım."dedi Oğuz tebessümle. Hafifçe dudaklarını bastırdı oğlanın yanağına. "Ben senin babacağın değil miyim ?"diye fısıldadı.

"Ö-Öylesin.."diye fısıldadı her gece bu ses kaydıyla uyumaya alışsa da gerçeğiyle irkilen Evrim.

"O zaman benden başka kimseden izin almayacaksın Evrim!"diye gürledi Oğuzhan.

"Seninle yaşarsam...Okula nasıl gideceğim ben buradan."diye fısıldadı Evrim omuz silkip.

"Ben bırakırım oğlumu her gün."dedi Oğuz oğlanın siyah saçlarına ve fırtına grisi renkteki gözlerine derince bakıp dudak ısırırken.

"Evden kaçıp sana yerleşsem?"dedi Evrim tek kaşını havaya kaldırırken.

"Bugün gitme,arkadaşım da kalacağım dersin."dedi Oğuz derin bir nefes verip.

Derince dikti gözlerini ve zindanlarda tek kalan kuyularda ışıksız kalan çaresiz Evrim'e ışık olurcasına fısıldadı.

"Annen ve baban zaten boşanıyorlar. Her gün kavga ediyorlar. Seni gerçekten sevselerdi senin için bir arada olurlardı değil mi ? Arkadaşların seni gerçekten sevse ,yalnız kalmana izin vermezlerdi. Hepsi yalan,tek gerçek benim..."diye mırıldandı Oğuz.

"Tek gerçek sensin."diye yineledi Evrim onu onaylarken.

"Ne zaman aradın da hayır dedim ?"dedi Oğuz hayranca bakıp Evrim'in gerdanını okşarken. "Ne istedin de ben almadım ? Annen hiç bir şeye izin vermiyor. Baban seni dinlemiyor. Arkadaşların seni umursamıyor. Öğretmenlerin seni takdir etmiyor...Aptal oğlanlar seni anlamıyor."

"Haklısın."dedi Oğuz'un boynuna sıkıca sarılan Evrim dolan gözleriyle birlikte burun çekerek.

"Senden başka benimle ilgilenen yok...Senden başka beni seven kimse yok."

"Senin benden başka kimsen yok çünkü. Sen benimsini,ben de senin.."diye fısıldadı Oğuzhan gülümseyerek.

"Ben seninim.."diye fısıldadı Evrim ona sıkıcı sarılıp.

Oğuzhan bir kaç ayda her şeye hakimdi.

Evrim sonsuz yalnızlığında her şeyini anlatmıştı ekranın arkasındaki adama.

Annesinin onu dinlemeyişini,babasının duymayışını. Evde her gün kavga olduğunu,Evrim'in artık ortada olan istenmeyen bir çocuk oluşunu. Annesi babasını,babası annesini aldatıyordu. İkisi de buldukları her fırsatta rezil oğullarına bir tokat savurmaktan geri duymuyordu. Üstelik Evrim'in arkadaşları da bu süreçte çok fazla muhattap olmamışlardı. Yapayalnızdı Evrim.

Ama Oğuz her şeyi bilirdi.

Daha ilk tanıştıkları gün bile biliyordu . Anne babası ne iş yapıyordu mesela nerede çalışıyorlardı. Ev adresleri neydi, hangi okulda okuyordu. Dersleri hangi saatlerdeydi misal. Hangi otobüs ile gelip gidiyordu okula Evrim.

Oğuz bilirdi.

Evrim kaçta uyanırsa anında yazardı Oğuz'a. O gün ne yediyse ya da içtiyse bir şekilde bilirdi Oğuz zira eve yakın restoranları arardı Evrim hangi yemekleri sipariş ettiyse bir şekilde öğrenirdi az mı yedi ya da çok mu yedi diye.

Çünkü bazen stres anlarında çok fazla yiyordu Evrim. Ve yediği gibi pişman olup kusturuyordu kendisini. Oğuz iyiliğini istiyordu.

Hatta telefonundaki bir uygulama sayesinde kaybolmasın diye GPS'den sürekli kontrol de ediyordu eh biraz saftı Evrim. Çok çabuk kayboluyordu koca yeditepeli şehrin yeditepesinin arasında.

Şifrelerinin hepsini de vermişti Oğuz'a.

Güvenini kaybetmek istemiyordu hiç.

O her anına şahit her anına esirdi. Onun tek varlığı haline gelen bu büyülü aşkın kurtarıcısı ve hayatının tek gerçek aşkı olan Oğuz hiç de rica etmediğini belirten bir sesle buyurdu.

"Eşyalarını almana da gerek yok,ben sana alırım her şey. Benimle yaşayacaksın...Nadide'm..."

NadideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin