Bir varmış idi bir de yokmuş.
Annesiyle saatler süren telefon kavgasının üzerinden "Ne halin varsa gör,çekemiyorum ben artık."yanıtı alınca üzülse mi sevilse mi bilememişti. Bu kadar erkenden ve çabucak gözden çıkarılmanın verdiği burukluk üzerinde olsa da özgürlüğün tatlı ve hür sesinin ,sevdiği adama ilerleyen yollarında olmanın mutluluğu ağır basmıştı.
Anne ve babası bile kendisinin derdindeydi. Kendi yıkılan dünyalarında ,geçmişlerinden gelen sorunlu bir evliliğin mahsülü olan Evrim'i çabucak gözden çıkarabiliyorlardı artık. Aslında bir nebze de bahaneleri büyümüş ve ortadan kalkmıştı. Zaten ölü doğan sevgi yoksunu hatalı bir hamileliğin zorunlu evliliği,bir gençlik ateşi hatası olan Evrim için birleşen hayatları pekala sona eriyordu.
Böylelikle ikisi de şimdiden yaşayamadıkları gençliklerinin son bandını yakalarken otuz yaşlarında...Evet Oğuz ile yaşıtlardı ebeveynleri ama Oğuz'un yeşil gözlerindeki tek bir bakıştan pekala daha kıymetsizlerdi zira onun gibi bakmıyorlardı Evrim'e...İkisi de büyümesini bekledikleri hatayla beraber yolları ayırmak üzere planlar yaparken hele ki bu gençlik hatalarının günahkar bir eşcinsel oluşuyla birbirlerine ateş ilan etmişlerdi.
"Sen boktan bir babasın! İlgilenmedin hiç oğlunla!"diye gürleyen annesi babasını suçluyordu misal.
"Sen de ana mısın be !"diyordu babası. "Yanmadan yıkmadan nasıl büyüdü bu, benim sayemde benim."
Bir nebze bu gerçekle birlikte anne ve babası daha rahat bir biçimde birbirlerine nefret kusmayı hızlandırarak yol ayrımına daha erken varmışlardı.
Evrim derin bir nefes aldı. Aylardır telefonundan ve bilgisayarından sesine,varlığına tutunduğu adamla aynı evde yaşayacak olmanın ve bir bütün oalrak hareket edecek olmanın verdiği keyigle sırıttı Oğuz'a ilerleyip. "Sanırım artık babacığımın dizleri dibindeyim!"dedi Evrim tebessümle.
"Sen hep babacığının dizleri dibinde olacaksın çünkü Nadide'm..."diye yanıtladı Oğuz keyifle onu. "Ben sana ciciler alacağım ve çok eğleneceğiz. İstersen okula bile gitme."
"Ama mezun olamam."
"Okumaya ihtiyacın yok ?"dedi Oğuz göz kırpıp.
"Ama iş vermezler?"dedi Evrim fırtına grisi gözlerini kırpıştırıp.
"Ama senin babacığının bir sürü parası varken senin yorulmana gerek yok ?"dedi Oğuz oğlanı dizlerine çekip kucaklarken. Sarı saçları alnına düşerken yeşilleri hazla parlıyordu derince süzdüğü genç oğlanda.
Kusursuz bir sanat eseriydi ve yalnızca kendisine ait olduğunu bilmek tarifi imkansız bir haz veriyordu Oğuz'a. Sanki ona dokundukça gençlik ateşi bedeninde yükseliyordu. Ona bakarken ona dokunurken ve onunla konuşurken onun gençliğinin kendi bedenine ve ruhuna dolduğunu hissediyordu.
Ona koşulsuz güveni ve koşulsuz itaati,asla gitmeyecek olması kendisine itaati...
Sonsuz şey sıralayabilirdi onu Nadide bir sanat eseri haline getiren unsurlar arasında en belirgin ve ayrıştırıcı birer mücevher gibi!
"Babacık sana kıyafetler alsın."dedi Oğuz azarlar tonda. " Sende evde otur. Kapıyı kilitleyeceğim. Cama çıkma. Yaşlı kadınla muhattap olmak istemezsin inan bana,huysuz biridir."diye fısıldadı.
"Ben de seninle gelsem, ben giyinirim sen seçersin."diye fısıldadı Evrim ona kocaman sulu bir öpücük bırakırken. "Ben bir manken gibi etrafımda dönerken sen de beni seyredersin ve seçersin en güzel olanı. Sonra beraber yemek yeriz. Her zaman buluştuğumuz kafeye gideriz!"dedi Evrim hevesle lakin onaylamaz bir bakışla kesti Oğuz onu.
"Senin dışarı çıkmandan hoşlanmıyorum sen daima benim gözlerimin önüne ve kollarıma sabit kal."dedi tebessümle.
"Ama yanımda sen varsın güvendeyim."dedi arzu dolu gözleri fırtına renginde solan Evrim.
"Ama kimsenin benim Nadide sanat eserime göz ucuyla bakmasına.."diye yanıtladı Oğuz.
"Katlanamam. Bu beni öfkelendirir."diye bitirdi.
"AMA..."dedi Evrim hüzünle.
"Ve ben öfkelenirsem,soğurum."dedi Oğuz.
Soğursa günlerce...Haftalarca dargın ve soğuk kalabiliyordu Oğuz ve Evrim korkuyordu onun ilgisiz hallerinden ürperiyordu. Nefessiz kalmış gibi hissediyordu üstelik !
"Ben evde olacağım seni bekleyeceğim."dedi Evrim kafa sallayarak.
"Nadide bir sanat eserisin,sadece ben görmeliyim."diye onayladı Oğuz göz kırpıp yerinden kalkarken.
"Kimse seni rahatsız edemesin diye kilitleyeceğim güzelim kapıyı."
"Pekala."dedi güvende hissetmek için rahat bir nefes veren Evrim. "Yaşlı kadını görmek istemem."
"İstemezsin."diye tebessüm etti Oğuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nadide
RomanceEvrim aşk sandığı bir yabancının ellerinde tutsak edildiğinde henüz ufacıktı. Mevsimler gözleri önünde kaybolup giderken değişen tek şey takvim yaprakları değil,sevginin ne anlama geldiği hususundaki algılarıydı. Ve gerçek aşk onu en ihtiyaç duyduğu...