Anneciğim lütfen ağlama artık, duymaya katlanamıyorumSenin acın bana da acı veriyor, mahvediyor beni
Yatağımda otururken bardakların kırıldığını duyuyorumMerak etme, Tanrı'ya söylediğin o kötü şeyleri aslında söylemek istemediğini anlattım
Para yüzünden, kardeşim ve benim yüzümden kavga ediyorsunuzVe ben evim diye buraya geliyorum, benim sığınağım burası
3. dünya savaşının içinde büyümek hiç kolay değilSevginin ne demek olduğunu hiç bilmedenSevginin beni de aileme yaptığı gibi yok etmesini istemiyorum
Babacığım, lütfen gitmeBabacığım lütfen bağırma artık, duymaya katlanamıyorum
Annemin ağlamasını durdur, çünkü yanımda olmana ihtiyacım varAnnem seni seviyor
Söylediklerine bakma sen, gerçekten seviyorSeni üzüyor biliyorum, ama benim seni sevdiğimi hatırlaKaçtım bugünDuyduğum seslerden, kaçtım
O kaçtığım yere tekrar gitmek istemiyorumAma gidecek başka bir yerim yok, hiç yok
----
VOTE VE YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYIN
-
Yiğit iyiden iyiye gerilen sinirlerini bir de daha da germek üzere hastaneye gelmişti.
Birinin ak dediğine kara diyen, kara dediğini iki dakika sonra sırf küsmemek ama ben "ak"dedim diye düzelten bir çift daha görmemişti.
Bu hastalıklı bir aşktı.
Kadının gözlerinde adama ne denli hayran ve tutkun olduğu belli oluyordu. İyi bir eş ve anne olmak için çırpındığını da görebiliyordun iyi bir insan olmak adına savaş verdiğini de. Aynı hayran ve tutkun aşk adam da da vardı. İyi bir eş ve baba olmak yanında iyi bir adam olmanın vermiş olduğu derin savaş.
Yiğit bundan daha hasta ve toksik bir ilişki biçimi görmemişti sadece yarım saate.
Birbirine deli gibi aşıklardı ama en ufak bir şeyi allayıp pullayıp dünya savaşı meselesi haline getiriyor birden seslerini yükseltiyor ve birden gemileri yakıyorlardı. Olay sadece komiser olarak bir kaç konu hakkında laf almaya gelmesinden başlamıştı ve "Hayırlı olsun bebek."diye tebrik etmişti Yiğit.
Meleği abi olacaktı.
O da meleğinin abisi olarak hissediyordu.
Ve meleğinin küçük kardeşinin de abisi olarak hissediyordu istemsizce bu nedenle.
Ve bebeğin cinsiyet tahmininden başlayarak okuyacağı okula ve seçeceği mesleğe varana dek imalı bir çekişme başlamıştı kadınla kocası arasında. Yiğit şaşkınca çiftte bakınıyordu. İki kelimelerinden biri "Aşkım." idi. Ama davranışları aşıktan ziyade ilkokul çocuklarının aşkına benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nadide
RomanceEvrim aşk sandığı bir yabancının ellerinde tutsak edildiğinde henüz ufacıktı. Mevsimler gözleri önünde kaybolup giderken değişen tek şey takvim yaprakları değil,sevginin ne anlama geldiği hususundaki algılarıydı. Ve gerçek aşk onu en ihtiyaç duyduğu...