*** Bölümlerin daha hızlı gelmesi için vote ve yorum bırakmayı unutmayın iyi okumalar kuzular. ❤***
O sabah Evrim sıkıca sarmalandığı kucakta Yiğit'in boynunda uyanmıştı lakin bir kamyon ezmiş gibi bir yorgunlukla.
Gece kontrolden çıkan kabusları onu ele geçirmiş,mental olarak damarlarına giren bu zehir fiziksel olarak da bedenini istila ve talan haline getirmişti.Doğru bilinen ne vardı?
O her aşk tarifinde kötü adamların iyi sevdiğine inanmak istemişti.
Çünkü kötü bir adamın kalbini feth edersen ,o kötü adam herkese kötü olsa da sana çok iyi olabilirdi.Bir kalbe şifa olmak isterken yok olacağını hiç kimse söylememişti.
Peri masalları güzeldi,sihirli değnekler olmasa da sihirli bir değnek etkisi gibi yüreği olduğuna inanan Evrim birilerini iyileştirebilmek umudu güdüyordu.
Her an her şeyin balkabağı olmadan sihirli bir at arabası olabileceği hayali gibiydi onun için aşk lügatı.
Sınırlarından ödün vermek.
Seni seviyorum cümlesi ile değiştirilmeye çalışılmak.
Baskılanması ve manipüle edilişinin bile bir lütuf gibi "Senin için en iyi ben bilirim!"diyen emir verici dik ve çatım kaşlarla sunulması.Bir armağan gibi görünen zehir dolu çuvallarla hediyelere boğulduğunu sanmak.
Tokat atacağına inanmadan yanağını uzattığın ellerce boğulmak ve sevilmenin gerçekten...
Eğer değişirsen mevcut hale gelebilecek bir koşulmuş gibi zihnine işlenmesi.Hayır.
Yanındaki adam herkese iyiydi.
Bir polis olmaktan bağımsız.
Yiğit güler yüzlüydü mesela.
Oysa çok sinirli ve asabi bir adamdı.
Ama bu başkalarına bağırmak anlamına gelmiyordu.Kasiyer kıza gülümsüyordu.
Somurtkan kız bile bu yakışıklı ela gözlü iri dev ona gülünce allanıyordu.
Evrim minik avuçlarını sıkıyordu kıskancına belki istemsizce ama...
Bir kadını güzel hissettirmek nedir bilecek kadar inceydi bu adam.
Ve bunu yalnızca yatak için ya da bir aşık gibi yapmak için değil,iyi hissetsin diye menfaatsiz yapabiliyordu.Oysa dayaktan yüzü moraran Evrim sofraya oturunca Oğuz yeterince güzel olmadığı için makyaj yapmasını emrederdi...
Bakkaldaki amcaya "gençlik iksiri" bulmuşsun diye yalanlar atıyordu Yiğit.
Zira adam buruşuk haldeydi.
İhtiyardı.
Ama tatlı küçük yalanlarla adamı delikanlı gibi hissettirmek arzusundaydı.
Eski bıçkın delikanlı ruhu bir saniye bile olsun ihtiyar bedeninde alevlensin diye yahut bilinmez...Yiğit herkese iyiydi.
Bir sevgi kelebeği değildi lakin ince ve latif bir adamdı.Evrim çekingen bir bakışla kendini izleyen elâlara bakındığında fısıldamış ve gülmüştü Yiğit alayla.
"Ne bakıyon lan tip tip?"Evrim ürküyordu.
Yiğit onu...
Ne gözle görüyordu bilmiyordu hala."Ne o?"demişti onu kucağa çeken Yiğit sertçe.
"Dün gece banyoda yakışıklı bulduğun yüzü şimdi çirkin mi buldun sevgilim? Ne inceliyorsun...Pazardan hıyar seçer gibi..."Sevgilim.
Sevgilim.
Lal kalan dili ile fırtına grisi gözlerini diken Evrim bakış atsa da Yiğit daha da drama sever bir halde iç çekti.
"Beni çıplak gördün ? Evlenmek zorundayız Evrim. Gel ve babamdan iste beni..."Evrim donakalırken Yiğit bir kahkaha savurup oğlanın boynuna öpücük bıraktı.
"Bizi anca nikah paklar bak meleğim...."Evrim gözlerini yummuş ve nefessiz bir biçimde donakalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nadide
RomanceEvrim aşk sandığı bir yabancının ellerinde tutsak edildiğinde henüz ufacıktı. Mevsimler gözleri önünde kaybolup giderken değişen tek şey takvim yaprakları değil,sevginin ne anlama geldiği hususundaki algılarıydı. Ve gerçek aşk onu en ihtiyaç duyduğu...