----vote ve yorum bırakmayo unutmayınnnn---
Sıcak suyun altında çırılçıplak kalan bedeniyle bakındı Evrim.Fırtına grisi gözler yavaşça Yiğit'in koyu hareli elalarına bakınırken Yiğit anlam veremediği bir odakla birlikte yutkundu. Göz temasları bir saniyeliğine olsun çekilmiyordu ve daha da ziyadesiyle..Kimse sessizliği bozmuyordu.
Aralarında anlaşılmış gibi süregelen sessizliği bozan tek şey yere savrulan suyun sesiydi ve Yiğit'in ıslak kumrallarına bakınırken hafifçe dudaklarını yaladı kızarmış olan oğlan.
"Beni yıkamayacakk mıısssıııın?"dedi Evrim muzipçe.
"Yıkayacağım."diye yanıtladı Yiğit oğlanın sıcaktan kızaran omuzlarına ve porselen rengi cildine bakınırken.
Kendi kumral tenine yasladıktan sonra elbette ki yıkayacaktı. Neyse ki müteahhitin bir kazığı olarak daracık banyoda pek fazla çaba göstermelerine gerek kalmayacaktı ikisi arasındaki sessizlik yemininde.
Yiğit oğlanı hafifçe kendine doğru çekerken suda ıslanan tutamlarıyla birlikte gözlerini yumdu Evrim. Onun sıcak bedenine savrulan sıcak suyla birlikte yutkunurken omzunda narince gezinen ellerle birlikte titredi.
Aslında bu sabah duş almıştı ve duşa ihtiyacı yoktu.
Ama duşa ihtiyacı vardı Evrim'in.
Çünkü...
Evrim karnına değen sertlikle birlikte dudaklarını dişlerken Yiğit yavaşça oğlanın sırtında kaydırdığı elleriyle birlikte okşadı sırtını boydan boya. Evrim'in sırtı yay misali gerilirken Yiğit yavaşça oğlanın ince belinde kavuşturdu kollarını. Sıcak ve gür akan suyun altında öylece durduklarında Evrim de kollarını Yiğit'in boynuna sarmalayıp yavaşça sıcak suyun tadını çıkardı.
Tenini okşayarak geçen sıcak sudan çok daha iyi hissettiren yegane bir şey vardı, Yiğit'e sarılmak.
"Yiğiiit."diye mırıldandı Evrim kıkırdarken.
"Meleğim..."diye mırıldandı Yiğit elleri yavaşça şampuana uzanırken.
"Beni hep sen yıkasana.."diye mırıldandı Evrim kırpıştırdığı fırtına grilerini elalara dikerken parmak ucunda biraz daha yükselip yüz yüze geldi Yiğit ile. Ancak bu şekilde eşit boyda olabiliyorlardı...
Yiğit oğlanı kendine bastırırken Evrim karnına ve kasıklarına çarpan irilikle birlikte yumdu gözlerini.
Böyle hissettirmemesi gerekliydi.
Bunu yapmaması gerekliydi.
Onunla duş almaması gerekliydi.
Ama yapmak istiyordu.
Çünkü yapmadan duramazdı.
Evrim kıkırdayıp saçlarına masaj yaparak köpürtmesine izin verirken kendi köpüğünden biraz alıp kumralın göğsüne doğru yaydı köpüğü. Küçük elleriyle oval hareketlerle köpükle buladığı parlak tene bakınırken yaptığı işe bakıp gururlu bir tebessümle yeniden kıkırdadı.
Evrim'in teninden akıp giden köpükleri en ince hattıyla bir bir nefesini tutarak izlerken Yiğit bir küfür savurdu ve yavaşça oğlanı sırtını kendine dönecek şekilde çevirdi.
"Ne yaptığını...Biliyorsun."dedi Yiğit sinirle dişleri arasından.
"Yıkanıııyorummm."dedi Evrim kıkırdarken.
Yiğit oğlanın kalçalarına kendini yaslarken ince belini sarıp "Meleğim..."diye mırıldandı. "Sen ne yapıyorsun?"
"Ne yapıyorum.."
"Habersiz davranma.."dedi Yiğit hırsla. "Biliyorsun kendinde ne yaptığını ve..."
Evrim hala anlamazdan gelerek öylece suyun altında sırtını Yiğit'in göğsüne yaslamaya devam ederken Yiğit hırsla dişledi dudaklarını. Söylemeye dili varmıyordu ama gerçekten elinden kaza çıkacaktı.
Şuan Evrim'in nefesini kesene kadar ona bir şeyler yapmaktan korkuyordu.
Ona dokunduktan sonra onun incinmesinden daha da korkuyordu zira oğlan şuan onun gözetimi altında "kendini açtığı" ve evini paylaşan bir ergendi sadece. Üstelik ağır travmalar yaşayan bir ergendi ve....
Evrim hafifçe yerinde kıpraştığında Yiğit onun beyaz dolgunluklarına çarpan aletiyle birlikte kasıldı.
Alayla tebessüm etti Yiğit "Seni yıkayabilmem için kendini köpürtmen gerekli."dedi Yiğit elini oğlanın ince belinden çekip sabuna uzanırken.Sabunu avuçladıktan sonra elalarını süzüp direkt olarak bakındı oğlanın maviye dönmekte olan grilerine.
Koyuydu...
Arzudan koyu ve iri..
Göz bebekleri devasa haldeydi ve...
Yiğit sabunu onun eline bırakmak yerine "pat" diye bıraktı yere. Sıcak suyun aktığı yere savrulan sabuna bakıp dudak dişledi Yiğit alayla. "Düştü?"
Evrim sabuna bakınırken Yiğit yutkunup cevapladı oğlanın ince belini parmakları arasında ezerek. "Sen daha ufaksın,eğil ve al."
Evrim başını sallayıp sabunu almak için eğildiğinde...
Onun ince belinin narince kırılması ve dolgunluklarının ortadan ikiye bir manzara sunuşuyla birlikte Yiğit hafifçe bastırdı kendini oğlanın arasına. Oraya yerleşip habersizce sordu.
"Alabildin mi?"dedi Yiğit hazla gözlerini kapatarak.
"Aldım..."dedi Evrim titreyen sesiyle dudak dişlerken.
Eğilmesine gerek kalmamıştı,sabun elindeydi ama Evrim hafifçe eğilip fayanstan destek alırken arkasındaki Yiğit ince beli avuçlamayı sürdürdü.
"Sabun nerede meleğim?"dedi Yiğit gözlerini kapatıp konuyu değiştirmek için.
"Ellerimde."dedi Evrim gözlerini yumarken. "Ama...Sıcak su iyi..Biraz daha...Kalabilirim sabunsuz.."
"Öyle mi?"dedi Yiğit sertçe yutkunup kendini arada gezdirirken.
"Yiğiiiit."diye fısıldadı Evrim gözlerini yumarken. "Sabun...Eriyor.."
"Ben erimişim sabun çok mu?"diye mırıldandı Yiğit kendini biraz daha yaslarken. Evrim arasındaki sertlikle yutkunurken tekrardan düşürdü sabunu.
"Yine düştü..."dedi Evrim yeniden eğilirken.
Ve yeniden sergilerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nadide
RomanceEvrim aşk sandığı bir yabancının ellerinde tutsak edildiğinde henüz ufacıktı. Mevsimler gözleri önünde kaybolup giderken değişen tek şey takvim yaprakları değil,sevginin ne anlama geldiği hususundaki algılarıydı. Ve gerçek aşk onu en ihtiyaç duyduğu...