*Müzikle beraber dinleyiniz
Ona akan makyajını silebilmesi için bir peçete uzattım.Bana teşekkür etti ve gülümsedi.
Hastahanede, George'un arkadaşları ve diğer yakınlarıyla birlikte onun bulunduğu odadanın koridorunda bekliyorduk.
Hepsi üzgün görünüyordu,ben daha çok korkuyor gibiydim.Onu kaybetmek bir felakete yol açabilirdi.
Alexa yanımda sadece ağlıyordu,onun hıçkırıklarını dinlemek beni de üzmüştü.
George'un amcası koridora büyük bir endişeyle girdi ve hızla koridordaki kalabalığa yanaştı. "Ona ne oldu? O iyi mi? Durumu ne?" diye söylendi. Terlemişti,saçları ıslak ve yanakları George'da olduğu gibi kırmızıydı.
Arkadaşları sadece amcasını süzmek ile yetinirken, mırıldandım. "Midesini yıkadılar," Yutkundum ve onun suratına baktım. "Ölümden döndüğü söyleniyor."
Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını sallayarak bana hüzünle baktı.Ardından ellerini başının üzerine yerleştirip koridorda ilerledi.Duvara bir yumruk savurduktan sonra yere çömelip düşünmeye başladı.
Onun için ciddi birşey di,onu anlayabilirdim.George'un sorumluluğu onun üzerindeydi,ailesi amcasına güvendiği için george'un kararına saygı duymuşlardı.Fakat,kim bilebilirdi? O bağımlının tekiydi.Amcası bunu neden daha erken fark edemediği için kendine kızıyor olmalıydı.
Koridordaki kişilere baktım.Hepsi gençti,hepsi bizim yaşlarımızdaydı ve hepsi de George'un arkadaşıydı.George'un arkadaşları ailesi gibiydi ve bu karşı konulamaz bir gerçekti.Hepsi alkolik ve uçuk tiplerdi,bunu gerçekten söyleyebilirdim.Koridordaki kişilerden gözüme üzgünce yere bakan Scoot çarptı.Ve yanındaki diğer kuyrukları.
Mavi gözlerini bana doğrulttuğunda onu bir süre süzdüm ve başımla ona selam verdim.O da karşılık verip gözlerini hüzün ile yere geri kaydırdı.
Onu seviyorlardı.
Büyükannem bir kaç kere aradı,George'un gıda zehirlenmesi geçirdiğini ve burada onunla kalmam gerektiğini, bu gece evde olmayacağımı ona söyledikten tam tamına bir saat sonra Alexa'nın kafasını omzumda hissettim.
Uyuyordu.Ona karşı bir sinir hissediyordum.Onu bu duruma getiren Alexa idi.Suçlu olan oydu,sonunu bile bile onu zehir yedirmişti,cezasını çekmeliydi.
İrkildim ve yerde bir kaç adım ileri gittim.Mırıldandı ve diğer tarafındaki Jack'ın omzunu aldı.
Kolumdaki saate baktım,çok geç olmuştu.Biraz ilerdeki oda ile göz göze geldim.Oradaydı.Nefes alıyor ve hayattaydı.Ona sarılmak için sabırsızlanıyordum.İyi olduğunu görmek bana herşeyi unutturacaktı.
Ayağa kalktım,koridorda bir kaç kere ileri gidip geldim.Odadan bir kaç hemşire haricinde doktor çıkmadıktan sonra kadeteryaya indim.
Bir tost ve meyve suyu alıp bir masaya oturdum.Derin bir nefes aldım.Ona bunu yapan kişilerden nefret ediyordum.Herşey unutulmuş *nerdeyse*onu Alexa ile bırakmışken bu da yetmezmiş gibi herşeyin yeniden başladığına dair bir şeyler hissediyordum.
George'un amcasını biraz ilerideki masada derin düşüncelerdeyken gördüm.Onunla konuşabilirdim,ona bunun nasıl başladığını iyi bir şekilde anlatır ve George'un bunu nasıl aşacağını konuşabilirdik.Bu ona iyi gelebilirdi.
Tostumun yarısını uzun pencerede dolanan siyah bir kediye verdim ve onun bulunduğu masaya doğru ilerledim.
Onu bur süre hüzünle izledim,bir yere odaklanmıştı.Genzimi temizledim ve mırıldandım. "Oturabilir miyim?"
İrkildi ve aldırmadan kafasını salladı. "Tabii." dedi sandalyeyi benim için oturduğu yerden çekerken.
Ona gülümsedim ve ahşap kafe sandalyesine oturdum.Masada sadece su vardı onun George'u düşünmek ile yemeK yemeği unuttuğunu düşünmüştüm.Yüzü soluk ve sarıydı.
"Bir şeyler yemek ister misiniz?" Onu süzdüm. "Solgun gözüküyorsunuz,uzun bir gece oldu." diye açıkladım.
Bana minnettarlıkla gülümsedi. "Teşekkür ederim,bir kaç şey atıştırmıştım." Başımı salladım ve karşılık olarak bende gülümsedim. "Fakat şu kahvelerden içebiliriz," dedi bitmiş bardağı işaret ederken. "-insanı uyutmamakta üstüne yok." Demek bütün akşam boyunca uyumamıştı.
Onu takip etmek çok zordu.Dün koridorda herkes mayışmış,George'dan gelen güzel bir haberi beklerlerken,o tam beş dakika boyunca sinirle telefondaki insana bağırmış,George hakkında herşeyi yorumlamaya kalkışmıştı.Telefondakinin George'un ailesinden biri olduğunu tahmin etmek o kadar da zor değildi.
Kahveler masamıza geldiğinde içine tam dört şeker attım ve yavaşça karıştırmaya başladım.
Etrafta yaşlı bir adam,iki çift ve bir adam vardı.Etrafa sadece kafeteryada çalışanların sesleri hakimdi.Biraz ilerideki hemşireler bir çay molası vermiş,birbirleriyle şakalaşıyorlardı.
"Sen Amy olmalısın." Karşılıklı olarak dirseklerini yatırdığı masaya dayandı. "George senin hakkında o kadar çok şey anlattı ki,Amy." Zorlukla gülümsedi.
Sıcak kahvemden bir yudum aldım ve fincan altlığına fincanı yavaşça koydum. Donukça yanıtladım. "O halde Alexa'dan da bahsetmiştir."
Gözlerini kırpıştırdı,George'a benziyordu. "Onun böyle bir şey yapacağını tahmin bile etmiyordum."
Kafamı salladım. "Uzun zamandır yapıyordu."
Yutkunup arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. Ardından söylendi. "Onu gözden çıkarabildim.Tüm sorumluluk üzerimdeyken," Kafasını olumsuzluzlukla salladı. "-onu aklımdan çıkarabildim."
Kafamı olumsuzca salladım. "Bu sizin ile bir alakası yoktu.Onu durduramazdınız." Onu süzdüm ve bir süre sonra devam ettim. "Kötü arkadaşlıkların sonuçları bu,Bay Shelley."
Kafasını salladı. ''Muhtemelen bu olaydan sonra ailesi onu yanlarına alacaktır.''
Bir iki saniyelik hayal kırıklığından sonra kendime geldim. ''George'un onlarla gelmek istediğini sanmıyorum.''
Dudaklarını birbirine bastırdı ve bana hüzün ile baktı. ''Başka çaresi yok,Amy.''
George'un asi arkadaşlarından John ve Will koşarak kapıdan girdi ve bize seslendi. ''George dinlenme odasına sevk edildi,doktorlar onu görebileceğimizi söyledi!''
Ah,George Shelley.Beni her zaman ki gibi deliye döndürüyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Yalanlar-(George Shelley) 1.Kitap
Romance''Bana bir daha asla yalan söyleme,seni kaybemekten korkuyorum.'' Kahverengi gözleri ihtişam ile parladı.Uzun,ince parmaklarıyla; küçük yüzümü tuttu ve alnını alnıma yaklaştırdı. ''Herşey bitti,mutlu olacağız ve tek bir beden olup,herhangi bir olaya...