Sadece ilerki sınavlarıma odaklanmalıydım.
Hayatımda o kadar gereksiz derecede olay vardı ki,nerdeyse 2 hafta sonraki sınıf geçit sınavlarını unutmuştum.Merhaba 11. sınıf! Yaz tatilim henüz başlamamıştı.Avustralya'ya gidecek,arkadaşlarımı ve eskiden çalıştığım kafeyi ziyaret edecektim.Retro zamanları tekrardan hatırlamak ve yaşamak bana iyi gelebilirdi.
Belki de tamamen kendi başıma kalıp,Avustralya'da bir ev satın alıp,şu ülkeyi terk etmeliydim.
Babam bunun için üzülebilirdi.Beni kesinlikle yanında istiyordu,bunun benimle bir alakası olmadığını hissedebiliyordum.Her ne kadar eve geç gelip kahvaltıya kalmasa da,benim bu evde bulunmamamı istiyordu.Beni hayatında istediğini biliyordum.
Laptopumu masaya koydum ve ayağa kalkıp boy aynasına doğru yürüdüm.Son bir ay içinde çok kilo kaybetmiştim.Saçlarım birbirine girmiş,göz altlarım balon gibi şişmiş ve böylelikle hayattaki keyfini tamamiyle yitirmiş bir zombiyi andırıyordum.
Yani bilirsiniz,zombiler harika varlıklardır...
''Amy!" Büyükbabam merdivenlerden bana sesleniyordu.
Bakışlarımı keyifsizce aynadan kaçırdım. ''Evet,büyükbaba?"
''Çitleri boyama konusunda yardım edebilecek genç ve enerjik birisini arıyorum,'' Koridorda ilerledikten kısa bir süre sonra,kapımın tıklandığını ve ardından sonuna kadar açıldığını gördüm.
''Babam odasında olmalı,büyükbaba.'' diye söylendim.
''Fazlasıyla yaşlı,'' Gülümsedi ve kapının pervazına yaslandı. ''Bir el atabileceğini düşünmüştüm oysa ki.''
Gözlerimi devirdim ve sırıttım. ''Pekala,yapacağım.''
Babama kıyasla daha mavi olan gözlerini kıstı ve merdivenleri başıyla işaret etti. ''Üzerine sevmediğin bir şeyi geçir,unutma boya yapacağız.'' dedi merdivenlere doğru ilerlerken.
''Kesinlikle!" diye seslendim ve ardından kapıyı tekrardan kapadım.
Sevmediğim bir şeyi...Sevmediğim bir şeyi...
Dolabımı sonuna kadar açtım.Sevmediğim bir şey...Ayaklarımın tam üstüne düşen beyaz gömleğe doğru uzandım.
''Sevmediğim bir şey'di değil mi?" diye fısıldadım.Bir tebessüm ile devam ettim. ''Fazla değersiz.''
Vücudumu saran siyah tişortümü çıkardım ve tekrardan dolaba tıkıştırdım.
Gömleği sıkıca tuttum ve istemsizce yüzüme yaklaştırdım.Bu harika koku,bir daha asla canlı olarak,gerçek sıcaklığı ile yanımda olamayacaktı.
Hırçımla gömleği üzerime geçirdim ve tekrardan burnuma dolan o nefis koku karşısında derin bir nefes aldım.Gömleğin düğmelerini sonuna kadar ilikledim.Gömlek soğuktu,oysa ki bedenime George'un sıcaklığının yayılacağı,bana sıkıca sarılacağını ummuştum.
Dolaptan,kumaş;ince ve siyah bir şort geçirdim.
Aşşağı inebildiğimde,büyükannem her zamanki gibi mutfaktaydı ve o enfes tariflerini deniyordu.
Yanında doğru ilerledim ve yanağına bir öpücük kondurdum.Kıkırdadı ve söylenmeye başladı. ''Büyükbaban seni boyalarıyla bekliyor,sandalyedeki önlüğü üzerine bulaşmaması için alabilirsin.''
Üzerimi şöyle bir süzdüm.George'un kırışmış gömleği sanki göz kırpıyor gibiydi. ''Üzerimdeki kirlenmek için oldukça uygun.''
Büyükannem gömleği süzdü. ''Babanınkilerden biri mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Yalanlar-(George Shelley) 1.Kitap
Romantik''Bana bir daha asla yalan söyleme,seni kaybemekten korkuyorum.'' Kahverengi gözleri ihtişam ile parladı.Uzun,ince parmaklarıyla; küçük yüzümü tuttu ve alnını alnıma yaklaştırdı. ''Herşey bitti,mutlu olacağız ve tek bir beden olup,herhangi bir olaya...