19.Bölüm

514 29 2
                                    

 Vardığımızı,lastiklerin küçük taşlara çarpmasından anladım.Babam arabayı park ediyordu,kulaklığımda Green Day'in bir parçası açık kalmıştı.Müzik çalarımın şarjının nerdeyse bittiğini gördüğümdde dehşetle geri dönüş yolununun olduğunu da düşündüm ve aleti kilitledim.

Babam motoru kapadı ve derin bir nefe alıp,mırıldandı. ''Geldik,'' Torpidoya doğru uzandı  ve telefonu çıkarıp,bir kaç mesaja göz attı. ''Bir kaç dakika boyunca sokak bitene kadar yürümemiz gerekicek.Burdan eve bir mesafe var ve arabalar bu sokak için uygun değil.''

Uykulu sesimin ardından gırtlağımdan onayladığıma dair bir ses çıktı.

Kalabalık sokak sonu boyunca yürüdük.Burada bir çok ırktan insanın olduğunu fark ettım.Bununla beraber,sokak fazlasıyla kalabalıktı ve geniş sokağı çevreleyen mağzalar,butikler ve yemek restorantları vardı.

Babama ürkekçe yaklaştım.Kalabalık beni korkutmuştu.Kalabalıktan artık nefret ediyordum.

Babam,beni koluyla kavradı ve sanki turistçesine etrafı incelemeye başladık.Babam alışmış gibiydi,buraya bir çok kez geldiğini biliyordum.

                    Önümdeki çorbamdan bir yudum aldım ve uzun masadaki kalabalık gruba bir gülümseme yolladım.Konunun ben olması fazlasıyla sıkıcıydı.

Babam,Avustralya'daki okulumdan,müzik alanında aldığım madalyalara kadar beni yüceltmişti.

Karşımda,babamın ve teyzemin arkadaşı olduğunu sandığım Bayan Lelia'nın yakışıklı oğlunun oturması  ve seksi bir şekilde tavuğunu yemesinin dışında onların benim dediklerine odaklanmak kolaydı.Ona ne zaman baksam,bana gülümseyip,hafifce başını eğiyordu.Kibar birine benziyordu,diğer tanıştığım çocuklar gibi değildi.Kendimi kraliyet ailesinin bir yemeğinde olduğumu hissettiren bu çocuk,saç diplerimin uyuşmasına neden olmuştu.

Ayrıca.

Gözlerinin gülerken çekikleşmesi ve bir çizgi halini alması bana birisini hatırlatmıştı.Anı çok uzakta değildi.

Yemek harika geçiyordu,teyzemin bana uzakta oluşu içime su serpmişti çünkü birisinin ben yemek yerken -tavuk yiyen o çocuğa karşı düşündüklerimi  okuması en rahatsız edici şey olurdu.

Çocuk,kırmızı şekilli dudaklarını yaladı ve kaşlarını havaya kaldırıp suyunu yudumladı.Vay canına,o gerçekten ateşliydi.

Bayan Lelia ve teyzemin çocuğu karşıma oturturken ki amacını bir türlü anlayamıyordum.Amaçları asla, ''gençler şu tarafa,ihtiyarlar şu tarafa'' gibi birşey değildi çünkü masanın tam ucunda,--ihtiyarların-- tam ortasında,bizden uzak; kıkırdayarak çocuğu süzen,bizim yaşlarımızda üç kız vardı.

Dikkatimi babama verdiğimde,babamın kendini sohbete fazlasıyla kaptırdığını fark ettim.

Ve ardından bir şey daha fark ettım.

Babam yaşlanmıştı.

Saçında bir kaç beyaz tutam vardı.Omuzları çok çalışmanın verdiği zorlukla çökmüştü ve alnında bir kaç kırışıklık vardı.Giydiği beyaz gömleğin düğmeleri açıktı,buna rağmen; giydiği şeylerle,yaptığı rejim ve sporlarla kendini canlı tutmayı başarıyordu.

Emekli olması için çok erken olduğunu biliyordum,fakat düşünmeden edemedim; babam emekli olamazdı çünkü işini seviyordu ve işteki hızını kaybetmiyordu.Sistemin onu bırakmayacağını hissedebiliyordum.Yaptığı işlerin hakkını veriyordu ve evden çok işiyle uğraşıyordu.TABİİ BU KESİNLİKLE HAK VERECEĞİM BİR ŞEY DEĞİLDİ.

Pembe Yalanlar-(George Shelley) 1.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin