(Tarihi bilmiyorum)
Selam günlük,
Babam bana evde boş kalmamam için bu kitabı aldı.Yada defteri.Veya herneyse.
New york eyaletinin bir yerlerinde, Rochester sandığım bu şehirde tam anlamıyla tıkalı kaldım.Okula gidip-gelmeyi saymazssak babam bu yabancı ülkede dolaşmamı yasaklamıştı.Ah,az daha unutuyordum.Küçük penceremden,Monroe'nun merkezini görmem harikaydı.Hatta evimizin tam karşısında kaykay rampası olması da harika.Gelen kaykaycı çocuklar yakışıklı sayılırlardı da.Sorun,hafta sonu aile gezileri olması da değildi.Evde sıkılıyor olmamdı ve internetim yoktu.Aile gezileri demişken,sadece babamı,büyükannemi ve büyükbabamı kast ediyorum.Üvey annem ile babam,ayrıldıklarından beri babam ile iletişimimi sadece tatillerde kullanıyordum.Babam Avustralya'ya gelip,bizi..ehm..beni ziyaret ediyordu.Babam o kadının yanımda olması fikrine alışamamış olsa gerekti fakat Caroline'ın,yani üvey annemin büyümemde büyük bir emeği vardı.Bu yüzden onunla kalmak zorunda ve ona katlanmakla uğraşıyordum. Bir yandan babamın New York'tan gönderdiği servetleri yiyip,bir yandan da sahte gülümsemesini yüzüne takarken,babam bana bir bilet ayırıp,New York'a gelip onla kalmam konusunda ikna edici tarafını kullanmıştı.
Ne ile mi?
Gösterişli New York okullarından, Northwood lisesi (!)
Tam 1 hafta önce,buraya koşarak gelme sebebim olan,Northwood lisesine başlamıştım.Ne mi oldu? Liseye koşarak gelirken,uçarak eve dönmem bir oldu.Okulda,tiki gıcık kızlardan başka birşey yoktu.Pekala,inek öğrenci olmasını da beklemiyordum ama...İnek öğrencileri,tikilere tercih ederdim. ''Hayallerimin lisesine'' adım attığımda,yere kapaklanmam bir oldu tamam mı? Bu unutamayacağım bir şeydi.Anında,bir kaç kişi başıma toplanıp bana gülmüşlerdi.Sadece biri gülmüyordu.O da arkadaşlarının arasından sıyrılıp,onlara aldırmadan beni yerden kaldırmıştı.O çocuğu aklımdan çıkaramıyordum.Şu ''rüya'' gibi olan dakikaların ardından,müdür odasına ilerlemek işkence gibi olmuştu.Sarı,uzun dolapların çevrelediği büyük koridorda,öğrencilerin sağladığı kalabalık beni ezmişti.Muhtemelen,anlamadın.Çünkü çok salaksın,günlük.Tanrım,ben evden kaçıyorum.Canın cehenneme günlük,cehennemi boyla seni mankafa.
Okuduklarınız,günlüğümün sayfasından bir alıntı.Ama birazdan çöp kovasını boylayacak.Kağıt parçasını,defterden koparıp hızla çöpe attım.Kesinlikle,evde çürüyüp gidecektim.Bunun olması imkansız değildi.Gerçekten,penceremden yayılan güneş beni eriticekti.Hayır hayır,vampir değilim.Bu hikaye de paranormal şeyler yok.Gerçek bir hikaye,benim hikayem.Şey,bu biraz klas oldu.
''Hey! Bu güzel bir atlayıştı Mark!'' Sesinde meydan okuduğunu belirten bir ton vardı. ''Bir'de şunu gör!"
Camdan gelen sesler ile gözlerimi camdan aşağıya; göğe doğru yükselen *abarttım* rampanın olduğu küçük parka kaydırdım.Aşağıda,tam dört çocuk vardı.Hepsi,rampada kaykayı ile hareketler yapıyorlardı.
Pekala.
Bu kişileri tanıyordum.Çocuklar bizim lisedendi.Birinin adı,Scott'u.Fazla sevimli sayılmazdı.Sert bir yapısı vardı ve kasları nerdeyse yüzünü kapatacak gibiydi.Tamam,abartmış olabilirim.Diğerinin adı şeydi...Şey,evet,Mark.O grubun en alaycısıydı.Şu sarışın olanın adı,James'di.Ona ağırbaşlı diyebilirdim.Diğerinin adı...onun yüzüne odaklandım.
Aman Tanrım.
Ah.
Bu beni yerden kaldıran çocuktu.
Onu yakından incelemek gibi bir fırsat elime geçtiği için havai fişekler karnımda patlıyordu. Sevimli bir yapısı vardı.Kahverengi gözleri,saçlarıyla uyum sağlamıştı.Beyaz teni,ona çok yakışıyordu.Ters bir şekilde taktığı *Lakers kepi,onu harika gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Yalanlar-(George Shelley) 1.Kitap
Romance''Bana bir daha asla yalan söyleme,seni kaybemekten korkuyorum.'' Kahverengi gözleri ihtişam ile parladı.Uzun,ince parmaklarıyla; küçük yüzümü tuttu ve alnını alnıma yaklaştırdı. ''Herşey bitti,mutlu olacağız ve tek bir beden olup,herhangi bir olaya...