16.Bölüm ''Pasif Buluşma''

547 40 4
                                    

Yola çıktığımda yanımda sadece 20 pound,yaşlı ruhlu bir beden ve millattan önce kalmış bir araba vardı.Her kırmızı ışık duraklamamda arabanın arkasından ve kaputundan garip sesler geliyor,ön kapı çıkacakmışçasına oynuyordu.İlgi çekmek istemiyordum fakat arabanın rengi kırmızı olmasıyla beraber cama karşı kalçasını sallayan bir hulo hulo kızı vardı.

Ortam beni sinirlendirmeye başlıyordu.Yoğun bir trafik vardı ve Mercedes Benz'leri ile yanımdan geçen bir kaç genç,beni tam iki hafta depresyona itecek kadar çok laf atmışlardı.Birde yetmezmiş gibi moralimi bozan unsur sadece üzerinde durduğum göstergesel sorunlarım değildi.

Onunla buluşuyordum.

Heyecanlı değildim,aksine korkuyordum.Beni görmek isteyişi bile saçmaydı.Aklımda onunla yeniden buluşup,konuşmak yoktu.Bu midemi bulandırmak ile birlikte,midemde sadece bir omlet,iki yeşil elma ve bir limonata vardı.

Telefonum yoğun trafikle beraber birden çalkalandı,yoğun fren seslerinden dolayı telefonu görmezden gelebilirdim.

Direksiyona parmaklarımla güzel bir tempo oluşturdum.Bu eski arabada radyonun çalışmasına şaşmamak gerekliydi.

Derin bir iç çektim ve elime telefonu aldım.Yine arıyordu.Ve bu George'du.Tüylerim diken diken olurken,bir kaç cümleyi aklımda düzenledim.Yutkundum,sırtımı dikleştirdim.Ve telefonu açtım.

''Alo?" diye mırıldandım sesimin titremesine engel olarak.

Bir süre derinden bir ses söylendi. ''Hey,'' Gözlerimi sıkıca kapadım. ''Geliyorsun,değil mi?"

Bir nefes verdim ve gözlerimi açtım. ''Trafik.Var.Trafik.'' Siktir,neden kekeliyordum ve lanet olsun,sesim fazlasıyla duygusaldı.Tekrardan derin bir nefes aldım. ''Trafik oldukça yoğun,sanırım geç kalacağım.''

''Oh,'' Bir soluk aldığını duydum,sesi üzgün çıkıyordu. ''Pekala.''

Bir süre sonra hat sessizliğe büründü ve telefonu kapadım.Kendimi sakinleştirmeye çalıştım.Onun sesini duymak canımı içten içe acıtmıştı.Peki ya buluşunca bu saçma dürtü ortadan kalkıcak mıydı?

Onunla bir an önce buluşup,günümü bitirmek istiyordum.Uyumak istiyordum.Evet,uyumak ve derin rüyalar alemine dalmak.Tek istediğim buydu.Büyükannemin sıcak çikolatalı sütünden içmek ve yumuşacık yatağıma yatmak.

Ah,bunu istiyordum.Mm...

''Benimle gel,'' dedi o tanıdık ses.''Beni izle,bebeğim.''

Bu da neydi be? Gülümsedim.Karanlık fakat bir o kadar da gizemli koridor içimi ürpertmişti.Koridor boyunca ilerleyen siyah beden beni çağrıyordu.Uzun,ince bir vücut,dalgalı dolgun saçlar tahmin yürütmemi gerektirmiyordu.

Karanlık koridor hiç olmadığı kadar darlaşıyordu.Kafamı toplayamıyordum,nerde ve nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.Tek bildiğim,karşımdakinin George olduğu ve benim onu çok özlediğimdi.

Koridor,bir patika yerini aldı ve usulca esen rüzgar havanın basık olduğunu gösteriyordu.

''Yoruldum,'' Ne? Ne diyordum böyle,yürüyeli beş dakika bile olmamıştı! ''Ben yoruldum.''

Bedenini birden bana döndürdü.Boğazımın kuruduğunu ve yutkunma gereksinimi hissettim.Karamel rengi gözler donuktu.Basık havaya rağmen burnu kızarmıştı ve kırmızı dudakları aralıktı.

Gözlerim onun gözlerindeki bir yolculuktaymış gibi hissettim.Fakat birden konuşmaya başladı.Ve beraberinde karnımda kelebekler sıçramaya da.

''Tamam,'' Etrafa bir göz gezdirdi ve derin bir nefes alıp omuzlarını gevşetti. ''Dinlenene kadar durabiliriz.''

Ona gerizekalı yerine koyarcasına bir bakış attım.Burda ne halt işliyorduk,tanrı aşkına!

Pembe Yalanlar-(George Shelley) 1.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin