10 : beni tutuklayacak mısınız?

3K 313 171
                                    

jeongin boynunda hissettiği dudaklarla kendi kendine mırıldanıyor ve uykulu haliyle olan biteni anlamaya çalışıyordu.

vücudunda geceden kalma ağrılar hissediyordu ve uyanmak istemiyordu. birkaç ay uyuyabilecek durumdaydı.

"jeongin, uyan hadi."

jeongin gözlerini açmadı ama bilinci açıktı, "babalık uyumak istiyorum, sabahın köründe beni neden uyandırıyorsun?" diyerek isyan ederken hyunjin, "üzgünüm ama sabahın körü değil. Saat öğlen 2 oldu." demişti. Jeongin bir an afallasa da gözlerini zar zor aralamıştı, "benim için her saat sabahın körü sayılıyor. Sadece uyumak istiyorum."

"senin aksine ben erken kalkan birisiyim."

jeongin doğrulduğunda hyunjin'e göz devirmişti, "sen yine de alışıksın. Ben alarmla zor uyanıyorum..." hyunjin güldüğünde jeongin'in elinden tutmuştu, "hadi kalk yüzünü falan yıka. Kahvaltı seni bekliyor."

"anlaştık babalık."

jeongin yataktan kalkıp banyoya ilerlediğinde hyunjin içeri geçmiş ve masaya telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı.

jeongin işlerini hallettiğinde pijamalarıyla masaya gelmiş ve direkt kahvaltısına odaklanmıştı, "böyle bir kahvaltı hazırlayacağını düşünmemiştim. Evde birilerine yaptırıyorsun zannediyordum." hyunjin gülmüştü, "her şey keyfime göre ama genellikle kahvaltı yapmadan kahve içiyorum. Kahvaltı ihtiyacı duymuyorum." jeongin yüzünü buruşturmuştu, "kahveden nefret ederim."

"neden? bence gayet güzel." hyunjin kendi fikrini belirttiğinde jeongin omuz silkmişti, "bilmem, hiçbir çeşiti hoşuma gitmiyor."

hyunjin susmayı tercih ettiğinde kahvaltı bitene kadar sessizlik yaşanmıştı. Hyunjin işlerine odaklıyken, jeongin kahvaltısını yapıyordu ama kahvaltısı bittiğinde bu sessizlikten sıkıldığını fark etmişti.

"ee babalık? bugün için bir planın var mı?"

"ha? evet, seninle alışverişe çıkacağız."

"ne alacaksın kendine?"

hyunjin sırıttığınde ilgilendiği şeyleri bir kenara bırakmıştı, "ben almayacağım, sen alacaksın." jeongin kaşlarını çattığında hyunjin cebinden bir kart çıkarıp jeongine uzatmıştı, "bu senin, istediğin gibi harca ne istersen al." jeongin dilini dudakları üzerinde gezdirdiğinde gülmüştü, "yine de sen almış oluyorsun?"

"bir nevi evet ama öyle düşünmene gerek yok. Seni götüreceğim sen istediğini alırken benim ufak işlerim var onları halledeceğim, anlaştık mı?" jeongin her ne kadar hyunjinle takılmak istese de bir şey dememiş sadece başını sallamakla yetinmişti.

kahvaltı masası toparlandıktan sonra jeongin giyinmiş, hyunjin zaten hazır olduğunda birlikte evden çıkmışlardı.

arabaya bindiklerinde hyunjin bildiği mekana doğru sürerken jeongin camdan dışarıyı izliyor ve gerçekten parisin ne kadar güzel olduğunun farkına varıyordu.

hyunjin göz ucuyla jeongine baktığında jeongin araba camını açmış güzel bakışlarıyla etrafı izliyordu. Hyunjin onun bu haline gülümsediğinde önüne dönmüş ve yoluna devam etmişti.

...

"merhaba, latte alabilir miyim lütfen?"

jisung nihayet sıra ona geldiğinde lattesini sipariş etmiş ardından beklemeye başlamıştı. Telefonuna gelen bildirimlerle telefonunu almış ve mesajlara odaklanmıştı, hatta öyle bir odaklanmıştı ki kahvesinin hazır olduğunu bile anlamamıştı.

Red Lights | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin