16 : şehvet tablosu, güzel seçim.

2.1K 256 183
                                    

"ne işimiz var bizim müzede?"

"ödev için aptal, o adamın dersinde kalacağıma ölürüm daha iyi."

jeongin sıkıntıyla nefes vermişken yatağından kalkmıştı. Felix'in tablolar hakkında ingilizce bir yazı hazırlaması gerekiyordu ve tek gitmemek için zor da olsa jeongini ikna etmeyi denemişti. Jeongin ısrarla gelmek istemediğini ve uyumak istediğini söylese de zar zor ikna olmuştu

jeongin siyah ceketini üzerine geçirdiğinde söylene söylene dış kapıya ulaşmıştı, "hadi gelsene, o kadar ağladın bana daha hazır değilsin." felix elinde telefonla mesajlaşırken jeongin'in yanına ilerlemişti, "ağlama geldim çıkalım hadi." felix telefonunu kapattığında jeongin ona, "kiminle mesajlaşıyorsun öyle sen?" felix ona bakmıştı, "kimse. soru sorma hadi gidelim."

binadan çıktıklarında jeongin duraksarken panikle felix'e dönmüştü, "sen? hayır!" felix jeongini kollarında tuttuğunda, "bak çok üzgünüm ama benimle gelmen lazım. O müzeye girebilmem için hyunjin'in gelmesi gerekiyordu ve yanında chan'ı getirince panikledim anlıyor musun?"

jeongin yolun biraz ilerisinde hyunjin'in arabasını fark etmişti ve aniden paniklemesinin sebebi bu yüzdendi.

"bana yalan söyledin!"

"isteyerek söylemedim aptal. Bizi hyunjin götürecek deseydim kıçını bile kaldırmazdın o yataktan."

"ben gelmiyorum!"

jeongin dönecekken felix onu tekrar tutmuştu, "jeongin lütfen bana bir iyilik yap yalvarırım! döndüğümüzde bana istediğini yaparsın söz veriyorum." jeongin kararsızca felix'e bakarken derin bir nefes vermiş ardından ilerde bekleyen siyah arabaya bakmıştı, "tamam, tamam ama yemin ederim seni geberticem." felix gülerek hızlıca jeongin'e sarıldığında hemen çekilmiş ve onun bileğinden tutarak arabaya doğru ilerlemişti.

arabaya geldiklerinde ön koltuklara yerleşmiş olan hyunjin ve chan'ı görmüşlerdi. Chan araba camını indirmiş ve kafasını çıkarıp ikiliye gülümsemişti, "sonunda gelebildiniz." felix gülümsemişti, "kesinlikle jeongin'in hazırlanması uzun sürdü."

jeongin şokla felix'e bakarken sürücü koltuğunda oturan hyunjin'in ona baktığını hissediyordu ama elinden geldiğinde jeongin hyunjinle göz teması kurmamaya çalışıyordu.

felix arka kapıyı açıp jeongin'e arabaya binmesi için işaret ettiğinde jeongin, hyunjin'in koltuğunun arkasına yerleşmiş, felix ise hemen yanına oturmuştu.

hyunjin arabayı çalıştırdığında jeongin gözünü camdan ayırmıyor olabildiğince dışarıyı seyrediyordu. Felix öne doğru yaklaşıp chanla sohbete dalmışken, jeongin arkadaşına kıyamayıp onunla geldiği için kendini enayi gibi hissediyordu.

jeongin, chan ve felix ikilisine bakmak için gözlerini o yöne çevirdiğinde chan'ın oturduğu koltukta bir an takılı kalmıştı. Aklın gelen olayla başını sallayıp yerinde doğrulduğunda aynadan ona bakan hyunjinle göz göze gelmişti.

- flashback

jeongin arabanın ön koltuğunda deli gibi gülerken arabayı süren hyunjin de gülmeden edememişti.

"babalık cidden komik herifsin."

"seni güldürebildiğim için sevindim doğrusu."

jeongin gülümsediğinde elindeki enerji içeceğinden tekrar bir yudum almış ardından elindeki kutuya bakmıştı, "acaba ben bunu içince sarhoş mu oluyorum?" hyunjin istemsizce jeongine yeniden gülmüştü, "iyi gelmiyorsa içme onu daha fazla, yeterli."

"sen ne dersen o babalık."

jeongin elindeki içeceği araba kapısının boş bölümüne koyduğunda arkasına yaslanmış ve bir süre yolunu izlemeye başlamıştı. Ardından sıkıldığını hissettiğinde başını hyunjin'e çevirmişti, "araba kullanırken çok ciddi ve dikkatli oluyorsun."

Red Lights | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin