~4~

14 0 0
                                    

Kapının alacaklı gibi çalınmasıyla gözlerimi zar zor aralayıp kaşlarımı çattım hangi aklı yerinde insan sabahın bu saatinde kapıyı bu denli çalardı ki tabi ki ARDA VE MERİÇ! bu beni iyice çığırdan çıkarırken sakince! Neden geldiklerini sordum

"ne işiniz var burda sizin!?"

"beraber kahvaltı yaparız diye düşündük"

Gözlerime bakarak kurduğu bu cümle içinde o kadar alay barındırıyordu ki ama şuan buna odaklanamıyordum buz gibi keskin sert ve ruhsuz bakışları anlık gelen bir titremeye sebep olduğunda içimin garip bir şekilde ürperdiğini hissettim bende bıraktığı etkiyi anlamış gibi histerik bir şekilde güldü yaramaz bakışları gözlerimi delip geçerken bu saçma etkisi altından çıkmak için boğazımı temizler gibi yapıp kendime geldim ve sadece "geç" diyerek onları içeri davet ettim kabaca.
Peşlerinden bende içeri geçtiğimde afra kalkmış koltukta oturuyordu sanırım sesleri duymuş ama hasta olduğu için uğraşıp yanımıza kadar gelmek istememişti

"daha iyi misin afo?"

"iyiyim bunların ne işi var burda?"

"kahvaltı yapacağız"

Meriçin bir anda sorulan soruya atlaması üzerine afra kaşlarını çattı bu ufak çaplı tartışmanın gün yüzüne çıkacağının habercisi gibiydi ben sabah sabah gerginlik yaşamak istemediğim için bakışlarımla tartışma çıkarmamasını istedim biriyle yakın olmanın bir diğer faydası da ne olursa olsun en ufak hareketinizle sizi anlamasıydı sizin anlamasını istediğiniz kadar tabi

"ben mutfağa geçip bir şeyler hazırlayıp sofrayı kurayım"

Diyerek ayaklandığımda peşimden benim eş zamanlı ayak sesleri geliyordu afradır diye arkama dönmemiştim fakat mutfağa geldiğimizde konuşmaya başlayan sesin sahibi afra değildi..

"yardım edeyim"

"gerek yok arda içeri geç"

"davetsiz misafir olarak geldik elisan bırakta yardım edeyim"

Ardayla uzun bir polemiğe her şekilde girerdim ama karnım açtı ve uzatmanın luzümü yoktu ben masaya bir kaç şey yerleştirirken arda ben menemen yapacağım diye tutturunca uzun ısrarları ve küçük tartışmalar sonucu izin vermiştim

"bizde yardım edelim"

Diyerek mutfağa giriş yapan afra ve Meriç geldiğin de kadro tamamlanmıştı biz afoyla masayla ilgilenirken hemen arkamızdan kaşık düşme ve kırılma sesleri geldiğinde aceleyle arkamı döndüm porselen karıştırma kaşığını ve iki yumurtayı yerde kırık gördüğümde gülmekle kızmak arasında kaldım zaten taktıkları önlüklerle hayli komik gözüküyorlardı yine de irademi koruyup gülmedim

"çok iyi menemen yapıyorsun tebrik ederim"

Dalga geçercesine söylediğim şeyden sonra keskin gözleri saniyesinde beni bulduğun da yine ilk geldiklerin de ki gibi o garip hisse kapılmıştım sanki biri beni ummadığım anda yakalıyor ve beynimi uyuşturup büyü yapmış etkisi yaratıyordu ki oda bu hissettiklerimi bilirmişçesine bende bıraktığı hissiyatı bilirmişçesine alaylı sırıtan yüz ifadesi yaramaz ve tehlikeli bakışları gözlerimden bir an ayrılmıyordu dahası bununla fazlasıyla eğlenirmiş gibi bir hali bile vardı kendimi toparlayıp bir şey demeden masayı kurmaya devam ettim zaten okula başlamamız gerekiyordu konuştuğum bir okul vardı ve bu gün gidip kaydolmamız gerekiyordu Meriç ve afra bu halimize ve dakikalar süren bakışmamıza anlam veremeyip sessiz kalmayı tercih etmişlerdi başından beri... Kısa bir kahvaltı faslından sonra arda ve Meriç okula gideceklerini söylediler aslında okulu bitirmiş kadar büyük gözüküyorlardı ilk duyduğumuz da biraz şaşırdık ama daha sonrasında bilmediğimiz şeyler hakkında aklımızdan onların hayatı için bilgiler uyduramayacağımız için bu şaşkınlığımızın yersiz olduğunu fark ettik...
Arabaya atlayıp kısa bir yolculuktan sonra ayarladığım okula geldiğimizde daha dersler başlamamıştı sanırım herkes bahçedeydi ve benim sert manevralarla okula giriş yapıp arabayı parketmemden herskezin gözü arabadan iniş yapacak olan bizdeydi fazla takmamaya çalışıp arabadan sakince indim gözlerin üstümde oluşunu göz önünde olmayı sevmiyordum ama yapacak bir şeyim de yoktu. Arda ve Meriçin de bu okulda duymuştum fazla anlaşamasakta tanıdığımız kişilerle aynı okulda olursak daha iyi olacağını düşünerek bu okulla konuşmuştum kızların fazla olmadığı erkek çoğunluklu bu okulda son seneyi sağ salim bitirsek yeterdi. Sınıfı sormak için müdür odasını ararken karşıda kalorifere yaslanmış arda ve Meriç bir grup erkekle sohbet ediyorlardı arda sanki benim onu izlediğimi hissetmiş gibi bir anda başını kaldırdı ve göz göze geldik bakışlarımı kaçırmadan onların oraya doğru adımlamaya başladım afra da hemen peşimden geliyordu yanına vardığımda çekingenlik sergilemememden hoşlanmış gibiydi fazla takılmayarak müdürün odasını sordum

"müdürün odası ne tarafta"

afra telefonunda biriyle mesajlaşıyordu garip olan Meriç te başını telefona gömmüş durumdaydı

"yukarıda sağa dönen koridorun başında solda"

"sağol"

Ağız ucuyla minnettar olduğumu belirterek vakit kaybetmeden müdürün odasına gitmeye başladık kapının önüne vardığımız da direk kapıyı bir kere tıklayıp içeri daldım afra arkamda sessiz sakin çocuğummuş gibi nereye gidersem geliyor tek kelime etmiyordu Bir şeyler dönüyordu ama neyse

"sizinle dün akşam 8-9 civarı gibi konuşmuştuk yeni gelen öğrenciler olarak sınıflarımızı öğrenmek için geldik"

Kısa bir açıklama yapıp beklemeye başladım müdür beyciğim! Baş sallamakla yetindi sadece hangi okulun müdürü olursa olsun müdürleri hiç sevmezdim tek yaptıkları koltukta oturup herkese padişah edasıyla emir vermekti bütün işi yapan aslında branş öğretmenleriydi!

"12-M"

"ha?"

Afranın ağzından kabaca bir ha nidası çıkınca müdür tek kaşını kaldırıp afraya baktı

"kusura bakmayın teşekkürler"

Diyerek odadan kaçmaya çalışan afo kolumdan tutup benide peşinden sürüklemeye başladı bu hali çok tatlıydı fakat hiç bir yeri bilmediği bu binada nereye gittiğini aldırmadan yürüyordu

"hop hop"

Önümüzün bu saçma salak hareketle kesilmesiyle kaşlarımı çattım

"ne o öyle hop hop karşında kardeşin mi var!?"

Diyerek ters tepki gösterdiğimde çocuk bunu benden beklemezmiş gibi gözlerinde şaşkınlık belirdi

"şey ben özür dilerim arkadaş olmak istemiştim sadece"

"önemli değil biz almayalım"

Diyen afoya karşı çocuğun yüzünde üzgünlük belirdi afra böyle şeylere dayanamayan aşırı merhametli bir insandı bu yüzden birazdan çocukla tanışmak isteyip üzülsün istemeyecekti

"tamam tanışalım ya"

Diyerek gülümsedi afrayı kardeşim gibi görmeye devam ettiğim çocukla bende tanışacaktım insanlara çok çabuk güvenip merhamet eden birisiydi ve buda her zaman afranın üzülmesine yol açıyordu bense kendime bile güvenmemem gerektiğini sürekli beynimin bir köşesinde yer ediyordum

"ben emre Karataş"

Diyerek kendini tanıtan emreye döndüm

"elisan"

"ben de afra tanıştığıma sevinip sevinmediğime ilerleyen zamanlarda karar veririm"

Diyen afo sırıtmama sebep olmuştu merhamet duygusunun fazla olduğu gibi patavatsızlığı da biraz fazlaydı fakat kime ne? Özgür olan bir ülkede özgürlüğü kontrollüce sonuna kadar kullanmak hakkı değil miydi her insanın? Bizde tam olarak böyle yapıyorduk ve yapacaktık ta...




* DEVAM EDECEK * ❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 10, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RUHSUZ&GÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin