18.3K 830 691
                                    

yeni bi minsung ficiyle geldim nabeeer

tam da sinav haftamda basladim yarin matematik sinavim var mesela matematigi gotten

neyse iyi okumalar, diger ficlerime de goz atabilirsiniz!!!☹️☹️

"beyler, biz bir şey diyecektik." minho, bütün altımızın dikkatini de üstünde topladığında, hyunjin'e bir bakış atıp bize geri dönmüştü.

"seri de abisi, okeyimiz bitmedi." changbin'in klasik ağır abi sezonu başladı mı bitmiyordu, hyunjin'in -haklı olarak- göz devirişini izledim.

"biz hyunjin'le çıkıyoruz."

"nereye?" chan, kafasını kaldırıp onlara baktığında öyle bir çıkma olmadığını anlamıştı.

"öyle değil hyung, manita anlamında." changbin'in açık sözlülüğü konuşunca, minho da arkasından konuştu.

"evet, çıkıyoruz yani."

hayır, çıkmıyorsunuz. ne münasebet?

tek çırpıda söylediği şey jeongin'in elindeki az sonra hile yaparak seungmin'e vereceği taşın düşmesine sebep oldu. "anlamadım, anlamadım?" felix'in denileni sindirmek için sorduğu soru beni temsil ediyordu bir nevi.

cidden anlamamıştım.

nasıl oluyordu da o ikisi sevgili olup çıkıyordu da ben sadece hayırlı olsun diyebiliyordum? tabii ki hyunjin'le farklılıklarımız vardı. şakalarıyla ve abartı hareketleriyle insanları güldürür, centilmenlik yapar ve asla kibarlığından ödün vermezdi.

ben mi?

ben ise yapılan şakalara asla gülmez, tamam sus der geçer ve sırf arkadaşım oturmasın diye sandalyeyi geri çekerdim, maksat gıcıklık olsun.

ama beni de böyle severlerdi işte,
sadece arkadaş olarak.

"hayırlı olsun." dedim gülümseyerek. birkaç kişi daha aynısını söyleyince, üzerimde bir çift göz hissettiğimde etrafı aradım.

en son gözlerim seungmininkilerle buluştu. gözlerini benden ayırmadan "hayırlı olsun." dedi sadece. ikisi de teşekkür edip rahatladıklarını dile getirirken, ben anlamayan gözlerle seungmin'e bakıyordum.

"benim uykum geldi ya, toplayalım şunları hadi." herkes onaylayınca bu gecelik eğlencenin de sona geldiğini anlamıştık.

eğlence dediğimiz de deliler gibi eğlence değildi, günlük rutinimizdi ama eğleniyorduk. filmimizi izler, oyun oynardık veya sadece otururduk ama sekiz kişi işte, eğlenirdik.

"hyunjin mi minho mu?" beklemediğim bir zamanda gelen soru sıçratmıştı beni. "ne diye arkadan yaklaşıyorsun aptal? ne var?"

seungmin kolunu omzuma attı ve sorusunu tekrarladı sadece. "hyunjin'e mi tutuldun, minho'ya mı?"

ve ben olduğum gibi kalmıştım. belli mi oluyordu? yoksa seungmin bir kez daha aramızdaki en zeki insan olarak sinirlerimi mi bozuyordu?

"hiçbiri?"

kafamda hissettiğim acıyla kısık bir ses çıkarırken, seungmin'den dayak yemeyi hiç de özlemediğimi fark ettim. cidden acıtıyordu. "hayvan ya..."

kafamı ovarken bir yandan da düşünüyordum. acıdan yüksek ihtimal düşünme yetimi kaybedecektim ve abarttığım için bir dayak daha yiyecektim belki de ama, cidden düşünüyordum. nasıl anlamıştı, bir hayırlı olsun deyişimden mi?

"minho. şimdi şu delici gözlerini üzerimden çekip odana siktir olup gider misin?" seungmin keyifle sırıttıktan sonra koşa koşa odasına -daha doğrusu odamıza, aynı odada kaldığımızı unutarak rahatlıkla yürüyordum- giderken koridor ortasında durdu.

"bana bir daha küfretme, bayıltırım oğlum seni. bütün gece kurtulamayacaksın dilimden." biliyordum, söylemesine gerek bile yoktu.

yan odada hyunjin, minho ve jeongin kalıyordu. diğerinde changbin, felix ve chan. bu da seungmin ile beni bir odada bırakıyordu. niye asla kurtulamadığımı anladığınızı umuyorum.

şaka bir yana, beni hep dinlerdi. nasıl olduğumu sorar, iyiyim deyip geçiştirdiğimde iyi olmadığımı anlardı. hyunjin ve minho'yla kalmadığıma şükrettireceğine emindim bu zamandan sonra.

"chan hyung! yiyişiyor bunlar amına koyayım!"
evet, şükrettireceğine emindim.

"kulak tıkacı var mı ya, kes sesini!" odadan odaya bağırışırlarken, seungmin'in âni yükselmesi güldürmüştü beni.

"zıbarın yatın, iyi ki bir sevgilisiniz. iyi geceler." herkes sustuktan sonra konuşan chan hyung, her zaman herkes tarafından dinlenirdi. onu dinlemenin en doğru ve insancıl hareket olduğunu bildiğimizdendi bu. tabii ki arada çılgınlıklar yapardı ama o da bizi güldürmek içindi işte.

örtüyü üstüme çektiğimde hafif bir fısıltı duyuldu yan yataktan. "kapıyı kapasana."

sinirle soludum. "geri zekalı herif, ben yatağa yatmadan söyleyemiyor muydun bunu?"

omuz silktiği, gözlerimin karanlığa alışmasından dolayı gözüküyordu. "maksat gıcıklık olsun." benziyorduk seungmin'le, fazlasıyla hem de.

kalkmadığımı görünce mızmızlandı. "ya bak ama, dün ben kapamıştım. bugün senin günün!"

normal bir insanın normal bir gününde biri gelip size "bugün senin günün!" dese iyi bir şey olacağını anlardınız, değil mi?

işte, seungmin farkı. asla iyiye işaret değil.

oflayarak yerimden kalkıp kapıyı kapattığımda, "başka bir şey istiyor musun? yemin ederim kalkmam bak bir daha." yatmadan önce son sözlerimi söyledim.

"hayır, teşekkürler ve iyi geceler!" iki saniye önce kapıyı kapamasam hayatımı kaydırmayacakmış gibi neşeli ve pozitif bir ses tonuyla teşekkürünü ettiğinde, homurdanarak yatağıma geri yattım.

"sahiden, âşık ola ola minho'ya mı oldun? koskoca day6 varken?"

yanda duran peluş ayıyı kafasına yemesinden olacak ki, acı çektiğini anlatan sesi o gece duyduğum son şeydi.

hyunjin veya minhoya sovenleri siktigim oda

ay zordu yazmak of bayilcam simdi

DIGER FICLERE DE BAKSANIZA☹️☹️☹️

neyse ne dusunuyonuz karakterler hakkinda

mat sinavim nasi gecti yarin gelip soylicem

gorusuruz sizi seviyom!!!💔💔😓

lovesong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin