yilbasi ozel
boyle yazinca yandan bi yerden o ses turkiye
cikcakmis gibi hissediyomHAREMIM
YENI YILINIZ COK KUTLU OLSUN
SIZI COKKKK SEVIYPRUM CANLARIMMMHIC YENI YIL GIBI GELMIYO SAKA MIDIR
normalde oy sinirinin dolmasina 12 oy daha var ama kiramadim sizi butun lovesonglar benden size olsun
COKKK IYI OKUMALAR!!!!!!!!☹️☹️☹️☹️❤️🩹
•
üçüncü kişi ağzından
"gelmeseydi hiç." gecenin üçünde çalan kapı karşısında derin bir nefes aldı ve mırıldandı jisung. minho'nun eve geleceğini çocuklara söylediğinde, hepsi uykusuzluktan perişan olmuş bir şekilde oh çekmiş ve uyumaya gitmişti.
jisung kapıyı yavaşça açtı, minho'yu içeriye almadan kendisi dışarıya çıktı ve kapıyı kapattı. diğerlerinin uyanmasını istemiyordu.
"ne oldu?" jisung, endişeyle minho'nun kolundan tutarken minho, çok içtiği için pembeleşmiş yanaklarını bilmez bir şekilde gülüyordu. dudakları da soğuktan az sonra moraracak kadar kırmızılaşmıştı ve bunlarla ne kadar güzel olduğunun farkında bile değildi.
"kızma bana sakın, olur mu? ne olur. hem, uyuyacaktık hani! yalancı, kandırıkçı, şerefsiz..." minho hâlâ ağzına geleni söylerken, jisung gülümseyen bir yüzle onu izliyordu.
yıllarca süren ve peşini bırakmayan o duygularından nasıl bir anda vazgeçmişti? veya vazgeçtiğine kendisini inandırmak için bastırmaya mı çalışıyordu?
kendisini o kadar şartlamıştı ki, minho'yu her gördüğünde arkadaş kelimesi kafasını dolduruyor, konuştukları ilk on dakika sadece bunu düşünebiliyordu.
"öyle...bakma." dedi minho, o garip tınının getirdiği garip yüz ifadesiyle. "çok güzelsin ve ben nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum."
jisung, niye olduğunu bilmeden güldü. "roller ne çabuk değişti..."
minho'nun gözleri anında açıldı. "ne rolü? sen de mi bana âşıksın?" jisung bu cümleye kafa yormadan sakince güldü ilk önce. ardından minho'nun ona âşık olduğunu anladı, hoşlanma değil.
o gece minho, ne zaman olduğunu anlamasa da, kendini kaptırdığı bu aşk denilen duyguda kendini kaybederken, onunla beraber kaybolacak kişi olarak jisung'u seçmişti.
fakat jisung çoktan kaybolmuştu, ne doğru ne yanlış ayırt edemez bir hâle gelmişti. "aramızda kalsın ama öyleydim." jisung fısıldadı.
"...dim derken? tekrar olamaz mısın?" minho'nun çocuksu bir masumlukla sorduğu bu soru, jisung'u düşündürtmüştü.
tekrar âşık olamaz mıydı minho'ya?
olurdu.
hatta fazlasıyla kolay olurdu, çünkü şu an inkâr aşamasındaydı. hoşlanmıyorum, âşık değilim, minho benim arkadaşım, abim aşaması.
"olurum." jisung belli belirsiz kafa salladı ve güldü. ne kadar içmemiş olsa da, gecenin üçünde yapılan bir konuşma ne kadar sağlıklı olabilirdi ki?
"yani," minho sorar bir yüz ifadesi ve ses tonuyla bir adım attı jisung'a. "şu an seni öpsem..." bir şeyleri anlamaya çalışır gibi kafasını sola yatırdı. "sabah aramızda bir soğukluk olmaz mı?"
jisung, kafasını hayır anlamında salladı. "olmaz." ne dediğinin farkında bile değildi. keşke olsaydı.
keşke.
fakat keşkelere zaman yoktu, keşkelerle zaman geçmezdi. "peki, ben seni öpsem?" dedi jisung. dediğim gibi, ne dediği hakkında hiçbir fikri yoktu.
"ne?" jisung, minho'ya yaklaşırken, minho olanlara yetişemiyordu.
"öpen ben olsam...sabah aramızda soğukluk olur mu?" minho kafasını iki yana salladı. "olmaz, hayır."
beklediği cevap da buydu. ve beklediği cevabı almasıyla harekete geçmesi bir oldu.
belki de jisung'u sarhoş eden şey içki değil, minho'ydu. bunu birbirinin üstüne kapanan dudaklardan anlayabiliyordu. minho, yetişemediği olayların büyüsüne kapılıp gitmişken, jisung hiçbir şey düşünemiyordu. düşündüğü tek şey, hiç beklemeden öptüğü bu çocuktu.
saat sabah dörtte bu konuşma, bir öpüşmeyle bitmişti. olay öpücükten ve bu iki gencin kontrolü altından çıkmıştı.
o sabaha karşı minho'nun dudaklarının morarmasının sebebi soğuk veya içki değil, jisung'un dudaklarıydı.
•
oNE LOVE TWO MOUTHS
ONE LOVE ONE HOUSEoff
kafam cok karisik kotu olduysa ozur dilerim
AMA BEKLENEN O SEY OLDUbolum kisa cunku ozel bolum ve gecis bolumh gibi bi seydi NE DUSUNUYOSUNUZ
SIZI COKK SEBIYORUM
TEKRARDAN GUZEL YILLARINIZ OLSUN
OPTUM BAYBAY