xxiv

4K 490 102
                                    

ARKADASLARRR
NABERRRR
BUGUNUN IKINCI BOLUMU

biyo sinavim var amk hayati
hyunin yayimlicam ama ne zaman bilmiyom

oy siniri: 80
bu arada diger bolum 70 olmadi ama neyyyse

COK IYI OKUMALAR DILIYOM

minho, yüksekten korkardı.

yükseklik demek her şeyi, en yukarıdan, her ayrıntısıyla görmek demekti. minho için de bu bir şeyi doğruları yanında yanlışlarıyla görmek, güzelliklerin yanında çirkinlikleri de izlemek demekti. fazlasıyla pesimist bir düşünce yapısı olduğunun çocukluğundan beri farkındaydı ve etrafındakilerin de hatırlatmaları yüzünden bir türlü unutamıyordu.

"yüksek şeylerden korkuyor musun?" jisung kafasını belli belirsiz salladı. "pek sayılmaz, sen?" minho gözlerini kocaman açarak kafasını aşağı yukarı ağır ama fazlasıyla belirgince salladı. "deli gibi."

jisung'un kafası ona çevrildi. yüksek ve karanlık yerlerden hoşlanmadığını bilirdi ama onu bu kadar etkileyecek kadar sevmediğini bilmezdi. "o kadar çok mu cidden?"

yine aynı şekilde kafasını salladı. "ölecek gibi hissediyorum. ama," söyleyip söylememek arasında kaldığı çok belliydi. "ama ne?"

bir şeylerden, özellikle jisung'la konuşmalarından sonra yükseklikten, korkmak ona yaşadığını hissettiriyor, hatırlatıyordu. bazen bir şeyden fazlasıyla korktuğunda jisung'u ve söylediklerini hatırlıyor, yıldızlara bakıyordu. jisung'un her hareketi ona yıldızları hatırlatıyor, birkaç dakikaya sakinleşiyor, korkacak bir şey olmadığını hatırlıyordu.

fakat artık yıldızları sönüyordu.

yıldızlarının sönmesi için sanki jisung var gücüyle gökyüzüne üflemiş gibiydi. umudunu, sevgisini, her şeyini tek bir nefesle elinden almış, götürmüş gibiydi.

ama o yıldızlarını geri istiyordu.

önünü görmek istiyordu. önünü görmeden nefes alamayacak gibi hissediyor, rahatlamak için gökyüzüne bakıyor fakat orada da değişen hiçbir şey olmadığını fark ediyordu.

"minho! özür dilerim, geç kaldım. cidden, özür dilerim. müzik hocasına yazdığım sözleri vermeye gitmiştim de-"

çok özlemişti. sesini, onunla konuşmasını, yanında olmasını, her şeyi. yutkundu. "sözleri verdin mi?" dedi şaşkınlıkla.

jisung endişeyle gülümsedi ve konuştu, "evet..." ensesini kaşıdı. "zor oldu."

minho şaşkındı. "zor olmalı zaten... asla vermek istemiyordun." dedi sorar bir ifadeyle.

jisung omuz silkti, "sen istiyordun."

minho bir şey demedi. jisung derin bir nefes aldı. "minho, seni çok özledim." bir adım attı ona doğru. "o kadar çok özledim ki. aptalca davranarak seni kendimden uzaklaştırabileceğimi sandım ama en başında ben senden uzaklaşamamıştım. ne desem, ne kadar özür dilesem az bile geliyor. sadece, ne bileyim... ne yapmam lazım bilmiyorum. seni geri getirmek için ne demem lazım inan bilmiyorum."

minho, sakince güldü. "sarılsan geçer aslında. ama seni ne zaman tamamen affederim, inan ben bile bilmiyorum. zaman gösterir," bedenini de jisung'a döndürdü ve derin bir nefes aldı. "belki de yıldızlar."

jisung'un gözlerinin parladığını gördü minho. o kaybettiği yıldızları ve umudu, jisung'un gözlerinde gördü. buruk gülümsemesi cidden mutlu bir hâl alırken, gökyüzüne bakma isteği gelmemişti bile. onun yıldızı, karşısındaydı.

DUZ YAZI BECERILERIMJ KAYBETTIM
NORMALDE DUZ YAZIYI EN YAKIN ARKAFASIMLA YAZIYORDUK YANI O HAYRAN KALDIGINIZ SOZLERIN HEPSINI KENDI YAZIYOR BAYA EDEBIYAT DERECELERI VS VAR HARIKA BIRI YANI ama mesajlarima bakmiyor kotu hissettigi icin :((( tek basima yazmak cok zormus

NEYSE
OPTUM HEPINIZI
BAYBAYYY

lovesong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin