xxviii

3.7K 437 67
                                    

arrrrrkadaslar
haremim ozur dilerim amina koyim
ne kadar aci dolu seyler yazmisim affedersjniz

nasilsiniz iyisinizdir umarim hep harika olun

TATIL NASIL GIDIYOOOO

bu arada bakin saat 3 ve ben 7'de kalkacagim oy 92 oldugu an bolum attim hakkimi yemeyin sakin vok uzulurum
oy siniri: 100

IYI OKUMALAR!!!!

"tanrım," seungmin ve hyunjin, ellerini kafalarına koymuş, karşılarındaki çifti izliyorlardı. minho ve jisung çiftini. "sana inanamıyorum jisung. kaç yıldır deli gibi âşık olduğun çocuk sana âşık olduğunu söyledi ve yaptığın bu mu? neyse, şu an çıktığınız için bir şey demeyeceğim."

jisung, güldü. "bir de deseydin, dememiş hâlin mi bu?" hyunjin ardından konuştu. "aşkından öldüğüm çocuk bana geri âşık olduğunu söyleyince benim tavırlar." minho, hyunjin'in koluna vurdu. "ciddiyetsiz orospu çocuğu, bir git."

elinde kahveyle seungmin'in yanına oturan jeongin, geldiği gibi konuştu. "minho herhangi birine ciddiyetsiz diyecek hakkı nereden buluyor?" jeongin, kafasına yumruk yerken minho konuştu. "ve sen konuşma hakkını nereden buluyorsun?" seungmin direkt araya girince jisung, seungmin'in jeongin'i korumasına gülümsedi.

ardından gözlerini sevgilisine çevirdi.

sevgilisi. neredeyse üç yıldır hayal ettiği sevgilisi.

ona sevgilim demek bile en büyük hayalleri arasında ilk üçe giriyordu fakat minho'nun ona sevgilim demesi, işte o hayallerinde olamayacak kadar güzeldi.

"sevgilim, daldın mı?"

jisung gülümsedi, "hayır, sana bakıyordum." hyunjin, memnun olmadığını fazlasıyla belirten sesler çıkartırken homurdandı. "eski sevgilim, en yakın arkadaşımla çıkıyor ve yanımdaki diğer ikisi de cilveleşiyor. felix'i arayacağım, bay bay." rol olduğu fazlasıyla belli olan ve sadece drama içeren bir kalkıştan sonra telefona doğru bağırmaya başladı. "felix'im! gel, çift yüzüğü almaya gideceğiz."

diğerleri hyunjin'in bu hâline gülüşüp göz devirirken jeongin, seungmin'in kolunun altından çıktı. "changbin'i arayayım, gelsin." seungmin, diğer çiftle kafa salladı.

birkaç saniye sonra telefondan bir bağırış yükseldi. "ıy, sadece çiftlerin olduğu bir yere gelmem ben- 101 mi? tamam, kapa, geliyorum."

jisung, şaşkınlıkla güldü. "nasıl yaptın onu amına koyayım?" jeongin sakince gülerek omuz silkti. "çerez."

dakikalar sonra, changbin nefes nefese kafeden içeri girmişti. "konum için teşekkürler anasını satayım, atsan iyi olurdu bir de."

minho gülüp jisung'a daha da çok sokuldu. jisung ise sadece gülümsedi. sıradan bir gülümseme değildi bu. güvende olduğunu hissettiren bir gülümsemeydi.

"beni niye sürükledi peşinden bu andaval?" chan'ın sesi kafede duyulduğunda changbin güldü. "sensiz olmaz dedim. hadi, jeongin sen şuraya geç..."

sizi cok seviyom
optum

lovesong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin