"Seni seviyorum." dedi dudaklarını elime değdirip "Seni seviyorum. Seni seviyorum."
Bu cümle dudaklarından her döküldüğünde kolumdan omzuma doğru ilerlemesi beni kıkırdatmıştı.
"Ben de seni seviyorum." diyebildim sonunda öpücükleri boynuma ulaştığında.
"Birlikte mi yaşasak? Sürekli evden çıkıp sana gelmek çok yorucu."
"Bir de evlenelim istersen." dedim gözlerimi devirerek "Biraz ağırdan al."
Bunu derken karnımda onun çocuğunu dört aydır taşıdığım gerçeğini yok saymak için gözlerimi kapattım.
"Neden olmasın? Doğru zamanda, seninle evleneceğim zaten."
"Komik olma!" diye yükseldiğimde beni kendisine yakınlaştırıp buz mavisi gözlerini üzerime kilitledi.
"Hiç komik bir karakterim olduğunu düşünmüyorum, Hermione. Aslına bakarsan epey ciddiyim."
Bu dediğine karşı dilim tutulmuştu. Hayat yüzüme gülüyor olabilir miydi? Gerçekten benimle bir hayat istiyor olabilir miydi?
"Düşünsene, ileride her gün senin güzel yüzünü görüyorum. Güzel olmaz mıydı?"
"Baban bunu duyardı ama." dedim gözlerimi devirip.
"Ah, yapma. Kucağına bir-iki torun verince sana tapacağından eminim. Artık yaşlanıyor."
Bu söylediğiyle şaşkınlıkla ona bakmaya engel olamamıştım. Anlamış olabilir miydi? Beni mi deniyordu?
Her ne olursa olsun, benim de onu deneme sıram gelmişti.
"Vay canına, serseri çocuk, çocuk mu istiyorsun?" dedim sanki yaşıtımız olan herkes çocuklardan nefret etmek zorundaymış gibi.
"Elbette." dedi sanki bu çok barizmiş gibi "Yani, herkes bir gün aile kurmak ister bence. Hatta erken yaşta bile baba olabilirim bence ama yapacaklarım var tabii. Yani, baba olacak kadar kendimi tanımalıyım. Değil mi? Neye inandığımı ve kime sırtımı dayadığımı bilmediğim bu dönemde bir çocuk yapmak sadece çocuğa ve sana zarar verir. O yüzden evlendikten sonra biraz beklemek en iyisi."
"Evet." dedim boğazımda oluşan yumruyu öksürerek atmaya çalışırken "Kesinlikle katılıyorum."
*
"İyi görünüyorsunuz Bayan Granger." dedi McGonagall.
"İyi hissediyorum." dedim "Yani, pek de değil ama."
"Neden?"
"Benimle sohbet etmek istediğinizi sanmıyorum. Zaten gerek de yok, gerçekten. Kibarlığınız için teşekkürler."
"Hayır Hermione." dedi "Gerçekten soruyorum. Bir problem mi var?"
"Evet." dedim ilgili görünmesine karşı şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak "Ama yapabileceğiniz bir şey olduğunu sanmıyorum."
"Bir dene bakalım."
Derin bir iç çekip odadaki deri sandalyeye daha da yaslandım.
"İkizlerim oluyor."
"Farkındayım."
"Ama babaları yok." dedim "Yani, onu kovdum gibi bir şey."
"Neden?"
"Biraz aptallık ettim." dedim "Onu seviyordum, yani babalarını. Dört ay boyunca ona bu haberi verip vermemek arasında kaldım. Daha sonra bir konuşmamızda baba olmak istemediğini öğrendim, zaten sonradan baba olamayacağını da fark ettim ve ona onu aldattığımı söyledim. O da gitti. Bir daha geri dönmez sanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tangled // Dramione
Fanfiction"Ama bu hayatımı feda etmem demek." diye fısıldadım. "Asla böyle olmasını istemezdim." dedi derin bir iç çekip "Ama görünen o ki tek şansımız sensin, Hermione. Tek şansımız doğacak çocukların."