2.10. Explain(illarmus?)

273 16 6
                                    

"Bu da ne demek?" diyip kaşlarımı çattım "Derhal açıklaman gerek."

"Hermione bu çok zor. Sandığın kadar kolay değil, eğer olsa zaten açıklardım."

Sinirle ona bakıp sertçe elini tuttum.

"Bana büyü kullandırtma Draco." dedim kaşlarımı çatıp "Yasaklı büyüleri bile öyle bir yaparım ki Bakanlık fark edemeden dürüstçe dökülmeye başlarsın."

"Vay canına, hala belalısın." dedi kaşlarını kaldırıp "O zaman sana evde açıklayayım."

Bu kadar kolay bir şekilde ikna olmasını beklemiyordum, yine de bozuntuya vermeden surat asmaya devam ettim.

"Çocukları kaldır o zaman, eve gidiyoruz." dedim ayağa kalkıp "Şimdi."

Draco bir süre bana baktıktan sonra ayağa kalktı ve çadırlarına doğru ilerledi. Onu izlerken baştan aşağıya titriyordum çünkü ona bir şey olabilme ihtimali bile canımı acıtıyordu.

Onda bir gariplik olduğuna zaten emindim, çünkü Draco böyle biri değildi. Evet, bana kin duyabilir, Astoria'yı gerçekten seviyor olabilirdi belki de. Ama Astoria'yı severken beni öpmezdi. Çocukları böyle severken hala evlenmeyi, en azından düğününü ertelememeyi düşünmezdi. Her ne kadar hepsinin bana olan nefretinin yansıması olduğunu düşünsem de görünüşe göre hiç de öyle değildi. Bu fikrin bana umut vermesi gerekirken aklımdaki tek şey korkuydu, ona bir şey olacağına dair duyduğum endişe sonsuza uzanıyor, adeta zihnimde fırtınalara sebep oluyordu.

Eve cisimlendiğimizde çocuklar direkt Lucius'un yanına gitmişlerdi, ona 'babalarının' gitmeyeceğini anlatıp zıplıyorlardı. Bunun üstüne Lucius Malfoy şaşkınlıkla oğluna baktı, Draco da ondan gözlerini çekmeyince neredeyse fark edilmeyecek bir tebessüm edip tekrardan torunlarına döndü.

Draco elini sırtıma koyup beni kapıdan geçirdiğinde direkt olarak kendimi odaya attım.

"Anlat."

"Hermione, anlatınca her şey daha da karman çorman olacak."

"Hayır, anlatmadığın sürece olacak." dedim "Bu konuşma gerçekleşecek Draco."

"Pekala." dedi derin bir nefes alıp "Savaşta her ne kadar sizin taraf kazanmış olsa da Voldemort'un tarafında herkes buna ikna olmuş gibi değildi. Voldemort, sizin tarafın Harry'si değildi veya Dumbledore'u değildi o yüzden bunu kendi tarafınızdaki hiyerarşiyle karıştırmamalısın. Karanlık tarafın Tanrı'si gibiydi, ona tapıyorlardı. Bu yüzden her ne kadar kişi farklı sebeplerden dolayı çemberden ayrılsa da, bazı kişiler kaldı. Ben ve ailem de kalmamıştık, özellikle annem sayesinde.

Annem çok yıprandı, hala ırkçı biriydi ancak ölüm korkusu ona fazla gelmişti. O da babamı Muggle dünyasına götürdü, epeyce orada kaldılar ve orada babam değişti. Ama bu tam olarak gerçekleşmeden önce, babamın gerçekten aşırı öfkeli olduğu bir dönem vardı. Her zaman bir Ölüm Yiyen'di ve sen gibilerin, hatta çocuklarımız gibilerin kötülüğünü düşünüyordu ama onu asla böyle görmemiştim. Böylelikle babam Astoria'nın babasıyla yeni bir tarikat kurdu. Gerçekten, varını yoğunu oraya harcadı, kafayı yemiş gibiydi. Ben onun içinde de değildim ama ona karşı da gelmedim. Hayatını adadığı şey kaybolmuştu ve onuru ayaklar altındaydı. Zaten ben de seninle birlikte mutluydum ki, bir anda ayrıldık.

Bundan sonra çok detaya girmeyeceğim ama bir gün kendimi o tarikatta buldum. Tam o sıralarda annem babamı Muggle dünyasına götürdü fakat benim de o tarikatta olduğumu bilmiyordu. O süreç içerisinde, tüm depresif halimle Astoria ve babasıyla takıldım. İçimdeki öfkeyi bir yere yansıtmam gerekiyordu ve bunun için mükemmel kılıf avcumun içerisindeydi. Nedense orada bana fazlaca saygı gösteriyorlardı ve bu da hoşuma gidiyordu. Sürekli yeni bir savaş için hazırlıklar yapılıyordu, yeni büyücüler veya büyüler aranıyordu. Benim varis olduğumu düşünüyorlardı.

Tangled // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin