16. Still love

756 59 31
                                    

Yazardan

Yağmurlu havada yavaş adımlarla eve doğru gidiyordu Jimin. Nerdeyse varmıştı zaten. Sırılsıklam olmuştu ama umrunda değildi. Taehyung'un ona söylediği sözcüklerden sonra kendisinde bile değildi minik olan.

Sahi sevdiği çocuk ona veda etmişti değil mi? Peki Jimin'in başından beri istediği bu değil miydi? Öyleyse neden bu vaziyetteydi?

Eve varan Jimin cebinden anahtarını çıkarmış, sessiz bir şekilde kapıyı açtıktan sonra içeriye geçmişti. Sonrasındaysa kimseye görünmeden odasına doğru irelilemişti. En azından o öyle düşünüyordu.

Odasına girdiği gibi ıslak bedenini yatağa atmış, yüzünü yastığına gömüp dakikalardır tutmaya çalıştığı gözyaşlarını serbest bırakmıştı.

Dinlemişti onu. İsteyerek yapmadığını söylemişti kendisine, inanmıştı zaten Jimin ona. Gözlerinden anlaya biliyordu ne kadar pişman olduğunu ama kabullenemiyordu minik olan. Her şeyi birdenbire unutamıyordu.

Aynı zamanda da onu sevmekten vazgeçemiyordu. Ensesini öptüğü anda, seni seviyorum dediği anda kalbinin nasıl şiddetli attığını bir kendisi biliyordu. Ne yapmalıydı o zaman? Bilemiyordu.

Düşüncelerini bölen odasının kapısının açılmasıydı Jimin'in. Duyduğu sesle yüzünü yastıktan uzaklaştırmış, gelenin kim olduğuna bakmak adına bakışlarını kapıya yöneltmişti.

"Jimin?" Hoseok...

"Noldu? Neden ağlıyorsun? Bir şey mi oldu?" Sorularını sorarken Jimin'in yanına gelmiş yatağa oturmuştu.

Jimin'se bir şey söylemeden hyung'una sarılmış, yüzünü boynuna gömüp ağlamaya devam etmişti.

Birinin yanında olup ona destek olmasına ihtiyacı vardı.

Dakikalarca Jimin ağlamış, Hoseok'sa hiç bir şey söylemeden ona sarılmıştı. İçi içini yiyordu Jimin'e ne olduğunu deli gibi merak ediyordu ama susuyordu. Çünkü zaten miniğinin kendisine anlatacağını biliyordu.

Bir kaç dakika sonra Jimin biraz toparlanmış, eliyle gözyaşlarını silmişti.

"Ne olduğunu anlatacak mısın artık Jimin?" Merak dolu bakışlarla sormuştu Hoseok.

"Onunla buluştum hyung." Titreyen sesiyle cevap vermişti.

"Kiminle?" Anlayamamıştı o sırada arkadaşı.

"T-Taehyung'la"

"Ne?! Sana bir şey mi yaptı yoksa? Jimin onunla nasıl tek başına görüşürsün. Tanrım iyi misin?"

"Hyung beni bir dinle. Bana bir şey yapmadı. O.. O bana her şeyi anlattı." nefes aldı ardından devam etti. "Bana benimle konuşmak istediğini, eğer bir daha istemezsem karşıma çıkmayacağını söyledi bende kabul ettim."

"Ne dedi peki?"

"İsteyerek yapmadığını söyledi hyung. Mecbur kalmış buna.. Ben seninle birlikte gittikten sonra hep beni aramış ama ulaşamamış. Pişman olduğunu söyledi bana ve.. beni sevdiğini. Sıfırdan yeni bir sayfa açmamızı istedi.

Affettim hyung.. Gözlerindeki o pişmanlığı, üzgünlüğü gördüm ben o yüzden affettim. Ama sevgisine karşılık veremedim." Yeniden gözyaşlarını akıtmaya başlamıştı o sırada küçük beden.

"Jimin.. Hala onu seviyorsun değil mi?"

"S-seviyorum hyung.. hala ilk günkü gibi seviyorum."

"Bebeğim benim. Madem affettin, madem bu kadar seviyorsun kabul etseydin işte. Neden kendine bu kadar acı çektiriyorsun?"

Hoseok hala Taehyung'a karşı kin besliyordu. Arkadaşanın ne denli üzüldüğünü çok iyi biliyordu çünkü. Ama Jimin'in onu hala sevdiğini farkındaydı ve artık miniğinin acı çekmesini istemiyordu. Küçük kardeşini mutlu görmek istiyordu.

Coincidence ✘ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin