Henüz on yedisinde saçlarının arasından kızılların düştüğü, üçgen çenesi, gözlerinde hayatı gördüğün bir yetmiş boylarında, kar tanesi kadar beyaz ve pürüzsüz yüzü olan erken giden bir yolcu.
Hayatı, ciğerlerine çektiği derin bir soluğu alıp verirmişcesine, kırlangıcın gözyaşı misali, ilk aşka bakıp gözleri hızla çevirdiğimiz gibi bitirdi o hayatı.
Her şey benim suçumdu. Her gece kafamı o yastığa koyduğumda içimde büyüyen adını koyamadığım beni günden güne deliye dönüştüren, iki kişilikli, kindar ve bir o kadar da yalnız bir adama dönüştüren o şey. Peşimi bırakmamakla bir hayli kararlı taki isteklerini yapana kadar.
" kaptan! O duygu asla sönmeyecek olan küçük bir rüzgarda küllerinin yeniden tutuşacağı, insanı soğukkanlı duygusuz gülme yetisini kaybetmiş birine dönüştüren asılsız bir duygu ve onun adı intikam"
Bilmiyorum evlat. Hiçbir şeyi bilmiyorum. Kızıma bunları yapanlar küçük cezalar ile kurtulup hayatlarına olduğu gibi devam ederken benim acılar içinde kavruluyor gecelerin gelmemesini, aynalara bakamıyor olup, yaşamım keder üzerine çıkılmaya devam ederken adaleti bir kitap parçasına sığdırarak insanlık denen olgudan uzak insanların gülüşlerine kahkahalarına dayanamıyorum.
" soğuk intikam, tam anlamıyla bu. Yapmak istediğin yapmak istediğim geçmişten intikam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK İNTİKAM
Fiksi Remajaçocukluğu ve gençliği zor geçmiş insanlardan nefret eden aklında onlarca asılsız soru işaretleri olan ilacı olmayan umutsuzluk hastalığına kapılmış bir o kadar da realist, gerçekçi ve merhamet duygusunu kaybetmiş bir genç. Bu onu daha güçlü daha d...