İlk defa düz yazı yazıyorum, kötü olduysa şimdiden özür dilerim.
***
Yarı açık gözleri, pembeleşmiş yanakları ve dudaklarıyla çoktan sarhoş olmuştu Jisung.
Oturduğu mutfak tezgahına kendini biraz geriye itti ve önündeki bedenden uzaklaştığına emin olduğunda yanında duran bardağın dibinde kalan içkisini yudumladı, önündeki bedene geri döndü ve tezgahtan aşağı inerek elini uzattı. Mantıklı düşünemiyordu, alkol tüm vücudunu uyuşturmuştu.
Savsak adımlar atarak mutfaktan çıktı ve merdivenlerden çıkmaya başladı. Elini tuttuğu kişinin kim olduğunu bilmiyordu, hakkında Bi tek şey iyi öpüştüğüydü. Yarın yaptığından çok pişman olacağına emindi ama o an için umursamadı.
Merdivenlerden çıkar çıkmaz sağda kalan odaya girdi ve içeride kimsenin olmadığına emin olduğunda kapıyı kilitledi. Önündeki bedene o an, odadaki loş ışıkla bakmıştı. Karşısındakini tanıyordu, hemde çok yakında tanıyordu. Lee Minho... onun vücuduna sürekli hakaret eden adam değil miydi bu?
Bunu umursamadı ya da umursayamadı. O an vücudundaki sıcağın gecmesi daha önemliydi onun için. Belki de bu yüzden Minho onu kucaklayıp öperken ona karşılık verdi ve gömleğinin düğmelerini açmasına izin verdi.
Minho biraz kafasını kaldırarak Jisung'un kulagina uzandı, "ismimi biliyorsun değil mi?" Fısıltısı Jisung'u yakıp geçerken Minho gülümsüyor ve elleriyle onun vücudunun her bir noktasını ezberliyordu.
Jisung onu onayladığında Minhonun yüzüne daha da sinsi bir sırıtış yerleşti ve biraz aşağı kayarak Jisung'un köprücük kemiğini sertçe ısırdı ve Jisung'un yüksekçe inlemesine sebep oldu.
~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Honeypie: ve artık kime ait olduğunu bilmediğim bir izle dolaşacağım... aman ne hoş.
*bu gönderi post sahibi tarafından yorumlara kapatılmıştır. Daha fazla bilgi için tıklayın...*
