"sarılabilir miyiz?" jisung kaşlarını çatmıştı, anlam verememişti Minhonun bu ani isteğine. Belki bir başkası bunu istese bu kadar garipsemezdi ama Minho söyleyince garip oluyordu.
dudağına sigarayı götürürken, histerik bir gülüşün ardından sordu jisung, "neden?" sesi o kadar kısık çıkıyordu ki Minhonun duyması mucize gibiydi. "çünkü ihtiyacım var." jisung kafasını salladı ve süngerine geldiği sigarayı bira şişesinin kenarında söndürerek minhoya bakmaya başladı.
düşünüyordu, Minho ona en başında böyle davranmasaydı şu an nasıl olabileceklerini düşünüyordu. Yanlıştı yaptığı, bir sevgilisi vardı, bunu düşünmemesi gerekirdi.
elindeki şişeden bir yudum aldı ve aynı sessizliğiyle sordu. "neden ben?" minho kaşlarını çattı, bu ona yöneltilen bir soru muydu yoksa Jisung kendine mi soruyordu bunu?Bir yudum daha aldı şişeden ve boğazını temizleyerek tekrar konuştu Jisung, "Minho burada ne arıyorsun? Elinde iki şişe birayla, kimsenin uğramadığı bir sahilde ne arıyorsun?" güçlü çıkacağını sandığı sesi yine çıkmamıştı ama Minho duymuştu.
Minho sorunun ardından gözlerini kapatıp kafasını geriye atmıştı, kendine itiraf etmek istemiyordu ama Jisung bilsin istiyordu. "seni." Jisung'un aksine sesi tok ve gür çıkmıştı.
Jisung aldığı cevapla zaten uzun süredir incelediği gencin yüzünü tekrar gözden geçirdi, kendi kendini tekrar görmemesi gerektiği fikrine alıştırıyordu bir yandan. bu yüzü bir daha görmemesi gerekiyordu ama unutmak istemiyordu.
"senin yüzünden" anlamsız kelimeler... kurmak istediği cümleler vardı, bağırmak istiyordu karşısındaki gence, saatlerce bağırmak, ağlamak, ona kızmak istiyordu. ama ağzından sadece iki kelime çıkabilmişti.
"benim yüzümden" anlamsız kelimeler... onun anlamsız kelimelerini anlıyordu Minho, onun için anlamlıydı Jisung'un her bir kelimesi.
"Niye?" cümleler kurmak için yorgundu iki genç de, kelimelerle anlaşmaya çalışıyorlardı.
"ne yapacağımı bilemedim"
jisung büyük bir yudum daha aldı şişeden, "sen de her şeyi mahvetme kararı aldın?" gecenin tek ve en uzun cümlesi oldu bu. "öyle oldu." en azından suçunu kabul etmişti, bu affetmek için azdı ama sarılabilirlerdi en azından. ikisinin de ihtiyacı vardı buna.elindeki şişeyi bir kenara koyup oturduğu şezlongdan kendini Minhonun üstüne atmıştı resmen, sarılmıştı sıkıca. Bir daha olmayacağından korkarak ya da bir daha olmayacağını bilerek. Minho üstüne düşen genci sıkıca tutmuştu, bırakmak istemiyordu.
"özür dilerim" Minhonun ağzından çıkan iki kelime... Jisung affetmek istiyordu, hiç bir şeyi istemediği kadar.
sonra onu kim affedecekti? arkadaşları affetmeyecekti, Soobin affetmeyecekti, kimse affetmeyecekti. Sadece Minho yetecek miydi Jisunga? ya tekrar aynısını yaparsa?
jisung düşündükçe dibe batıyordu. Düşünmemeye karar verdi, sadece sarılmaya devam etti, sıkıca sarıldı, Minhonun onu tekrar bırakmasından korktuğu içindi sıkı sarılmaları.•••
ben iyice çıkılmaz bir yere sokuyorum bunu... napıcam imdatt!!
bir günde iki bölüm attım artık iki yıl uğramam buralara.
şaka bir yana diğer bölüm taslakta bekliyorr.
umarım beğenirsiniz öpüyorum hepinizi kocaman! Görüşürüzz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
babyboy // Minsung
FanfictionMinholee: çirkinsin Honeypie: sıkıntılısın ••• ⚠️TW: argo, çıplaklık, madde/alkol kullanımı, femboy ve hakaret içerir. Etkilenebilecek/ tetiklenebileceklerin okuması tavsiye edilmez.⚠️