20

990 119 75
                                    

Daha sonra konuşacağımızı düşünsem de şimdi anlatıp her şeyi bu konuyu bitirmek istiyorum. Hafifçe yana kayıp başımı omzuna yaslayarak yüzünü görebileceğim bir pozisyona geçiyorum.

"Ağladığım gün olduğunu anlamışsındır zaten."

Başını sallayarak beni onayladığında donuk yüzüne karşı anlatmak zor geliyor. Yaptıklarım için pişmanken yüzüne karşı anlatmak utanç verici geliyor.

"O an kendimde değildim. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittiğimde kusacağımı düşdündü galiba peşimden geldi. Sonrasında..."

Bunu ona anlatıyor olmaktan ne kadar memnun olmasam da kafasında oturtmak ve nasıl geliştiğini anlamak için bilmek istediğini biliyorum. Bu durumda eksik anlatırsam da hep içinde bir şüphe kalacağını da biliyorum.

"Ona yaklaştım. Mantıklı düşünmüyordum, bunu yapmak zorunda hissettim. O an, kim olduğu önemli değil, biriyle birlikte olmak zorundaydım sadece. Başta beni itti ve bir ilişkim olduğundan bahsetti fakat ben direttikçe direnci düştü."

Nasıl başladığını anlaması için bu kadarının yeterli olduğunu düşünürken tavanı izliyor. Gözlerinin içine bakarak anlatmaktansa bunu daha kolay buluyorum.

"O gün birlikte oldunuz. Sonra?"

"Sonrasında, o zorunluluk hissi kaybolunca ne yaptığımı fark ettim. O an madde bağımlılarının yoksunluk zamanı nasılsa öyle bir yoksunluk hissediyordum. Tek kelime etmeden de eve geldim... O gecenin devamını biliyorsun."

Kendimi bir başkasının dokunuşlarından temizlemek için onun dokunuşlarına sığındığım zaman aklıma gelirken iç çekerek bana dönüyor.

"Senden bana dokunmanı istedim çünkü bir başkasının dokunuşlarını silebilirsin diye düşündüm."

Sesim titrerken endişe ve acı parıltıları süslüyor gözlerini.

Boğazımdaki yumrunun beni ağlatmayacağına emin olduğumda konuşmaya devam ediyorum.

"Sonraki karşılaşmamız dövmeciye geldiğimde oldu ve seni beklerken yalnız kalınca özür dilemek istedim. Pişman olduğundan bahsetti fakat kızgındı. Ben kötü hissetmeye başlayınca ise üstüme gelmeyerek teselli etmek için sarıldı fakat gerginliğim yüzünden farklı bir yaklaşıma çok müsaittim. Bu durumu fark edince de seni çağırdı, başka bir şey olmadı."

Hafifçe öksürüp boğazımı temizlediğimde bir süredir çıplak kalışımdan ve terimin üzerimde soğumasından dolayı ürperince yatağın örtüsünü üzerimize örtüyor.
Ardından, gözlerini kapatıp alnını alnıma yasladığında "Devam et." diye mırıldanıyor.

"Geçen hafta ben lavaboya gittiğimde yine peşimden gelince yakın davranıyordu. Kendimi kaybetmek üzereydim, ah hayır, kaybettim fakat seni düşünerek bir şekilde durabildim."

"Ne kadar ileri gittiniz?"

"Öpüştük."

Çenesini kastığını görebiliyorum. Kaşları da çatılıyor. En zor kısmının bıgünden bahsetmek olacağını fark ediyorum o an. Ona onu aldattığımı söyleyip düşünmek için uzak kaldığımız sürede yine öpüştüğümüzü, bunun tam olarak öpüşmekle sınırlı kalmadığını ve daha da ileri gitmek üzere olduğunu söylemek zor geliyor. En kötüsü ise saatler önce olması.

"Bugün?"

Ben sessizliğimi koruduğum için o sorduğunda artık söylemek zorunda kalıyorum. Titrek bir nefes alıyorum. Sesim tekrardan titremeye başlıyor.

"Seungmin mesaj attığı için onu aradım ve garip hissedince geçiştirerek hızlıca kapadım. Bu olayları kimseye anlatamayacağımı fark edince de mecburen 'onunla' konuşmam gerektiğini düşündüm."

Titrediğimi fark ederek gözlerini kısıkça açıyor. Beni süzerken konuşmak daha da zorlaşıyor.

"Bir şekilde Seungmin'le konuşurken hissettiğim tanıdık histen kaçıyordum fakat içime sinmiyordu. Kapısına kadar gelsem de vazgeçtim. Geri dönmek için durağa gittim fakat o sırada yanıma oturan bir adam beni rahatsız edecek şekilde bakmaya başladı.

Rahatsız hissediyordum ama engel de olamıyordum. Bu yüzden koşarak onun evine gittim."

Sanki yine onu kaybedecekmişim, tekrar gidecekmiş gibi hissederken kendimi konuşmaya zorluyorum.

"Evde ise..."

Huzursuz olduğum gerçeği söylemenin doğru olup olmayacağını düşünmek için duraksarken bunun benim kuruntum olup olamayacağını düşünüyorum.

"Söyle Hyun."

Kaşları daha da çatılırken elini çeneme yaslayıp yüzümü saklayamayacağım şekilde kaldırıyor.

"Bana yakın davranıyordu. Engel olamadım, beni kucağına çekmesine veya bir öpücüğü başlatmasına."

Bu sefer kaşları daha çok çatılırken uzatmadan devam ediyorum.

"Kendimi sıyırabildiğim ilk anda seni aradım beni alman için."

Gözlerinden kızgın ve kırgın olduğunu okuyabiliyorum fakat bunu dışarıya yansıtmıyor.

"Sana bu olaylar başladığında söyleseydim hiçbiri yaşanmayacaktı biliyorum ama bu raddeye geleceğini tahmin edemedim. Öyle kendimi kaybetmeyi kendim bile görmek istemedim."

En başta aklını kurcaladığını söylediği soruya açıklama niyetiyle konuştuğumda gözlerindeki kızgınlığın yerini benim için olan üzüntüsü alıyor.

"Yanında olacağım Carmen'im."

Dudaklarını alnıma bastırırken kollarını sıkılaştırıyor, uzaklaşmamı istemezmiş gibi. Tek bir sözüyle o ağır yük omuzlarımdan kalkarken birbirimizi kolay kolay bırakmayacağımızı biliyorum.















Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Carmen | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin