22

901 107 63
                                    

Hayatıma adeta yeni bir sayfa açmış ve her şey yeni doğan bir bebeğin keşifleri kadar tazeymiş gibi davrandığım günün sonunda, gün içerisinde keyifli dakikalar geçirmiş de olsak onun aklından geçenleri bilmedikçe aramızdaki problemi hallettiğimiz düşüncesi sadece bir yalan gibi geliyor fakat 'Her şeyin bir zamanı vardır.' diye düşünerek tadımızı kaçırmamak adına şimdilik susuyorum.

Sussam da muhtemelen aklımı kurcalayan düşünceler olduğunu anlıyor ancak o da bu konuda ilk adımı atmamı bekliyor. Güzel ve keyifli dakikalar sanki cam gibi kırılacakmış gibi davranıyoruz ikimiz de bütün boğucu geçen uzaklığımızın ardından.

''Film gecesi yapalım mı?''

Ben montumu asarken ayakkabısının bağcıklarıyla uğraşan bedene yardımcı olmak için bütün gün elinde taşıdığı poşeti alıyorum. Sorduğu soru, vakit kaybetmeden zihnimde bir konfor alanı görüntüleri oluştururken bizi, yumuşak yastıklar arasında, köşe koltuğumuzda film izlerken ve ben veya o, birimiz diğerinin göğsünde uyuklarken hayal edebiliyorum. Bu görüntülerde nadiren uyuklayan taraf o olur. Ne kadar kış mevsimi aşığı olsam da sıcağı seven bünyem; en sevdiğim, peluş battaniyenin altında ve aşık olduğum bedenin göğsüne yaslanmışken mayışmaya fazlasıyla meyilli.

''Olur. Aklında bir film var mı?''

Çoktan ayakkabılarını çıkartıp içeri girmiş ve montunu çıkartan beden duraksayarak bana bakıyor. Gözlerinden düşündüğünü ve seçeneklerini gözden geçirdiği belli oluyorken duraksayan hareketlerine devam ederek montunu asıyor.

''Fantastik Canavarlar?''

Belki yüz kere izlediğimiz filmi söylediğinde gülerek göz deviriyorum.

''Beğenmediysen başka bir film de izleyebiliriz.''

Omuz silkerek konuştuğunda ciddi ifadesini bozmasa dahi gelecek olanı biliyorum ve ondan önce lafa atlıyorum.

''Ne gibi? Mesela Harry Potter mı?''

Kıkırdayarak konuştuğumda beni belimden içeriye doğru ittiren beden de beklediğim üzere ciddi ifadesini bozarak kıkırtısı ile kulaklarımı kutsuyor. Neşeli hali ile karamsarlığım iz bırakmadan kaybolurken gerçekten de yuvamda olduğumu hissediyorum. Yuvamda ve tamamen en sevdiğim insanla bize bir ev sıcaklığı hissettiren klasik ve hatta artık klişe filmimizi izlemeden hemen önce, tamamen yuvamdayım.

''Neden olmasın? Harry Potter'ı küçümseyecek misin?''

Numaradan dudak büzdüğünde beni ittirmesine karşı koyarak tamamen ona dönüp büzdüğü alt dudağına dudaklarımı bastırıyorum. Sonraki hamlem dudağını yavaşça dudaklarım arasına alıp yumuşak bir şekilde emmek olurken derinleştirmemi beklemediğim için havada kalan ellerini nereye koyacağı konusunda bir kararsızlık yaşasa da sonradan omuzlarıma yerleştiriyor.

Vakit kaybetmeden belini tutarken dişlerimin de dudaklarım arasındaki sıcak dudağı sıyırmasına izin veriyorum. Dudaklarımı aralayıp daha yoğun bir şekilde dudağını kavramaya çalışırken o da ağzını araladığında alt dudağını bırakarak yarım yamalak bir şekilde üst dudağını emdikten sonra dilim dudaklarının arasından sızıp üst damağını sıyırıyor.

Üzerine eğilmiş olduğumdan parmak uçlarında, sırtına çıkan ellerime yaslanmış olan beden oldukça ufak ve boğuk bir inleme bıraktığında sesi sürekli hareket eden dudaklarımız arasında yok oluyor.

Yumuşak başlayıp hırçınlaşmaya doğru yol alan, paylaştığımız öpüşme boyunca ince bir çizgi üzerinde dans ettiğimi hissederek öpüşmeyi sürdürmek yerine sakin ve kısa öpücüklere dönüyorum. Elleri omuzlarımdan yanaklarıma geçerek avuçları yanaklarımı sıkarken parmakları saçlarım arasına karışıyor. Dudaklarımız artık birleşmeyi durdurduğunda ise hızlı soluklarını sus çizgimde hissediyorum.

Burnumu birkaç kere burnuna sürttüğümde yanaklarımı okşuyor. Benimle kaldığı için minnettar hissediyorum. Eğer geri dönmeseydi veya bana bir şans vermeden bu ilişkiyi tamamen bitirmek isteseydi içine düşeceğim çukur hakkında tahmin yürütmek dahi istemeyerek duruşumu düzeltiyorum ve ellerimi belinden çekmeden benden kısa bedene yukarıdan bakıyorum. Dans eder gibi hafifçe sallandığımızda nemli dudakları çeneme baskı uygulayarak geri çekiliyor.

''Kurabiye veya brownie ister misin?''

Onun yaptığı tatlılara ne kadar hayır diyemesem de bütün gün gezdikten sonra yorulmasını istemiyorum.

''Uğraşmasan mı?''

Fısıltım aramızda kaybolurken ''Buzluğa attığım kurabiye hamuru vardı, on dakikada pişerler.'' diye yanıtladıktan sonra benden ayrılıyor. Donuk haldeki hamuru dilimleyip sadece fırına atacağını bildiğimden peşinden gitmek yerine televizyonun karşısındaki yerimizi ayarlıyorum. Görür görmez 'Bunu evimize almalıyım.' düşüncesiyle yanıp tutuştuğum meşhur, peluş battaniyeyi köşe şeklindeki kanepenin altından çıkartıp koltuğun altından çıkan ve yatağa dönüşmesini sağlayan parçasını da açıyorum.

Kanepemizin üzerindeki yastıkları düzenleyip yeterli olduğuna emin olduktan sonra geri çekilip orta sehpada her zaman bulundurduğumuz mumları sehpanın çekmecesindeki çakmakla yakıyorum. Hoş vanilya kokusu burnuma ulaşırken mumların loş ışığıyla rahatlatıcı bir ortam oluşuyor.

Çok geçmeden yanıma dönen beden yaptığım hazırlığa göz gezdirerek yatak haline çevirdiğim kanepenin ucuna oturuyor. Ben de yanında yerimi aldığımda televizyonu ayarlamasını bekliyorum. Zaten kısa sürede pişecek kurabiyeler için film bölünmesin diye sadece hazırlayıp bıraktığında bana dönüp elini dizime bırakıyor.

''Rahat bir şeyler giyelim istersen.''

Aklımdan çıkmış olan önemli noktaya değindiğinde ''Olur.'' diyerek onu yanıtlıyorum. Ayaklanıp saçlarım arasına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra ''Bekle ben getiririm.'' diyerek yatak odamıza gidiyor.

Beni yalnız bıraktığında düşüncelere dalmamaya çalışırken beni oyalaması için peluş, tüylü battaniyeyi avuçlarım arasına alıp tüyleriyle oynuyorum. Çok dağılmamak adına sadece bugünü gözden geçirirken güzel anılarımız yüzümde bir tebessüm oluşmasını sağlıyor. O sırada adım seslerinden geri döndüğünü anladığım beden üzerini değiştirmiş bir şekilde yaklaşıp kucağıma rahat bir takımı bıraktıktan sonra mutfağa gidiyor.

Dediği gibi on dakikada pişmiş olan kurabiyeleri çıkartmak için gittiğini tahmin ederek üzerimi değiştiriyorum. Üzerimden çıkan kıyafetleri katlı halde rastgele bir köşeye bıraktıktan sonra kanepede geri kayarak yerleşiyorum. Elinde, sıcak kurabiye dolu bir kase ve iki bardak sütü yatak sehpası üzerinde taşıyarak gelen beden dikkatle dizleri üzerinde kanepede yanıma ilerliyor. En uygun yerleşimi yapıp omuzlarımız birbirine değecek şekilde de birbirimize yaslandığımızda şimdiden sıcacık hissediyorum.






























Carmen | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin