Bölüm 9 - "İçinde Gizli"

793 51 68
                                    

"Kapat gözünü, aç kalbini

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kapat gözünü, aç kalbini."

Maddalena kendisiyle arasında kocaman bir boşluk hissediyordu. Ağır bir hissizlik ruhunu vida gibi içe içe oyuyor, hayat yaşamaya değer gelmiyordu. Hayatının rengi olan geçmiş sekiz yıl gün ışığı altındaydı ve şimdi her şey yine karanlığa bürünmüştü. Aydınlığa çıkacak yolu kaybetmişken ne hissiliğiyle savaşacak azmi ne de aklını toparlayacak gücü vardı. İncinmiş, incitilmişti derinden. Sonunda da terk etmişti kendini. Bir gün yeniden ayağa kalkacağını bilse dahi hüzün çökmüş yüzü, gölgeli yeşil gözleri ve ağır sessizliğiyle küskündü tüm hayata.

De Benardi Sarayı'nın küçük salonunda hazırlanmış kahvaltı, o sabah da son bir aydır olduğu gibi arada bir gümüş tabaklara çarpan altın çatalların çıngırdamaları ve hizmetlilerin yinelediği kadeh sesleri içinde geçiyordu. Kırmızı bir örtünün serildiği masanın başında oturan Alfonso, iki kez çeşitli konulardan sohbet başlatıp ortamı yumuşatmaya çalışmışsa da çabaları, anneleri Contessa'nın katı bir tavırla imalı karşılıklar vermesiyle sonuçsuz kalmıştı. O sırada ağabeyinin sol yanında oturan Maddalena ise tabağına aldığı çeşit çeşit kahvaltılıklarıyla ilgilenmeye devam etmişti. Durup ne hakkında konuştuklarını dahi anlamaya çalışmamış. Aldırmayan ilgisiz halleri açıkça görülüyordu.

Maddalena Roma'ya geldiği günden beri hem kahvaltı hem de akşam yemeklerinde yemek salonundaki aile masasında bulunuyordu. Çocukluğunda ailesiyle birlikte yemek yediği zamanlar oldukça kısıtlıyken Marianna'nın evlenişiyle ağabeyinin yanı başındaki sandalyeye geçmek normal bir zamanda onun için tuhaf bir deneyim olabilirdi fakat o an kahvaltıda bulunmasının tek sebebi annesinin gözüne daha fazla batmak istememesiydi.

Agnesia halasını Lucca'ya uğurladıktan sonra hayatı eskisi gibi kabusa dönmüştü. Bir süre yemeklere inmeyi reddederek ağabeyi Alfonso'ya üşüttüğünü söyleyip odasından çıkmamıştı. Fakat kendine kaldığı zamanlar yalnızca üç gün kadar sürebilmişti. Ağabeyini daha fazla şüphelendirip, evin huzurunu kaçırmaması için onu uyarmaya gelen annesine direnmemişti. Bunun nedeni, annesinin düşündüğünün aksine sonunda itaatkar bir evlat olmaya başlaması değil, sonuç vermeyeceğini iyi bildiği yeni bir tartışmaya giremeyecek kadar gücünün tükendiğini hissetmesiydi. Son bir ayda tıpkı geçmişte olduğu gibi artık ruhunun kaldıramadığını bedeni de kaldıramamaya başlamıştı.

Alfonso'nun yanı başında annesiyle karşılıklı otururken ağır bir sessizlikle üzerine düşen rolü oynuyordu. Tabağında son kalan tatlı yemişlerini ağzına atıp bir süre çiğnediğinde suyundan küçük yudumlar almıştı. Küçük yemişleri öncesinde dilimlere böldüğü baharatlanarak kurutulmuş soğuk et parçaları, haşlanmış yumurta, beyaz buğdaydan birkaç hamur işi ve son olarak üzümler ve çeşitli kuruyemişler takip etmişti. Boşalan tabağına baktığında, elindeki gümüş kadehi yavaşça masaya bırakmış sonrasında kakmalarla süslü ahşap sandalyesinde yavaşça Alfonso'ya dönmüştü.

Gerçek GüzellikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin