Bölüm 29 - 'Gerçeklik Dünyası'

744 36 17
                                    

"sanat dünyası sonsuzdur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"sanat dünyası sonsuzdur."

✨✨

6 Hafta Sonra

"Hayat.. hayat nedir ki? Hayat; hiç durmadan ileri akan bir nehirdir."

Maddalena, ailelerinin bir parçası olan Bruno'nun kendi kendine konuşur gibi yavaşça dile getirdiklerini dinlerken tabağındaki küçük hamur işini ağzına atmıştı. O sabah her şey billurdan gibiydi, dünya pırıl pırıl, her şey capcanlıydı. Gök masmavi, yapraklarıyla dans eden ağaçlar yemyeşil, çevredeki dağlardan esen sabah meltemi ise taptaze kokularını etrafa dağıtıyordu.

Birbirine bağlı kalın taş kemerlerle çevrili villanın geniş verandasında, manzaraya karşı kurulmuş bir kutlama kahvaltısındalardı. Sabahın ilk ışıklarında, Sandrino ile birlikte uyku mahmurluğunu atamamış bir halde yataklarında uzanırken, aşağıda büyük bir gürültü koptuğunu duymuşlardı. Sabahlıkları içinde koridordaki balkona gittiklerinde, iki kat aşağıdaki fuayede adeta bir çocuk gibi yerinde duramayan Bruno'yu görmüşlerdi. Ellerini çenesinin altında birleştiren genç sanatkar, Cappella Grano di Perla'nın duvar resimlerini yeniden ona verdiklerini haber veriyordu. Buna en az Bruno kadar sevinen Sandrino, yalınayak bir halde aşağı inip dostuna sarılmış, bu güzel haberi kutlamak için kahvaltıya davet etmişti.

Balkonda kalan Maddalena onları izlerken, Viterbo Valisi Fantino'nun şapelin tavan ve duvar resimlerini Bruno'ya nasıl geri verdiğini merak etmiş olsa dahi arkadaşının hevesli halini izlerken gülmeden edememişti. Şüphe yok ki haftalar sonra verilen bu kararın arkasında bir şeyler dönüyordu, belki de Vali Fantino Panzio hanesiyle arayı tamamen açmak istememişti. Ya da görevi elinden alınmadan önce duvarları çoktan beyaz alçı ile sıvayıp üzerinde çizimler yapmaya başlamış Bruno Domiano'nun bu göreve en uygun sanatkar olduğunu kabul etmişti.

Annesinin kaybetmesinin  üzerinden geçen haftalar ise Maddalena için ruhundaki yaraların iyileştiği çok kıymetli zamanlar olmuştu. Her şeyin başında, aslında hiçbir zaman kavuşamadığı annesini artık sonsuza kadar kaybetmiş olmak onu çok sarsmıştı. Çığlık çığlığa ağlayıp hesap sorduğu annesinin cansız bedeninden güçlükle koparılışının ardından günlerce içini kaplayan o karanlıktan çıkamamıştı.

Maddalena hem hayattaki en büyük düşmanını hem de derin bir bağla bağlı olduğu kişiyi kaybetmişti.

Bir süre bocalamış, içindeki acı bir türlü yakasını bırakmamıştı. Günler boyunca, annesinin yokluğuyla kavga etmeye, çocukluğu için hesap sormaya devam etmişti. Fakat dipsiz bir kuyu gibi görünen karanlığın sonunda o da annesinin kaybetmiş her çocuk gibi büyümüştü. Sandrino onun elini tutmaya devam ettikçe sanki içindeki o sıkıntı.. o peşini bırakmayan huzursuzluk gitmiş, üzerinden karanlık gölge kalkmıştı.

Çünkü günün sonunda şefkatli bir dokunuşun, içten bir bakışın, sevginin iyileştiremeyeceği hiçbir şey yoktu.

O bir yandan iştahla kahvaltısına devam edip, bir yandan ise kendi düşüncelerine dalıp gitmişken, Bruno Rosia Panzio ile olan sohbetine devam etmişti. Dul Düşes, sanat destekçisi, ileri görüşlü bir kadındı. Fakat Maddalena hala kadının ailelerinin sanatkârlarından hoşlanıp hoşlanmadığını kestiremiyordu. Çok konuşan, dışa dönük, olmadık zamanlarda kitlenip kalan, heyecanlı bir yapıya sahip, yeniyi denemekle kafayı bozmuş.. tuhaf bir adam olan Bruno'nun hırpani kıyafetler içinde, çoğu zaman pis sakalı, her zaman ellerinde boya lekeleriyle gezen, rahat bir yapıya sahip olmasından pek hoşnut olmadığını görebiliyordu.

Gerçek GüzellikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin