Karşılıksız seven, sevmiş bütün kalplere...🕯️
Onun tek bir güzel sözü beni günlerce düşündürtürdü.
Söylediği en ufak şeyden büyük anlamlar çıkarır, üzerine hayaller kurardım. Yazı yazardım daha çok. O tek bir kelime paragraf olurdu; hayallerime yerleşirdi.
Ben sevmeyi bilmeden, tanımadan, hissetmeden de birini nasıl sevebileceğimi öğrendim. Ele ele tutuşmaktan ziyade, kalbime yerleştiği andan itibaren hissettiklerimle avundum. Kalbimi ne kadar kırarsa kırsın, kendiliğimden onu affetmeyi öğrendim. O, kendini affettirmek adına bir şeyler yapmasa da, ben affettim onu. O beni sevmese de tek başına nasıl sevilir öğrendim. Karşılıksız sevginin bir ıstırap olabileceğini, bir ateşin içinde yanacağımı bile bile bu aşk uğruna her şeyi göze aldım. Benim için kılını kıpırdatmayacak bir adamı, koşulsuz sevdim.
Ali,
Kalbimde filizler açmaktan ziyade,
Kalbimde büyükçe yaralara sebebiyet veren adam.
11.08.1999
BURSAAğustos ayıydı. O zamanlar henüz yedi yaşındaydım. Epey sıcaktı Bursa. Annemle birlikte evdeki ufak tefek şeyleri yerleştiriyorduk. Canım, biricik annem sıkıldığımı öyle çok anlamıştı ki, "Ben hallederim kuzum, sen çık bahçede oyna" demişti. Ben de annemin yanağına minik bir öpücük kondurup çıkmıştım dışarıya. Fakat bahçede oynamak sıkıcı geldiği için mahalleyi turlamaya başlamıştım. O küçücük aklımla, "Ben burada ne yaparım, burası çok sıkıcı görünüyor" gibi şeyler söylüyordum. Bilmezdim ki buranın aslında benim bir gün yuvam olacağını, buranın bana kazandıracaklarını, kaybettireceklerini...
Mahallede gözüme tek çarpan yer minik parkı olmuştu. Eskişehirdeki parktan daha küçük olmasına rağmen, kırmızı salıncak beni görür görmez mest etmişti. Koşmuştun hemen salıncağa doğru.
Salıncağa kurulur kurulmaz demirliklere öyle kuvvetli tutunmuştum ki, evet bu benim salıncağım der gibi. Sanki bu salıncak evimdi, sımsıcak hissettirmişti o anlarda bana. Sanki yuvamdı. Daha sonra sıcaklığın yerini dondurucu bir soğuk almıştı, yanıbaşıma bir erkek çocuğu ilişmişti. Ellerim salıncağın demirlerinden ayrılıp, erkek çocuğunun kızgın bakışlarına karşılık titremeye başlamıştı.
Hatırlıyorum, Ali çok sinirli bakıyordu bana. Ama o anda bile sevmiştim onu. Beni evim kadar sıcak hissettiğim yerde buz gibi yapsa dahi, sevmiştim onu.
"İn salıncağımdan," diyerek bağırmıştı. Kızgın yüz ifadesiyle birlikte ayaklarını yere sertçe vurmuştu. Ürkmüştüm o an, kalbim hızlı atmıştı.
"Neden inecekmişim?" ne kadar korksam da, huzurlu hissettiğim o anda buz gibi olsam da güçlü görünmeye çalışmıştım.
Ali o an sadece bana bakmıştı. Dudaklarını büzmüştü. O gün bu salıncağın onda ki yerinin ayrı oluşunu dillendirememişti. Ne tuhaftır ki ben kırmızı salıncağa bindiğimde huzurlu hissetmiştim, Ali'yi üzen, inciten bu salıncakta huzurlu hissetmiştim.
Ali'nin ağlayışıyla inmiştim salıncaktan. Sonra bana o kadar tuhaf bir şey söylemişti ki, çok şaşırdığımı hatırlıyorum. "Birlikte binelim mi, salıncağa?" diye sormuştu. Ağlayışı devam ediyordu. Şaşırmakla beraber bu teklifine anlam verememiştim. Öyle can yakıcı ağlıyordu ki kıramamıştım onu. Ne kadar zor sığmış olsak da birlikte binmiştik salıncağa. Lakin sallanmamıştık. Ali özellikle istememişti bunu. Ben ise sadece sessizce onun dediğini yapmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KADIN ÇOK SEVERSE
Kısa HikayeBirini ölmeyi bile göze alacak kadar sevdiniz mi? Yaşarken ölmeyi, ölürken bile sevmeyi göze alan bir kadın düşünün... Acıları ile mutlu olmaya çalışan, Aşka olan inancını hiçbir zaman yitirmeyen bir kadın.. "Özür dilerim." dedim. "Ne için?" di...