Merhaba.. uzgunum uzun zamandir bolum yazmiyordum, aslında biraz araya ihtiyacim vardi sadece ama ayari fazlasiyla kacirdim sanirim.. herneyse bolume gecelim umarim begenirsiniz.
✦
Şu an yerde -büyük ihtimalle tüm kemiklerim kırılmış ve yüzüm tanınmayacak hale gelmiş şekilde- boylu boyunca uzanmam gereken yerdeydik. Kan kusuyor olmam ve insanların etrafımda toplanmış olması gerekirdi. Daha sonra bir ambulans gelir ve beni hastaneye yetiştiremeye çalışırdı, çoktan ölmüş olurdum belkide ama kesinlikle burnum bile kanamadan karşı kaldırımda bir bankta oturuyor olamazdım.
Bence öldün ve karşındaki melek seni buna inandırmaya çalışıyor Lalisa.
Elimle alnımı sıvazlayıp karşımda durmuş sanki o araba az önce tepemizdem uçup hemen yanımıza bir kişinin hayatının neredeyse son bulmasına sebep olacak şekilde düşmemiş gibi dondurmasını yalıyordu.
O dondurmayı nerden bulmuştu?!
Sahiden ya bir deliydi yada uzaylı, başka açıklaması olamazdı.
Yada Tanrı'nın bize iyiliklerimizden dolayı hediye olarak gönderdiği bir melek.
Kafamı iki yana salladım. Derin bir nefes alıp oturduğum yerden kalktım. Ayakta dikilen Rosé'nin elindeki dondurmayı alıp çöp konteynırına doğru fırlattım. Bu kadar rahat ve umursamaz oluşu beni çileden çıkartıyordu.
Kaşları çatarak bana kötü kötü bakmaya çalışmasıyla göz devirdim. "Demin olan şeyin farkındasın öyle değil mi?"
Kaşlarını düzeltip omuzunu silkti. Ben ona sinirle bakmaya devam ederken o, kaldırımın ortasına uzanmış kediye doğru ilerledi. Eğilip kediyi sevmeye başladığındaysa iyice küplere binmiştim. Elimi anlıma vurup söylendim. "Ah, Tanrım."
Yanına gidip omuzunu dürttüm."Ne yapıyorsun? Şu an sırası mı cidden?"
Beni umursamadan, tabiri caizse bir yerlerine bile takmadan, kediyi okşamaya devam edince derin bir nefes aldım. Başım ağrıyordu. Yaşadığım şokun etkisinden henüz çıkmıştım fakat Rosé'nin benim kadar etkilenmediği açıktı.
Hatta hiç etkilenmemişti.
Bu düşündürüyordu. Koskoca araba bildiğin uçmuştu, hemde kafamızın üzerinden! Aslında hiçbir yerimizde hasar yoktu fakat yinede korkunç bir andı. İnsan bir durur, bir sorgular, telaşlanırdı. Ama bu kız arabayı kendi elleriyle kaldırmış ve yanımıza bırakmış kadar rahattı.
Lalisa..
En azından durup soluklansaydı. Sanki her gün böyle bir şeyle karşılaşıyor gibiydi tavırları.
Lalisa, kızın nerden geldiğini bilmiyoruz. Belki de..
Saçmalama! Gerçekten uzaydan gelicek hali yoktu ya. Hem yeşil değildi ki bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alien
FanfictionFarklıydı, uyum sağlayamıyordu. Tıpkı Lalisa gibi. ~~~~~~~~~ Rosé & Lalisa ~~~~~~~~~