5.

1.1K 61 29
                                    

Medya: KELEBEKLER DE AĞLAR

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Beğenmeyi unutmayın lütfen. 

Güzel  okumalar...

- Bir Keman Sesi Bir Deva Buluş-

Güneş'in Anlatımı:

Gözlerimi açtığımda sabah o kadar erken uyanmıştım ki daha da uyuyamamıştım. O sırada da ben kısa bir duşa girip çıkmış üzerime şortlu takımlarımdan bir tanesini giyinip saçlarımı tarayarak örmüştüm. 

Şimdi ise mutfakta bize kahvaltı hazırlıyordum. Sessizdim, evde sessizdi. Oturacağımız masaya servislerimizi açtığımda kahvaltılıkları da teker teker taşıdım. Saat ancak sekiz olmuştu ve onlarda birazdan kalkarlardı. Ben masaya geçip oturduğumda o kadar saat ayakta kalmaktan şekerim düşmüş gibiydi. Bu yüzden sürme bıçağımla ekmeğimin  bir kenarına çikolata ezmesi sürüp yedim. Bu sırada içeri paytak adımları ile kardeşim gelmişti ancak esniyordu, durmadan.

"Günaydın canım yavru kuşum" dedim ve yanımdan geçerken yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. O da bana sarıldıktan sonra yanıma geçip oturdu. Onun tabağına bir yarım dilim omlet, birkaç peynir zeytin koyduktan sonra salatalıklardan da koydum. Bir tatlı kaşığı fındık ve çikolata ezmesi yemesi için tabağına bıraktığımda gülümsedi. İkimizde daima ölçülü yerdik her zamanki gibi. 

Abim ve Diego'da geldiğinde ikisinin yüzünden okunan uykulu halle kahvaltılarına başladılar. Çaylarımızı koyduktan sonra beraber kahvaltıya başladık. "Bugün çalışma odanın eşyaları gelecek Güneş" dediği zaman başımı salladım. Çayımı yudumlayıp içerken sessiz oluşumuz Güven'in dikkatini çekmiş olmalı ki, "neden konuşmuyor kimse? Yine bir şey mi oldu?" dedi ama onunda sesi sessiz çıkmıştı. Bakışlarını abim ve benim üzerimde hareket ettirdi.

"Yok canım bir sorun, merak etme. Hadi kahvaltını bitir sen" dediğinde abim, Güven tekrar bana bakıp önüne dönmüştü. Ona doğru eğilip, "bugün beraber çalışma odasını hazırlarız" dediğimde bana bakıp gülümsedi. Bedensel olarak gerçekten çok büyük hatta yaşına göre büyük gözükebilirdi ancak çocuktu, hala. Üzüldüğü zaman onu mutlu ettiğimde daima o çocuksu parıltı ve gülümseme gözlerine yansırdı. Onu yanağından öptükten sonra geri yemeğime döndüm.

Kahvaltı bittiğinde yeni gelen çalışanlar masayı toparlamış ve gitmişlerdi. "Bir de öğlenden sonra iki gibi ustalar gelecek. Balkonu odana kadar genişletecekler" dediğinde başımı sallamakla yetindim. "Ben şirkete geçeceğim, Diego akşamları benden daha önce gelir. Bir şey istersen adamlara söylemen ya da araman yeter" dediği zaman başımı salladım yeniden. Biz Güven ile beraber bahçeye çıktığımızda onlarda evden çıkmışlardı. 

Beraber büyük ağacın dibindeki yuvarlak koltuğa oturduğumuzda ben bir kolumu yastığa yaslayıp yanağımı avucuma yaslarken Güven büktüğüm dizlerime başını yaslamış yüzü bana dönük yatmıştı.

Biraz sessizce öyle kaldıktan sonra ilk konuşan Güven oldu. " Abla?" dedi. Mırıldanarak karşılık verdim. "Annem bana hamileyken olan anılardan bir tane daha anlatır mısın?" dediğinde burukça gülümsedim. Eğilip alnına uzun bir öpücük bıraktım. "Anlatırım tabii ki" dedim. 

"Annemin sana hamileliği altıncı ayındaydı yanlış hatırlamıyorsam. O günde babamın işten geçte geldiği bir gündü. Ben odamda ders çalışıyordum. Daha o zaman ilkokul ikinci sınıftaydım. Annem babam eve gelsin siye ne yaptı biliyor musun?" dedim yüzüne bakarken.

ATLAS'IN GÜNEŞ'İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin