ATLAS'IN GÜNEŞ'İ

17.

Medya: Atlas ve Güneş.

İyi okumalarrr...

Yeni bölümümüze hoş geldiniz. Umarım beğenirsiniz. Lütfen okuduktan sonra yıldıza basın. Sizleri seviyorum.

Yorumlarınızı bekliyorummm.

💖💖💖

- Atlas'ın Güneş'i -

Atlas'ın Anlatımı:

Hastaneden döner dönmez Güney abi, Güneşimle giderken ben el mecbur üniversiteye gittim. Son bir dersim vardı ve ona girmezsem kalacaktım. Abime hiçbir dersimden kalmayacağıma dair söz vermiştim ve tutacağım için arabamı başka yöne sürdüm.

Ama ilk önce bu aracı değiştirmem gerekiyordu. Her yer kandı. Benim sevgilimin kanı. Bu  bile içimi karartıyordu oysa az önce çok iyi olduğunu bilsem de. İlk önce bizim galeriye gittim. Orada Oscar vardı. Abimin hem arkadaşı hem de buranın işletmecisiydi. İçeriye girdiğimde iki katlı tamamen camdan yapılma bu yerin üst katında çalışma masasında oturan Oscar'ı gördüm. Araç temizleme kısmına aracımı park ederken genç bir çalışana anahtarı vererek açık cam kapılı galeriden içeri girdim. Üst katın merdivenleri çıktıktan sonra diğer cam kapıyı tıklatıp içeri girdim.

Oscar masada dosyalarla ilgileniyordu. Ne de çok severdi(!)

"Selam" dedim masasının önündeki kumaş koltuğa otururken. "Selam dostum, nerelerdesin?" dedi imzasını atıp dosyanın kapağını kapatırken. Bana baktığında, "iyidir. Öyle okula gidiyorum geliyorum" dedim.

"Yalancı. Geçen seni gördüm bir barda. Yanında kızıl güzeli vardı. Bilmediğimiz bir şey mi var?" dedi tek gözünü kırparak. Adam haklıydı. Abimin bilmediği çoğu haltımı ya da bu gibi durumları hep o bilirdi. Gerçi bu zamana kadar gördüğü kızların hepsi kendileri yaklaşır yüz bulamayınca giderlerdi. "Sevgilim abi ama abim bilmiyor deme lütfen" dediğimde, "Demek sonunda sevgili yaptın" dediğinde gözlerimi devirdim. "Kısmetimi bekledim" dedim.

"Kim kız? Tanıdık mı?" dedi. Adamın yarı Türk olmasından belliydi bu sözler. 'Hayırdır? Tanıdık mı? Gelip enseme vurur, 'ne haber lan!' Bu durum beni güldürürken, "Tanıdık abi" dedim. Onunla çoğu zaman Türkçe konuşurdum, şimdi olduğu gibi.

"Kim?" dedi.

"Güney abinin kız kardeşi" dedim. Suyunu içerken bana yandan baktı. "Kızıltan'ın mı?" dediğinde başımı salladım. "Onun kız kardeşi mi vardı?" dedi tek kaşını kaldırarak. "Oralar uzun hikaye abi ama varmış" dedim. "Güzel mi bari? Gerçi bunu sormama gerek yok o kas yığıntısı ve yakışıklının güzel olmayan kardeşi olamaz. İçi de güzel mi?" dediğinde bir an karşımda dedemi hissettim sanki. Bu beni hafif güldürürken, "çok güzel" dedim.

"Tanışmak isterim" dediğinde başımı salladım. "Tabii bir ara getiririm" dediğimde, "Güney biliyor mu?" dediğinde başımı iki yana salladım. "Öldürür herhalde beni. Demek istemedi Güneş zaten bende saygı duydum" dedim.

"İyi bakalım. Sen niye geldin?" dedi.

"Abi benim arabayı yıkamaya verdim. Bana başka araba lazım" dedim. "Git seç al oğlum niye soruyorsun." dediğinde "ondan değil abi arabanın içi kan oldu" dediğimde tek kaşı kalktı adamın. "Bilmediğim bir şey mi var?" dedi.

"Yok abi öyle değil. Biz arkadaşlarla dağ evindeydik. Sabah kahvaltıda içtiğimiz meyve suyu Güneş'i zehirledi. Kan kustu. Ondan" dediğimde, "iyi mi?" dediğinde başımı salladım. "Şu an iyi. Zaten yarım saat önce hastaneden çıktı" dedim.