***
"İşte geldi o gördü bizi; elimiz kanlı, yüzümüz beyaz korkulu halimizle..."
____
Saçları dağınık, uzun boylu, bizi gördüğüne şaşırmış genç bir erkek vardı karşımızda. Onu görünce iyice korktum. Kanlı ellerimi arkama sakladım. Aslı ve Sena ise şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Gözlerimin içine bakarak ince ses tonuyla "ne yapıyorsunuz siz burada?" dedi. Görmemişti galiba cesedi gömerken. Ama elimiz kanlı gördü, gözümüz yaşlı gördü, bizi bir ölü gibi gördü. Şimdi nasıl olurda bunu rahatça sorabilirdi?
Sessizlik...
Kimseden cevap yok. Yine bir sessizlik. Sonra o dudaklarını aralayıp " ne yaptınız siz adam mı kestiniz."dedi kahkaha atarak. Komik miydi? Kendimi tutamadım çöktüm dizlerimin üstüne. Ağlamaya başladım kim tutabilirdi ki beni? Yanıma iki adım attı 'ne oldu kötü birşey mi dedi-" derken "sus!" diye mırıldandım "sus git!" dedim ısrarla. Gözlerime baktı. "Ne o prenses prensini mi öldürdün?" diyordu. Hâlâ alay ediyor gülüyordu başımda.
Sena "gitsene sen işine! Sana ne? ne yaptığımızdan? Rahat bırak bizi." diye mırıldanırken, bir kahkaha daha attı. Ellerini teslim olmuş bir halde havaya kaldırdı ve şöyle başladı cümlesine; "Özür dilerim prensesler sizi birini gömerken gördüğüm için! Şimdi ne yapsam gitsem mi? Ama adımlarım beni bir karakola götürür haberiniz olsun!" diye gülerek mırıldanıyordu. Sinirlerim bozuldu. Başım dönüyordu artık hiçbirşeyi kaldıracak gücüm yoktu. Sena "iyi misin?" dediği an düşüp bayıldım. Uyandığımda herşeyin kabus olmasını istiyordum, ama gerçekti.
Gözümü açtığımda yine bilmediğim bir evde bu sefer bir yatağın üzerinde uzanıyordum. Ağır ağır yataktan kalktım ve aklımdaki düşünce beni şoka soktu. Bu sefer başka birine zarar vermiş olabilir miydim? Aslı'nın başka bir odada Sena'ya fısıldayan sesiyle "uyuyor" demesi bir nevzi rahatlattı beni. Kötü birşey olsaydı böyle rahat olmazdı en azından. Odadan yavaşça çıktım ve merdivenleri inerek kendimi bir salonda kızların yanında buldum. Bir erkek sesinin "uyandın mı uyuyan güzel?" demesi bana bu sesi bir yerden hatırlattı. Duymazdan gelip "neredeyiz biz Aslı?" diye sordum. "Emir'in evindeyiz." dediği an. "O kim?" diye mırıldandım. Söze atladı kendisi "benim prenses." arkamı döndüğümde şaka gibiydi bu o, Emir denilen kişi oydu. Hayatımın başkahramanı olan şoka girmek beni bir kez daha şaşırtıyordu.
Sena'nın yanına ilerledim. Öfkeyle "ne yapıyoruz biz burada? Bizi tehdit eden, katil olduğumuzu bilen bir adamın yanında! diye söylendim. Sena'nın ağzından çıkanlar beni iyice şaşırtıyordu. Artık şaşırmak, şok olmak istemiyorum! Emir denilen kişi bizim bir köpek öldürüp gömdüğümüzü biliyormuş. Yani bir köpek katili olarak. Bu yalanın Aslı'dan başka kimsenin uydurmayacağı belli. Sena'ya dönerek "nasıl inandı peki? O söylediklerini duymadınız mı? Sizi birini gömerken gördüm dedi" deyince Sena hemen söze atıldı. "Hayır adamı gömerken görmemiş. Toprak atarken görmüş yani neyin gömüldüğünü bilmiyordu, bizde köpek gömdük diye yalan uydurduk yalana ayak uydur. Sakın ağzından birşey kaçırma!" diye fısıldıyordu kulağıma. Gözlerimden yaşlar tek tek akmaya başladı neyin içine düşmüştük biz?
Emir "ne fısıldaşıyorsunuz öyle? Gelin oturun biraz sohbet edelim tanışalım." diyordu büyük bir rahatlıkla. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Gerçi onun için birşey olmamıştı rahat olabilir.
Büyük camından bahçenin havuzu görünen salona geçtik Emir ile. Cam tarafındaki tekli koltuğa attım kendimi. Aslı ve Sena uyumak istediklerini söyleyip başka bir odaya girdi. Derin bir nefes alıp geriye yaslandım ve gözlerimi kapatıp düşüncelere daldım. Beynim o kadar düğümlenmiş ki çözemiyorum bile. Emir'in "birşeye ihtiyacın var mı?" diye sormasıyla gözlerimi açtım. Başımı hayır anlamında salladım. Bizi tehdit eden Emir şimdi iyiliğimi mi düşünüyordu? Ne garip. Yaşadıklarım hiç garip değildi sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK OYUN
General Fiction"Burası BÜYÜK OYUNLARIN kördüğümü. Çözülmesi zor düğümlerin hayatı bağlaması kadar kolay bir evren."