4- ŞARAP KIZILI

14 1 3
                                    

Tekrar merhaba ayy üst üste bölüm falan atıyorum hiç alışmamışı.

Neyse.

Bu bölüm Atlas'ım...

:')

Okuyanın hiç beklemeyeceği şeyler var bu bölümde.

Bölüm şarkıları...

Cody Fry- Eleanor Rigby
Duman- Gözleri Kanlı
Kaan Tangöze- Sorma
Duman- Gözleri Kanlı











Bugün O'na delirdin mi dedi uzun boylu bir adam. Delirmek ne demek, Bilinmeyen? Ben bildikten sonra çok korkmaya başladım. Hayaletler delirmemizi istedikleri için hep bizimle konuşurmuş. Ben seninle konuşuyorum gibi oluyor bazen. Ama deli değilim. Sen bana yemek ye demiyorsun. Valla demiyorsun. Tabakla konuşuyorum, o hayalet değil ki ama çok rahatlatıyor. Battaniyeye sarıldığımda çok senmiş gibi hissettiriyor çok güvende gibi. Ama ona da uyumadan önce sen sadece battaniyesin diyorum. Delirmedim ben. Çok ağlıyorum, bağırıyorum ama delirmedim işte. Bir tek aynalara bakamıyorum. Hayalet gibi hissetmekten korkuyorum. Kendimle konuşmaktan birazcık korkuyorum tamam. O yüzden aynaya bakmayacağım. Ya anneme çok benzediğim zaman konuşursam aynadaki halimle? Ben delirmek istemiyorum.

Sayfa:134

Soğuk zincirler çocukluğumun boynuna dolanmış, karşımdaki küçük kız yardım isteyen yalvaran gözleriyle üzerimdeki pahalı kıyafeti izliyordu. Tek bir soru döküldü kanayan dudaklarından.

Sen kimsin?

Bunu sordu.

Şu anki halim kimsesizdi. Bir insan her kendi olmaktan çıktığında kimsesiz kalır mıydı? Ben kalıyordum. Çocukluğum bile karşımda duruyordu.
Nefret ettiği o kadınlardan olmuştum. Koşuşullar neyi gerektiriyorsa gerektirsin karşılığında kazanacağı üç beş kuruş için süslenen bir kadın olmuştum.

Değil kendiyle konuşmak tüm sesleri susturan biri olmuştum. Herkesin nefesini kesen, korkudan sayıklatan, delirme noktasına ulaştıran olmuştum. Ben büyüyünce hayaletleri elimin tersiyle itip Hayalet olmuştum. Ve Alin hayaletlerden nefret ederdi. Ben hep Hayalet olmaya mahkumdum ve her Hayalet oluşumda kendimi kendimden nefret ettiriyordum.

Yanıma iyice sokuldu. Nefesinin iğrenç kokusu alkollü soluğundan kusturan sigarayla karışık bir nüfus sundu bana. Hafifçe döndüm. Aramızda santimler varken göz göze gelmemizle hafifçe gülümsemiştim. Başımı önüme doğru eğip, "Teşekkürler... tablolar sizin mi?" Nazik hanımefendi rolümü yine güzel oynuyordum.

"Ortalık karıştığında şu heykellerden alalım mı birkaç tane ya?" Çığlık'ın sözleriyle Ateş köşede konuştuğu kızdan flörtöz bir tavırla özür dileyerek uzaklaşmış ve eliyle dudağını kapatıp sahte bir kahkaha attıktan sonra,
"Alırım ben sana heykel." demişti kısık sesle.

Behlül derin bir nefes alıp, "Alırım ben de. Heykelini." demişti.

Sokacağım bunlara özgürlük anıtını o olucak.

Önümdeki adama odaklandığımda gözleri tamamen gözlerime tutundu. Elleri cebindeyken kollarını katlamış birkaç düğmesini de açık bırakmıştı. Sahiden birkaç sene önce ölen abisi gibi değildi. Gür saçları dağınık ama bakımlı dururken onu olgun gösteren sakalları yüzüne yakışıyordu. Bilerek yüzünü dikkatlice süzmemle yüzünde alayla zaferi andıran bir gülümseme oluşmuştu.

DİP (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin