sekiz - geceye doğan çocuklar

24 5 4
                                    

geceye doğan çocuklar

moonchild-rm

Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum

Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum

didem madak

bir elimde kase, bir elimde kahve kupasıyla odama girdim ve kendimi yavaşça sandalyeye attım. telefonumun ekranını kontrol ettiğimde hala bir bildirim yoktu, ben de iç çekerek bilgisayarımın ekranını kaldırdım. kafamın içindeki hengameden çok sıkılmıştım ve dünyadan biraz kaçmak istiyordum. 

yeni yeni videolarını izlemeye başladığım bir kanaldan 'Normal Bir İnsan Gibi Bir Gün Geçiriyorum'  yazan videoyu açtım.  Mardin'e gitmiş ve aslında arkadaşlarıyla beraber gayet uçarı bir gün geçiren bir çocuğun videosuydu. zihnim yarı videoda yarı yapmam gerekenlerdeydi.  videodaki çocuğun gülme sesiyle dikkatimi biraz daha videoya vermeye  başladığım esnada telefon ekranım parladı ve paketi alacağım adresle gideceğim yerin adresi belirdi. 

ya uyuşturucu varsa içinde? 

ya kaçak şeyler varsa ve yakalanırsan?

ya birinin kesili kolu bacağı varsa?

yok ben delirmiştim, götürmeyecektim paket falan. ne münasebet hocam? tanımadığım etmediğim insan. yanlışlıkla birkaç yanlış iyi geceler mesajı attık diye ne bu samimiyet? hayır bir de uşağı mıyım ben bunun? bakayım, değilim. illa götürülmesi gerekiyorsa bir kurye tutsundu, bir arkadaşından rica etsindi. 

..............

güneş gözümü rahatsız ediyordu ve etrafa bakmakta zorlanıyordum.  önümde  kocaman insanların telaşla girip çıktığı hastane kapısı vardı. orada öylece ortada durmuş insanların yolunu kapatıyordum.  yapmakta olduğum şeyde hala kararsız olsam da buraya kadar geldikten sonra yapacağımı ben de biliyordum, farkındaydım. aklımdan geçen hiçbir ihtimal şu anı düşündürmemişti bana, elimde kocaman Süngerbob oyuncağı olan bir kutu ve çocuk onkoloji bölümü.

çocuklar hassas noktamdı ve mesajda adresi görünce kontrol sanki elimden kaymıştı. ayrıca evet mesaja 'bugün paket ulaşması gereken kişiye ulaşırsa çok iyi olur' yazmıştı. içimden biraz saydırarak biraz sakinleşmemi temenni ederek içeri adımladım. danışmaya hafif bir tebessümle yaklaşıp 'Nehir için bir paketim vardı, Ala ben.' dedim.  

'adını vermen yeterli olacak' demişti, öyle oldu da.

paketi benden alacaklar ve ben gidecek miyim, bahsi geçen minik kızla tanışacak mıyım bilmiyordum. danışma da hafif tebessümle hastane içinde bir yeri tarif edince kendimin vereceğine kanaat getirdim. gergindim, oldukça gergin. akıl yürütemiyordum ve bu beni daha çok geriyordu. kapının önüne geldiğimde bir sürü balon ve doğum günü süsü görmem beni biraz rahatlatmıştı. kapıyı çalmak için elimi bir türlü kaldıramıyorken kapı bir anda güler yüzlü orta yaşlı bir kadın tarafından açıldı. göz göze geldiğimizde kısacık bir süre beni süzdü. 

harika, daha da geriliyordum.

'Merhaba, Nehir için bir paket getirmiştim.' bana sorarsanız bu kadının hiç tanımadığı benin bu söylemini tuhaf bulması gerekiyordu. söylediğim cümlenin onu harekete geçirmesini ön görüyordum ama derin bir iç çekmekle yetinmişti. 'ne oluyor ulan burada' diye bağırmamak için zor duruyordum. içeriden yükselen sesle kadında ben de o tarafa yöneldik.

'geldi, bu seneki hediyem geldi. anne alsana içeri! hadi sen de girsene ne dikiliyorsun orada?' 

cimcime bir hanımefendiye getirmiştim anlaşılan bu paketi. annesinin önümden çekilip jestleriyle beni içeri buyur etmesiyle imtinalı şekilde Nehir'e doğru ilerledim.

'Merhaba, bana burada çok güzel bir kızın beni beklediği söylendi, acaba o siz olabilir misiniz?' diyerek Nehir'le tanışmaya çalıştım. beş dakika göreceğim kız için içimden çıkan anasınıfı öğretmenini durduramamıştım. 

Nehir en fazla beş yaşında duruyordu. elaya çalan ve gülen gözleri vardı. başındaki mavi desenli bonesi, mavi takımı, mavi nevresim takımından maviyi ne kadar sevdiğini tahmin etmek zor olmuyordu. odanın her yeri balonlarla süslüydü ve içeride babası olduğunu tahmin ettiğim biri daha vardı. 

Nehir heyecanlı bir şekilde ona uzattığım kutuyu açıyordu ve ben ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum, midem bulanıyordu, nefes almak istiyordum. bir şeyler vardı bu küçük kızda, bana bir şeyler anımsatan.

Nehir kutuyu açmış heyecanlı bir şekilde Süngerbob'una sarılıyordu. gelsene işareti yaptı eliyle ve yatağının kenarına dokundu oturmamı istercesine. bunları yaparken adeta şeker gibi duruyordu keza onu sevgiden yiyesim vardı. annesine dönüp onay almak istedim bu hareketim adına, onayın gelmesiyle hafifçe yanına oturdum. 

'Doğum günün sana bir sürü güzellik getirsin, cesaret edemediğin her şey için kanatlarını çırpmana yardımcı olsun. iyi ki doğmuşsun.' dedim. 

kocaman gülümseyip annesine döndü, 'bizi yalnız bırakabilir misiniz?'

annesinin bunu kesinlikle reddedeceğini düşünürken odadaki beyefendiye bir kafa işaretiyle komut verdi. kadına dönüp baktığım da ilk geldiğimdeki inceler bakışları üzerimdeydi ama dışarı çıkıverdi. burada, bu küçük kız dahil herkes beni tanıyormuş gibi davranıyordu. ve ben garipsemeye devam ediyordum.

küçük kız bana bu sefer bana dönüp kocaman sarıldı 'biliyordum geleceğini,' dedi. 

burada ne oluyordu ulan!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

bir yıldız söner avuçlarımızda | biraz textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin