Medya Trabzon'un Kaplanları
Abdüş ve boy farkı...
Yıldıza basmayı unutmayın.
Berat
Dorukhan'la bir iki saat oyundan sonra evime geçmiştim.Derin'in sevgilisi olabilirdi. Ya da ben kafamda kuruyor olabilirdim. Ama bu devirde kim biriyle mesajlaşırken 32 diş sırıtırdı ki?
Ayrıca Dorukhan uzak durmamı söyleyip duruyordu.
Sanki kardeşine aşığız.
Daha fazla kafayı yememek için Derin'le konuşmam lazımdı. Mal olduğum için 3 haftadır numarasını bile almamıştım kızın.
Bişeyler yapmam lazımdı. Onlara gitsem Dorukhan bu sefer öldürdü. Kübra abladan istesem; tüm Trabzon'u ayağa kaldırırdı.
Başka yol da yoktu. Haftaya maç vardı, eğer aklım bu olayda kalırsa asla odaklanamazdım. Bir an önce Derin'in buraya gelmesi gerekiyordu.
Ama nasıl?
Derin
Berat ve abim aşağıda oyun oynarken kendimi odaya kapatmıştım.Yaklaşık 2, 3 saattir odadan hiç çıkmamıştım. Büyük ihtimalle Berat'ta evine gitmişti. Biraz yemek yiyip yatmak istiyordum. Tam odadan çıkacakken odada bir gürültü koptu. Ben ne olduğunu anlamadan abim odaya daldı.
"O ses neydi?"
"He o mu? O şey ya vazo. Evet vazo düştü."
"Nerde vazo?"
"Düştü işte. Yok gitti."
"Deri-"
"Hadi çık sen. Uyuyacağım ben. Yok birşey de zaten."
Abimin sırtından iterek odadan attım. Kapıyı kilitleyip balkona çıktım. Ses oradan gelmişti.
Balkona çıkar çıkmaz kafama birsey gelmişti. Acıyla bağırdıktan sonra etrafa baktım. Kafama krampon yemiştim.
Şaka mı bu?
Hemen karşımda mahçup bir şekilde duran Berat'a şaşkın şaşkın baktım.
"Kramponlarım oraya kaçtı. Getirir misin?"
"Sen dalga mı geçiyorsun?"
"Hayır, ciddiyim."
"Hayır! Gel nasıl kaçırdıysan al."
Tam balkondan içeriye girerken tekrar konuştu.
"Dur! Seninle çok önemli birşey konuşmam gerek. Numaran olmadığı için böyle birşey yaptım. İşin yoksa gelmen gerekiyor."
"Ne konuşacaksın?"
"Burdan söyleyemem."
"Of Peki. Ama kramponlar bende kalıyor."
"Ama onlar yeni ya."
"Ee atan alır. Çok istiyorsan gel ve al."
Berat
Dediği şeye güldüm.
"Tamam sen gel yeter."
Ardından içeriye geçti. Bende odaya üzerimi değiştirmeye başladım.
Derin
Üzerime ceket geçirip aynadan kendime baktım. İyiydim ya.
Ardından aşağıya indim. Tam kapıya ilerleyecekken abim seslendi.
"Nereye?" Kocaya kaçıyorum. Sende gelsene abi.
"Kübra abla çağırdı, çay içmeye."
"Afiyet olsun. Selam söyle"