1

4K 236 260
                                    

Şişemi masaya bırakarak konuşan ikiliye döndüm. Felix sanki çok önemliymiş gibi denizatlarını anlatıyordu. Bu bilgileri nasıl aklında tuttuğunu bilmiyorum ama bildiğim tek şey Felix'in sarhoşken hiç çekilmediğiydi. Aslında bu akşam ki planım evde oturup hayatı sorgulamaktı, ama Felix itiraz istemediğini başta belirtip beni bu bar tarzı bir yere götürmüştü.

Bu yer genişti ve insanlar birbirlerine çarpmadan geçebiliyorlardı. Üstelik ter kokusu falan da yoktu. Alkol kokusu vardı ve bu oldukça normaldi. İnsanlar kimseye karışmıyor, kendi hayatlarına bakıyordu. Tıpkı şuan sahnenin ortasında öpüşen iki kızı saymazsak. Sahi onlar ne ara oraya çıkmıştı?

"Hanie" Bakışlarımı sahneden çekip bana seslenen yarı sarhoş Felix'e çevirdim. Üzerine en sevdiği sıfır kollu siyah crop'u giyinmişti ve bu onun kaslarını ortaya seriyordu.

"Buyur aslan parçası." Gülüp ayağa kalkmasıyla beni de kaldırması bir oldu. Ben ne yaptığını anlamaya çalılıyordum. Dans etmek istediğini düşünsem şarkı durmuştu. Niye durduğunu bilmiyorum da zaten.

"Hadi oyuna katılalım!" Heyecanla söylediği şeyle kaşlarım havalandı ve etrafa bakındım. Ne oyunu?

Felix eliyle sahnenin biraz daha gerisinde toplanmış kalabalığı gösterdi. Anladığımı belirtip başımı salladım ve Felix'in beni yanlarına çekmesine izin verdim.

"Adamın sohbeti hiç iyi değildi. Ne demek inekler hiç tatlı değil?!"

"Boşver ben anlamıştım zaten. Hadi oyuna katılalım biz." Felix'in hayvanlara karşı çok büyük bir sevgisi vardı, bunu da veteriner olması kanıtlıyordu biraz. Kalabalığın arasına girdik ve ne yaptıklarına baktım. Bardaklara alkoller doldurulmuş, okey masasının ortasına koyulmuştu. Eğer okey oynansaydı okey tahtası ve taşları olurdu. Merak etmiştim doğrusu.

"Şimdi oynamak isteyenler isimlerini söylesinler, isimlerini kağıtlara yazıp katlayacağım." Felix atlayıp ikimizin ismini verince göz devirip kafasına vurdum. Kaşlarını çatıp bana dönünce dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ben ne yaptım da vuruyorsun?"

"Daha oyunu bilmiyoruz."

"Öğreniriz. Hem bir daha kafama vurursan seni masaya yatırıp sikerim!" Tıslarcasına konuştuğunda ellerimi teslim olmuşçasına havaya kaldırıp başımı eğdim. Yapabilme ihtimali vardı doğrusu... Ama bir ihtimal.

Oyun başladığında ne olduğunu anlamıştım. Yazılan isimler katlanıp bir keseye konduktan sonra sırayla bir kağıtl seçiyorduk ve kimin ismi çıktıysa ona soru soruyorduk yada birşey yaptırıyorduk. Kişinin insafına kalmıştı. Birkaç kişi geçmişti ve hâlâ ikimize de sorulmamıştı. Ama Felix şuan birisine yaptırıyordu. O da, şeydi... Kendisine hızlı bir tokat atmasıydı. Kendisine derken kıçına. Hani şu pofuduk olan.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Keşke video çekseydim, böylelikle Felix ile dalga geçebilirdim.

Birkaç kişi daha geçtikten sonra karşı çaprazımda ki kişi bana yaptırıyordu. Benden sadece birkaç santim uzun, siyah kısa saçlı bir erkekti.

"Buradan birisini öp."

Kaşlarım havalanıp ciddi misin der gibi ona baktım. Omuz silkincr bende omuz silktim ve Felix'e dönüp dudaklarımızı birleştirdim. Başta hazırlıksız yakalanmanın verdiği acizlikle karşılık vermese de daha sonra vermişti. Ayrıldığımızda tezahüratlar havada uçuşuyordu.

"Sevgili misiniz?" diye sordu içlerinden birisi başımı hayır anlamda salladım.

"Yakın arkadaşız. Bizim ilişkimiz karışık biraz."

𝙈𝙞𝙙𝙙𝙡𝙚 𝙤𝙛 𝙩𝙝𝙚 𝙣𝙞𝙜𝙝𝙩 | MINSUNG |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin