Gözümde ki yaşları silip gülmemi durdurmaya çalıştım. Minho bize anısını anlatmıştı ve bu bizi kahkahaya boğmuştu. Diğerleri de gülüşlerini zar zor durduklarında Minho anlattığına pişman olmuş gibiydi.
"Tamam yeter. Ben de sıra!" Ben boş olan bardakları doldururken Minho konuştu. "Ben hiç birisiyle dans etmedim. Bak ne kadar insaflıyım görüyor musun benim uke'm?" Göz devirip geriye yaslandım. Jeongin ve ben hariç diğerleri bardaklarını bitirdiklerinde kaşlarım havalandı.
"Gerçekten de kimseyle dans etmediniz mi?" İkimizde reddedince Minho telefonunu çıkarıp bir şeyler yapmaya başladı. Ben ne olduğunu anlayamadan müzik çalmaya başladı.
"Benimle dans eder misin?" Başımı olumsuz anlamda salladığımda diğerleri tezahürat yapmaya başlamıştı. En çokta Felix... "Dans etmezsen bir daha üstte olamazsın!" Gözlerimi kocaman açıp Felix'e döndüm. Gerizekalı. Gerçekten de gerizekalı. Çocuğum sen bunlardan birini kendine ayarlamaya çalışmayacakmıydın?
Minho'nun elini tutup kalktığımda Felix'e döndüm. "Onu dedin diye kalkmadım haberin olsun!" Şarkı baştan açıldığında Minho'ya döndüm. Sway çalıyordu.
Minho hareket etmeye başlayınca ona ayak uydurdum. Hayatımda hiç dans etmemiştim ama izlediklerim sayesinde şuan güzelce dans edebiliyordum. Bakışlarımı Minho'nun gözlerine çıkardım. Gözleri parlıyordu. Nedensizce onu öğrenmek istedim. Sabah kalktığında ki sersem halini, gerçek gülümsemesini, şaşırdığında ki ifadesini ve genel mimiklerini, duygularını öğrenmek istedim. Neden böyle olduğunu bilmiyorum. Minhoyu daha yeni yeni tam görüyordum ama içimden bir ses onu keşfetmemi söylüyordu.
Geçmişini öğrenip geleceği olmak istiyordum.
Tabi bir tarafım onu istese de bir diğer tarafım tam tersini söylüyordu. Onun, beni bedenim için istediğini düşünüyordum. Mesajları da bunu kanıtlar nitelikteydi. Eğer öyleyse ve beni bırakıp kenara atarsa katil olma oranım yüksekti.
Hyunjin Jeongin'i dansa kaldırmıştı. Birbirlerine bakışları o kadar güzeldi ki kıskanmıştım. Aralarında birşey var mı bilmiyorum ama olması taraftarıyım. Tekrar Minho'ya döndüm. Gözleri öyle yoğun bakıyordu ki gülümseme ihtiyacı duydum. Ardından bizi izleyenlere döndüm. Felix telefonunu çıkarmış bizi çekiyordu. Elini göğsüne vurup geriye düşünce güldüm. Sarhoş Felix ayrı birşeydi.
Şarkı bitince ayrılıp yerime oturdum. "Dans etmediğin halde güzel dans ediyorsun." Changbin'e teşekkür edip koltukta Chan'ın yanına oturmuş Jeongin ile yerde Jeongin'in önünde, Changbin'in yanına oturmuş Hyunjin'e çevirdim.
"Aranızda birşey var mı?"
"Evet." Hyunjin Jeongin'in elini tutup söylediği şeye gülümsedim. "Daha yeniyiz." Jeongin'in utanarak söylediği şeye Felix çığlık atmıştı.
"Aman tanrım çok şirin!" Minho'dan yanında ki yastığı isteyip aldığımda yastığı Felix'e vurdum ve elimi sorun yok dercesine salladım. "Sarhoş Felix çekilmezdir, takmayın siz onu." Yastığı Minho'nun kucağına bırakıp gözüme giren saçımı geriye attım.
Felix dudak büzüp kucağıma oturduğunda başımı kaldırıp ona baktım. Dudaklarımızı birleştirdikten kısa süre sonra ayırıp başını boyun girintime soktu."Ben sizin ne olduğunuzu anlamaya çalışıyorum, çok değişiksiniz ilk kez böyle bir yakın arkadaşlık görüyorum." Başımı salladım biz kendimizi birbirimizin arkadaşı olarak görüyorduk. Sevgili değildik ve duygularımız arkadaşlıktan öte değildi.
"Ben de tam olarak anlamıyorum. Sevgili olmamız için gerekli duygular yok bizde."
"Birşey daha fark ettim." diye devam etti Chan. "Felix seninle sürekli temas halinde oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙈𝙞𝙙𝙙𝙡𝙚 𝙤𝙛 𝙩𝙝𝙚 𝙣𝙞𝙜𝙝𝙩 | MINSUNG |
Fanfictionhanjiji: Kimsin sen? Felix? youknow: Hayır Felix değilim hanjiji: Pekala Kimsin? youknow: Seni beğenen ve altına almak isteyen birisi ♡'・ᴗ・'♡ hanjiji: Dedecim başka birisi mi yoktu?