6

1.4K 124 54
                                    

Minho geçen 1 günün ardından sonunda taburcu olacaktı. Arasıra Minho'nun yanına kontrol bahanesiyle gidip Minho'yu görmüştüm. Fazla birşeyi yoktu. Dikişleri çıkartılmıştı ama yine de fazla hareket etmemesi kendi yararınaydı.

Kapıya tıklayıp gel sesini duyunca açıp odaya girdim. Minho üstünü değiştiriyordu. Arkasını dönüp bana bakınca kaşları havalandı. Sanırım beni beklemiyordu.

"Gitmeden önce nasılsın diye bakmaya geldim." Minho'ya ilgim artmıştı hiç yalan söylemeyeceğim. Ama nedense ondan uzak durmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Beni sevdiğini söylüyordu, ona ne kadar güvenebileceğimi bilmiyorum. Tanışalı daha fazla olmamıştı ve tuhafıma gidiyordu. Kendi içimde çelişki halindeyim.

"İyiyim aslında. Ama seni daha çok görmek için daha fazla hasta olmak istiyorum." Kazağını giyerek söylediği şeyle kalçamı yatağın alt başlığına yasladım. Kollarımı birbirine bağlarken de cevapladım: "Beni sürekli görmen için hasta olmana gerek yok. Ama sende tuhaf bulmuyor musun?"

"Neyi?"

Gözlerimi lambadan gelen ışık ile aydınlanmış suratında gezdirdim. "Daha yeni tanıştık ve sen beni sevdiğini söylüyorsun." Derin nefes alıp saate bakınca bende istemsizce saate döndüm. Akşam 6'ydı. Sanırım ona ne zaman alacaklarını saat olarak söylemişlerdi. Gözlerimi saatten çekip odada gözlerini gezdiren Minho'ya çevirdim.

"Seni ilk o oyun oynadığımız yerde görmüştüm. Oyunu oynamadan birkaç gün önce." Yatağa oturup bana bakarak anlatmaya devam etti. "O zaman ilgimi çekmiştin ama Felix ile yakın olduğunuzdan hemen vazgeçmiştim. Yada ben öyle sanıyordum." Bunları daha iyi bir yerde konuşmak yerine hastanede konuşuyorduk. Üstelik beni ne zaman çağıracakları belli değildi. En azından nereye gittiğimi haber etmiştim.

"Boş bulunduğum zaman aklıma geliyordun. Bende belki tekrar seni görürüm diye oraya gittim tekrar." Sürekli gittiğimiz yerin adını bilmememiz ne kadar ironikti. "Seni gördüğümde uzaktan izledim seni. Birşeyler düşünüyor gibiydin ama Felix'i de ihmal etmiyordun. Kıskanmıştım, kıskanmaya devam da ediyorum. O istediği zaman seni öpüyor, sana dokuna biliyordu." Ayakta durmaktan yorulup yatağın karşısında ki refakatçi koltuğuna oturdum. Gülüp ellerini saçlarından geçirdi. Onun bu halini anlıyorum. Lise yıllarında ben de böyle olmuştum. Onu yargılamayacaktım da. Hem neden yargılayayım ki? Yargılayacak bir şey yok.

"Felix seni sürükleyince bende arkanızdan ilerledim. Felix ile birşeyler konuşuyordunuz ama tan tarafımda ki adam yüzünden birşey duyamıyordum. Felix oyunu duyunca hemen ikinizin adını söylediğinde adınızı, adını öğrenmiştim." Nefeslenmek için durduğunda gülümseyerek camdan dışarıya baktı. Dudaklarını birbirine bastırarak tekrardan bana döndü.

"Senin ismin kime çıktıysa kağıdımı onunla değiştirdim." Gülüp tek elimi anlıma yasladım. O da güldüğünde gülüşünün ne kadar güzel olduğunu fark ettim. O gülüşü hep görmek istediğimi, bana özel olmasını istediğimi fark ettim. Ama bu küçük şeyle Minho'ya umut veremezdim. Ben kendime umut verilmesini nasıl istemezsem o da istemezdi.

"İsminden yola çıkarak instagram hesabını bulmaya çalıştım, bulamayınca Felix'in instagramını bulup takip ettiklerinden seni buldum." Kapı çalınca gel diyerek ayağa kalktım.

"Ameliyat için." Birşey demeden sadece Minho'nun saçlarını okşayarak odadan çıktım. Bu hareketime darılırmı emin değilim, ama ameliyat varsa kesinlikle beklemeden oraya gitmem gerekir. Minho'nun anlayışla karşılayacağını umarak hazırlık yapmaya başladım. Ameliyattayken Minho'nun dediklerini düşünmemem gerekiyordu. Derin nefes alarak işlemlere başladım.

Ameliyat başarılı geçmişti. Sadece sonlara doğru küçük bir sıkıntı çıkmıştı ama onu da kolaylıkla halletmiştik. Minho gitmişti. Gitmemesi saçma olurdu zaten. Şuan masamın başında ilk mesajı atmama gerek var mı diye düşünüyorum. Mesaj kısmına girip parmaklarımı harflerde gezdirdim. Onu öylece bıralan bendim, ben mesaj atacağım.

𝙈𝙞𝙙𝙙𝙡𝙚 𝙤𝙛 𝙩𝙝𝙚 𝙣𝙞𝙜𝙝𝙩 | MINSUNG |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin